"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Mahkeme, en ziyâde bîtarafâne olmalı”

Cevher İLHAN
24 Mart 2018, Cumartesi
Avrupa Konseyi’nin Yıllık Cezâ İstatistikleri Raporu’na göre Türkiye, cezâevlerinde -kapasitesinin en az üç katı- 192 bin 627 kişiye varan ve 2006-2016 arasında yüzde 161 artan tutuklu ve hükümlü sayısıyla Avrupa’da birinci sırada.

Zira 15 Temmuz Hâdisesinin ardından, özendirilen ihbarcılıkla suç ve cezâyı geriye doğru işleten, yargısız infaz yapan ve “suçun şahsiliği” ile “mâsumiyet karinesi” berhava edilmiş. Tek kelime savunmaları alınmadan “istihbarat raporları”yla, sahte ihbarlarla, yargısız infazla, resmî açıklamalarla Meclis ve yargı denetiminden kaçırılan OHAL KHK’larıyla 111 bin 598 kamu görevlisi ihrâç edilirken, ancak 3 bin 604’ü işlerine iâde edilmiş.

Bine yakın bebeğin, dört bin çocuğun ve 17 bin kadının bulunduğu, iddianâmeleri bile hazırlanmamış ve daha dâvâsı açılmamış 50 bin vatandaşın tutuklanmasıyla yüz binlerce vatandaşın işinden edilmesiyle, “darbe girişimi ile mücadele” perdesinde, adâlet âdeta ıskartaya çıkarılmış. (gazeteler, 31.1.18)

MÂSUMLAR MAĞDUR EDİLİYOR

En son Olağanüstü Hal (OHAL) İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun bugüne kadar meslekten ihraç edilenlere ilişkin 6 bin 400 başvurudan 4 bin 316’sını reddedip ancak 100 kişinin iâdesine karar vermiş. Hâlen KHK’larla ihraç edilen 100 bin 676 başvurunun incelemesi dururken, göreve iâde edilenlere ilişkin ancak bin 984 ön incelemeye alınmış. (Milliyet, 3.3.2018)

Özetle, süreçte en üst düzeyde defalarca haksızlıkların giderileceği vaadlerine rağmen, hâlâ hiçbir bir ciddî düzeltme yapılmamış. Bu vaziyet, mülkün temeli olan adâleti temelinden sarsarken, ayyuka çıkan hukuksuzluklarla toplumda vahim kırılmalarla kutuplaşma ve kamplaşma derinleşiyor.

Bütün dünyada cari olan “suçun şahsiliği” hiçe sayılarak, “irtibat” ve “iltisak”la ikinci – üçüncü derecede akrabalar dahi işlerinden ediliyor. Daha da vahimi, “Sizden şüpheleniyoruz, mâsum olduğunuzu ispat edin!” türü hukukta olmayan garabetlerle “haklarında hiçbir delil bulunmayan” insanlar aylarca tutuklu bırakılıyor.

Alt mahkemelerin yargı için bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi kararlarına tuhaf bir biçimde direnme skandallarının işlendiği vartada, “adâlet nâmına pek çok zulümler işleniyor.” Yüz binlerce mâsum vatandaş mağdur ediliyor.

En son iktidar partisi il-ilçe teşkilâtlarında fiilen yöneticilik yapmış avukatların hâkim ve savcı olarak atanmaları, 28 Şubat postmodern darbe sürecinde yaşananlara benzetiliyor ve yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı büyük yara alıyor.

“MAHKEME, AZÂDE VE SERBEST OLMALI.”

Oysa, hukuk, bütün beynelmilel hukukî kurallar ve Anayasa’nın 138. maddesi, yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını, hâkimlerin vicdanî kanaatleriyle verdikleri kararların güvencesini adâletin temel esaslarının başında sayar.

“Hiçbir organ, makam, merci ve kişinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere tâlimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı ve yürütme organlarıyla idârenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğu” açıkça belirtilir.

Yine Anayasa’nın 140. maddesinde, “Hâkimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görev ifâ ederler” hükmüyle “hâkim teminatı” teyid edilir.

Kısacası, yargı, yürütmenin baskısı altına alınarak kuvvetler ayrılığı ortadan kaldırılıyor. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, hukukun üstünlüğü fütursûzca çiğneniyor.

Bunun içindir ki, Bediüzzaman’ın tesbitiyle “Hükûmetin (devletin) daireleri içinde en ziyâde hürriyetini (bağımsızlığını) muhâfaza etmeye ve tesirât-ı hâriciyeden (dış etkilerden) bütün bütün azâde (tam bağımsız), en ziyâde bîtarafane (tarafsız), hissiyatsız bakmakla mükellef olan elbette mahkemedir (yargıdır.) “Adliye memurları (hâkimler, savcılar), hissiyattan ve tesirât-ı hâriciyeden (adâlet dışı etkilerden) azâde ve serbest olmalı.” (Tarihçe-i Hayat, 101-2)

Aksi halde, yargının, hâricî “telkinat”, “tâlimat” ve baskılarla siyasallaştırılmasıyla, hür ve bağımsız yargının yok edilmesiyle adâlet bütünüyle yok olur; vatanın ve milletin birliği ve bütünlüğü bozulur...

Okunma Sayısı: 3066
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı