Trump’ın, 6 Aralık 2017’de Beyaz Saray’daki basın toplantısında bütün dünyaya karşı Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” tanıdığını bildirmesiyle Amerikan Büyükelçiliğinin Tel Aviv’den Kudüs’e taşınması tâlimatını hızlandırmasına karşı, İslâm dünyası ve Türkiye’den hâlâ hiçbir ciddî ve caydırıcı yaptırıma başvurulmuş değil. 

Bakanlığı “kınama üzerine kınama” yayınlarken,Dışişleri Bakanı, “Katliâmı kınamak yetmez, adım atmak gerekiyor. Türkiye olarak üzerimize düşeni fazlasıyla yapacağız. Hukuk dışı oldubittiye karşı “herkes sussa da biz susmayız” diyor. 

AKP, İSRAİL’LE İŞBİRLİĞİNİN İPTALİNİ REDDETTİ!

Cumhurbaşkanı, “Talihsizliktir, reddediyoruz!” tepkisini veriyor. Başdanışmanı, “Ölen her Filistinli utanç duvarına eklenen kara bir lekedir diyor. Başbakan, “Alçakça katliâmı şiddetle kınıyoruz” diye tepki gösteriyor. Ne var ki, bütün bu açıklamalara rağmen İsrail’le yapılan hiçbir anlaşma iptal edilmiş değil.

Çarpıcı olan, ana muhalefetin Türkiye’nin dönem başkanı olduğu İslâm İşbirliği Teşkilâtı’nın âcil toplantısında alınacak kararların ortada kalmaması adına Ankara’nın İsrail’deki Büyükelçisini –istişâreler için bir süreliğine değil- kesin olarak derhal geri çekmesi, başta on vatandaşımızın katledildiği saldırının İsrailli katillerini her türlü soruşturmadan muâf tutan “Mavi Marmara Anlaşması” olmak üzere İsrail’le yapılan bütün ekonomik – ticarî, kültürel, enerji-savunma sanayii anlaşma ve işbirliklerinin iptali çağrısına iktidarın karşı çıkması.

Ankara’nın İsrail’le ekonomik mutâbakat zabıtları, kat kat artan ticarî ilişkileri, askerî - savunma sanayii ihâleleri tam gaz devam ederken, Meclis’te muhalefet partilerinden gelen “Mavi Marmara Anlaşması dahil İsrail ile yapılan anlaşmaların iptal edilmesi” önerisinin AKP ve MHP oylarıyla reddedilmesi. 

Yine çarpıcı olan, İsrail’in Filistin’de en kapsamlı abluka ve amansız ambargolarının, en büyük saldırılarının, binlerce Filistinli çocuğu, kadını, yaşlıyı katleden katliamlarının yine bu dönemde yapılması. On binlerce yasadışı Yahudi yerleşim biriminin bu dönemde kurulup yüz binlerce Filistinlinin sürgün ve göçmen duruma düşürülmesi.

YAPTIRIMLAR ÂCİLEN DEVREYE SOKULMALI

Ve Türkiye’nin İslâm İşbirliği Teşkilâtı dönem başkanı olduğu vetirede İsrail, bütün dünyanın gözü önünde Filistin’e en kanlı katliamlarından birini gerçekleştiriyor. Seslerini duyurmak isteyen masum halkın üzerine gerçek silâhlarla ateş açıp insafsızca katlediyor.

Bunlara karşı yapılacak olan, İsrail’i zulmünden vazgeçirecek yaptırımların büyük bir kararlılıkla devreye sokulması. Zira Cumhurbaşkanı’nın iç kamuoyuna karşı zaman zaman “Ey İsrail”!, “Ey Amerika!”, “Ey Netanyahu!”, “Ey Trump!” söylemlerinin, Dışişlerinin “kuru kınamaları”nın hiçbir etkisinin olmadığı; İsrail’e veryansın etmenin, rest çekmenin hiçbir öneminin kalmadığı; salt tepki ve öfkenin İsrail’i durdurmayıp bilakis daha da şımartıp küstahlaştırdığı olup bitenlerle ortada…