Bediüzzaman, basın mârifetiyle kamuoyunun doğru bilgilendirilmesine büyük ehemmiyet veriyor. İslâma yapılan saldırı, isnad ve tezvirata yine basın aracılığıyla cevap vermenin gereğini ortaya koyuyor.
Bunun yanısıra, dönemin gazete ve mecmualarda Risâle-i Nur ve Nur talebelerinin haklı dâvâsı ile ilgili müdafaaların ve beraat kararlarının neşrine çalışıyor.
“Bazı gazetelerde çıkan yalanlar hakkındaki bir tekzibi berâ-i mâlûmât gönderiyoruz” başlığıyla, “Bazı muhalif gazeteler, Risale-i Nur talebelerine ‘tarikat kurmuşlar’ ithamını yaptıklarını gördük. Bunun hakikatle hiçbir alakâsı yoktur. Bu husus Risale-i Nur dâvâsını gören 10’a yakın Ağır Cezâ Mahkemesinin katiyet kesbetmiş kararlarıyla sabittir” diye yayınlanması için gazetelere gönderiyor. (Emirdağ Lâhikası, 439-4)
Keza “Nazilli’de iki mübârek adamın Ramazan-ı Şerif hakkındaki hasbıhalini, ‘İslâmî bir devlet kurmak’ gibi siyasetvâri bir tarzda tebdil edivermeleri, o sahte siyaset bezirgânlarının, çocukları dahi kandıramayacakları acemice bir iftira ve bir uydurmadan ibârettir” ibâresiyle Nur talebelerinin “siyasetçi cemaatler”le ve “din nâmına siyaset”le dini siyasete âlet ve istismar eden “siyasî İslâm” hareketleriyle karıştırılmamasını ikaz ediyor.
“Doğu Üniversitesi hakkında tahrifçi bir gazeteye cevaptır” açıklamasını “Nur talebeleri” imzasıyla yayınlar. “Bize ait meseleleri yazan gazetelere hitaben yazdığım bu yazıyı neşretseler, bugünlerde olan aleyhimdeki isnadlarını helâl edeceğim” cevabını lâhikaya dercettiriyor. (Emirdağ Lâhikası, 404-553)
Yine yurtdışındaki ve İslâm dünyasındaki gazetelerden hizmet haberlerini lâhikalarda neşrediyor.
“Tarihçe-i Hayat” kitabının “hâriç memleketler” bölümünde yayınlanan gazete ve dergilerdeki makale ve yorumları, “Risâle-i Nur’un dünya çapında muazzam bir boşluğu doldurmakta olduğunun emâre ve delilleri, bütün beşeriyetin Kur’ân’a ve onun mânevî i’câzını (mucizeliğini) ispat ve beyân eden Risâle-i Nur’a muhtaç oluşunun nişânesi” olarak yayınlıyor. (Tarihçe-i Hayat 613-615)
Bağdat’ta çıkan Eddifa gazetesi muharriri İsa Abdülkadir’in “Nur Talebeleriyle Arap memleketlerindeki İhvan-ı Müslimin arasındaki 7 farkı” izâh eden Arabî makalesini ekliyor.
“Gayet ehemmiyetli bir hâdise” başlığıyla, “Pakistan’da çıkan ‘Essıddîk’ nâmındaki mühim bir mecmua elimize geçti. Baktık ki elli sahifelik o mecmuanın yarısına yakın kısmı Risâle-i Nur’un bazı makaleleridir” takdimi diğer bir örnek. (Emirdağ Lâhikası, 399)
Özetle, İslâma, Risâle-i Nur Külliyatına ve Nur talebelerine dair haber, tahlil ve müdafaalara yer vermeleri oranında basınla ilgileniyor.
Yeni Asya da bu manalar çerçevesinde 48 yıldır Risale-i Nur’un medyadaki dili olmaya devam ediyor.