"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Karmaşa…

Cevher İLHAN
14 Ekim 2014, Salı 00:01
Kobani olaylarıyla ortalığın karışıp sokakların yangın yerine çevrilmesiyle tahrik edilen süreçte, Ankara’nın kriz yönetimindeki başarısızlığı ve siyasetteki gerilim ve karmaşa âdeta tavan yaptı.

Siyasî söylem hem ayrıştırıyor, hem de sokağı tahrik ediyor. Cumhurbaşkanı’nın önce Islahiye’de, “Şu anda Ayn El-Arab da diğer adıyla Kobani de düştü, düşüyor” sözü bardağı taşıran damla oldu. Diyarbakır’dan İstanbul’a otuz beş il ve ilçede ortalığın karışmasıyla, temkin ve sükûnet telkin edici, bütünleştirici ve kucaklayıcı konuşmalar beklenirken ne yazık ki tahrike devam edildi. Erdoğan bu kez Rize’de, “Kobani’yle Türkiye’nin ne alakası var? İstanbul’un, Ankara’nın ne alakası var? Siirt’in, Diyarbakır’ın ne alakası var?” dedi.

Bununla da kalmadı, Türkiye’nin Suriye silâhlı muhalefetine gönderdiği silâhların IŞİD’in eline geçtiğini ve dolaylı da olsa “Ankara’nın IŞİD’e yardım ettiğini” söyleyenlere “vatan haini” yakıştırmasında bulundu. “Çok açık ve sert konuşuyorum; bunların hepsi alçaktır, vatan hainidir” dedi. 
Kobani’de mâsumların katledilmesine karşı bölge halkları arasında “kardeşlik” mesajlarıyla vatandaşlarımızın akrabalarını himâye hamiyetiyle birlik ve beraberlik fırsatı, günübirlik, öngörüsüz siyasî rant hesaplarıyla heba edildi. Ateşin üzerine bir nevi benzin döküldü.
Daha IŞİD Kobani’ye girmeden, Kobani bahanesiyle, İçişleri Bakanı’nın “terör bilânçosu” ikrarıyla Türkiye’yi âdeta teslim aldı…

KAFALAR VE PLÂNLAR KARIŞIK…

Keza 38’e varan insanın öldürüldüğü, yüzlercesinin yaralandığı, şiddetin tırmandığı, birçok yerde sokağa çıkma yasağının ilân edildiği kritik ortamda MİT Müsteşarının Ankara’daki güvenlik toplantısına katılmayarak “eylemlerin durdurulması’ çağrısı” için Öcalan’la görüştüğü haberlerinin yayılmasından sonra Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, siyasî iktidar adına konuşanlar, “çözüm sürecini kurban etmeyeceğiz” teminatını veriyorlar, lâkin Kandil’den restler çekilmeye devam ediliyor. Alman Devlet Televizyonu ARD’ye konuşan KCK Yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık’ın, silâhlı PKK militanlarını yeniden Türkiye’ye gönderdiklerini duyurması, “Türk askeri Kobani’ye gelmesin” restini çekip, bunu “işgal” sayacaklarını söylemesi çarpıcı.
Akabinde, “Çözüm süreci konusunda umutsuzuz. ‘Suriye ve Irak tezkeresi’ bize göre savaş ilânı anlamına geliyor. ‘Tezkere’de IŞİD sözü neredeyse hiç geçmiyor. ‘Tezkere’yle Türkiye ‘barış süreci’ni sona erdirmiştir” cümlelerinden sonra, “Kobani gösterilerinde Kürtler ölmeye devam ederse, yeniden silâhlı mücadeleye başlayacağız” tehdidini savurması da, “sürec”in akıbeti açısından dikkat çekici. 
Karmaşa ve belirsizlik sadece söylem bazında kalmayıp, Ankara’nın çelişkili politikalarında da ortaya çıkıyor. Davutoğlu’nun “kara harekâtı için Şam yönetiminin hedef alınması” şartının ardından Erdoğan’ın, İslahiye Çadırkent’te kalan Suriyeli sığınmacılara,”Üç şey istedik. Bir; uçuşa yasak bölge ilan edilmesi lazım. İki; o bölgeye paralel güvenli bölge ilan edilmesi lazım. Üç; eğit-donat anlayışıyla Suriye ve Irak’ta oradaki ılımlı muhalif kesimin hem eğitilmesi, hem de donatılması lazım” açıklamasına gelen tepkiler kafaları daha da karıştırıyor.
Evvela Amerika’nın Sesi radyosuna konuşan ABDDışişleri Bakanı Kerry, “Net bir şekilde görülüyor ki Kobani’de Kürtlerden Iraklılara, Suriyelilere kadar birçok taraf Türkiye’nin kara gücünü istemiyor” ifâdeleri, belirsizliği açığa çıkardı.

İNCİRLİK AÇIKLAMALARI

Diğer yandan Amerikan kaynaklarından gelen bilgilere göre Türkiye’nin “eğit-donat programı”nda Suriye’deki muhaliflerin yanısıra PKK’nın Suriye kolu PYD’nin bir grubunu da eğiteceği iddia edilirken, askerî planlama heyetinin öncelikli konuları arasında İncirlik’in kullanım şartlarının yanı sıra muhtemel bir kara harekâtında Türkiye üzerinden Suriye’ye girecek yabancı askerlerin hangi lojistik merkezleri kullanabileceğine dair konuların da yer aldığının belirtilmesi düşündürücü…

Ancak asıl çarpıcı olan,  Pentagon yetkililerinin, Türkiye’nin İncirlik’teki NATO üssü de dahil bazı üslerin IŞİD’e yönelik operasyonlarda kullanılmasını kabul ettiğini açıklamaları. Amerikan medyasında, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ile ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel arasında gerçekleşen telefon görüşmesinin ardından Türkiye’nin üslerin kullanılmasını kabul ettiğinin, hatta katkılarından dolayı Türkiye’ye teşekkür edildiğinin ifade edilmesi. 
Ne var ki, kamuoyundan saklanan bu habere karşı Başbakanlık kaynaklarının İncirlik konusunda yeni bir mutabakatın olmadığını bildirmeleri, kafa karışıklığını gidermiyor. 
Türkiye bir an önce bu karmaşadan kurtulmalı… 

Okunma Sayısı: 2480
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı