Geçtiğimiz günlerde İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın Türkiye ile İsrail arasında ticaretin devam ettiğine dair sözleri İsrail’le ilişkileri yeniden söz konusu etti. (gazeteler, 7.8.19)
“Türkiye ile İsrail (halkları) arasında net bir husumet”e rağmen ticaretin devam ettiğini belirten İsrail Dışişleri Bakanı, “Suriye iç savaşının ardından daha sıklıkla tercih edilen İsrail’deki Hayfa Limanı’ndan Basra Körfezi’ne giden yol üzerinden ticaret yapanlar arasında Erdoğan’ın ailesinden bazı kişilerin olduğu”nu söylemesi, Türkiye ile İsrail’in ticaret hacmini bir defa daha gündeme getirdi.
Gerçek şu ki AKP iktidarında İsrail’le ekonomik mutâbakat zabıtları, ticarî ilişkileri tam gaz devam etti. İsrail’e veryansın edildikçe, iki ülkenin resmî verileriyle İsrail’le ekonomik ve ticârî işbirlikleri kat kat arttı. Bir yandan Filistin’de her türlü baskı, zulüm ve katliamı yapan İsrail’e zâhiren yapılan “kuru kınamalar” ve “katil İsrail!” söylemleri ve meydan okumalarıyla medyatik propaganda ve algı operasyonları paravanında bu ülkeyle tam gaz süren ilişkiler kat kat arttırıldı...
ZÂHİREN TEPKİ, EL ALTINDAN ANLAŞMALAR
Öncelikle Dışişleri Bakanlığı’ndan Manavgat arıtma ve dolum tesislerinden Kıbrıs’a gönderilen Manavgat suyunun İsrail’e de verileceği, 4 Mart 2004 tarihinde Ankara ile Tel Aviv arasında imzalanan anlaşma ile Manavgat Nehrinden yılda 50 milyon m3 arıtılmış suyun 20 yıl süre ile İsrail’e İsrail’e deniz yoluyla tankerlerle taşınması imzalandı. Petrol fiyatlarındaki artışla ertelenen projeyi mümkün kılacak alternatif projelerin gündemde tutulması hususunda da mutabık kalındığı açıklandı. (T.C. Dışişleri Bakanlığı, BN:3 - 6 Nisan 2006, Manavgat Nehrinden İsrail´e Su Satışı hk.)
Peşinden AKP iktidarında İsrail Başbakanı Olmert’le 15 Temmuz 2004’te Resmî Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararıyla, GAP’ı, KOP’u (Konya Ovası Sulama Projesi) ve Tuz Gölü’nü içine alan, tarımdan tohumculuğa, sulamadan hayvancılığa, güvenlik ve çevreden pazarlamaya geniş kapsamlı ekonomik işbirliğinin geliştirilmesine dair “ekonomik mutabakat zabıtları” imzalandı.
Yine Türkiye-İsrail arasındaki ticaret hacmi, devletin resmî ajansı AA’nın İsrail Sanayi, Ticaret ve Çalışma Bakanlığı ile Ankara’daki Ticaret Ataşeliği’nden derlediği verilerle, İsrail’le ilişkiler rekor üstüne rekor kırdı. Başta kimyevî maddeler ile tarım ve rafine petrol ürünleri olmak üzere, ihracatta karşılıklı yüzde 30’luk artış gösterdi.
AKP’li Millî Savunma (eski) Bakanı’nın ifadesiyle, İsrailli firmalara verilen ve 60’ı aşan silâh alım ihâleleri, işbirliği anlaşmaları, mutâbakat zabıtları yürürlükte. Her iki ülkede iktidardakilerin iç kamuoyuna yönelik salvolarına karşılık, el altından “işbirliği” artarak devam ediyor.
Bilhassa 30 Ocak 2009’da Davos’taki “one minute” çıkışından sonra siyasî alanda 2009 Ekim’inde Türkiye delegasyonunun Viyana’da “Nükleer silâh sınırlandırılması”nı kabul etmeyen İsrail’e Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) üyeliği kıyağı sunuldu. Yine Mayıs 2010’da, tek Müslüman üye Türkiye’nin vetoyu kaldırmasıyla İsrail, OECD’ye alındı. Ve ilk kez İsrail Cumhurbaşkanı Ankara’ya dâvet edilerek TBMM’de alkışlarla karşılanıp konuşturuldu.
GÖRÜNÜRDE “RESTLER” ÇEKİLİRKEN, JESTLER SUNULDU!
Bu arada “one minute” çıkışından sonra 350 bin dolar olan İsrail’den silâh/mühimmat ithalatının bu çıkıştan ve özellikle 31 Mayıs 2010’daki Mavi Marmara olayından sonra, 2013’te bir önceki yıla göre 100 kat artışla 5 milyon doları bulduğu, TÜİK verileriyle resmen belgeleniyor. (Milliyet, 6.1.14)
Keza İsrail’in Gazze bombardımanı sürerken, Cumhurbaşkanı’nın Mısır ziyaretinde İsrail’e “katil terör devleti!” diye yüklediği günde İsrail ve Türkiye İstihbarat Teşkilâtı şefleri arasında “istihbarat işbirliği anlaşması” imzalanıp İskenderun’un Limakport Limanı’ndan İsrail’in Hayfa limanına ro ro seferler dönemin Hatay Vali Yardımcısının katılımıyla resmî törenlerle başlatılarak, Kuzey Irak Yönetimi’nin hortumladığı bütün ülke halkının ortak malı petrolünün İsrail üzerinden dünya piyasalarına satılmasına aracılık ediliyor. (Milliyet, Sabah, 21.11.12)
Özellikle 31 Mayıs 2010 Mavi Marmara baskınından sonra İsrail Ticaret Ataşesi Avrahami’nin tesbitiyle İsrail’le ekonomik, askerî ve siyasî “stratejik işbirliği” derinleştirildi. İsrail’le iş yapan özel şirketler ek ithalat vergisinden muaf tutuldu. (Millî Gazete, 6-7, 2.15)
BM kararlarını da çiğneyerek yasadışı emrivakilerle Doğu Kudüs’te ve Filistin’de binlerce “Yahudi yerleşim merkezi” emrivakisinde bulunan İsrail’nin evini yıkıp binlercesini tutuklayan İsrail’in insan hakları ihlâlleri, İsrail işgal güçlerinin Gazzeye fosfor bombalarıyla hava saldırıları sürerken, İsrail polisi Kudüs’te Harem-i Şerif’e, Mescid-i Aksa’nın mihrabına kadar postallarıyla bir defa daha girip yargısız infazları hız kesmeden devam ederken, Ankara’dan Telaviv’e çekilen restlerin perdesinde perde altında yapılan “jestler”le İsrail’le ekonomik ve ticari işbirlikleri arttırıldı.