"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mahkemenin “terör örgütü” kararına rağmen

Cevher İLHAN
24 Şubat 2018, Cumartesi

TESBİT

Bilindiği gibi, Afrin operasyonunda Cumhurbaşkanı ile iktidar sözcüleri, her fırsatta MHP dışındaki muhalefeti “PYD/YPG’ye destek”le itham ediyor.

İktidar cânibi, PYD Başkanı’nın Ankara’da kırmızı halılar üzerinde karşılanarak en üst düzey yetkililerle görüştürülmesini, “o tarihte bu örgütün ‘terör örgütü’ olduğuna dair bir kararın olmadığı” cevabıyla geçiştiriyor.

Oysa işin gerçeğine bakıldığında, Mardin 2. Ağır Cezâ Mahkemesi’nin, 17.09.2014 tarihinde “PYD, YPJ VE YPG terör örgütüdür” kararının peşinden Yargıtay’da onaylandığı, PYD terör örgütün başının mezkûr mahkeme kararından sonra 4 Ekim 2014’te Ankara’ya geldiği, örgüt yöneticileri defalarca Türkiye’de resmî düzeyde görüşmeler yapıldığı ortaya çıkıyor. (gazeteler, 4.10.14)

Nitekim Al Jazeera televizyonuna konuşan dönemin Başbakanı Davutoğlu, “Benim Dışişleri Bakanlığımda Müsteşar Yardımcımız, PYD başı ile görüştü” ifâdesi de vakıayı teyid etmiş.

Bundandır ki, CHP milletvekili Mahmut Tanal’ın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyuru müracaatında, “Kayırmacılık yapılarak suç ve suçluyu övmeye, teröre yardım ve yataklık suçunun işlenerek yargıya ve devletin de itibarının sarsılmasına sebebiyet verilmiştir. Suçluyu korumuştur, kayırmıştır. (…) Özel dâvetiye, ikramlar, yemekler, protokoller ve karşılamaların tamamı suçtur. Makam ve mevki, suç işleme özgürlüğü vermez. Türk Cezâ Kanunu’nun 215. ve 122. maddelerine göre cezâlandırmayı gerektirir” denilmektedir.

İKRAR

“Bir değil, iki değil, defalarca aldatıldık!”

AKP Genel Başkanı Erdoğan, geçen hafta (18 Şubat) partisinin Ankara il kongresinde, “Bir değil, iki değil, defalarca aldatıldık; yaptık yapıyoruz geldik bugüne…” diye yakınmış.

“Çözüm süreci”nin ıskartaya çıkarılmasında, Ankara’nın Bağdat’ı by pass ederek Kuzey Irak Yönetimi’yle iş tutup hortumlanan Irak petrolünün İsrail üzerinden dünya piyasalarına yasadışı satılmasına aracılık etmesinde, “Ergenekon” – “Balyoz” dâvâlarının “kumpas”la toptan tasfiye edilmesinde ikrar edildiği gibi “defalarca aldatıldık!..” toptan itirafında bulunulmuş…

“Fırat’ın doğusu’ hedefi” ne oldu? 

Mâlûm, Afrin harekâtının başlamasından sonra Cumhurbaşkanı, “Operasyon Afrin’in ardından Münbiç’te, sonra da Fırat’ın doğusunda Irak sınırına kadar, tek bir terörist bırakmayana kadar devam edecek” demişti. Peşinden Başbakan ve Dışişleri Bakanı aynı cümleyi defalarca tekrarlamışlardı. (Yeni Şafak, 27.1.18)

Ancak, diplomatik teâmüllere ve devlet geleneklerine aykırı olarak Dışişleri bürokrasinin devre dışı bırakıldığı, hiçbir devlet görevlisinin ve kayıt tutucunun alınmadığı, “Zarrap dâvâsı”ndan “Gülen’in iâdesi”ne kadar birçok konunun konuşulduğu belirtilen, Dışişleri Bakanı’nın tercümanlık yaptığı kayıtsız, karanlıkta kalan Saray’daki üç saat on beş dakikalık Cumhurbaşkanı ile Amerikan Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un “sır görüşmesi”nden sonra “Fırat’ın doğusu”ndan bahsedilmemesi dikkat çekici.

Oysa asıl tehdit ve tehlike Fırat’ın doğusunda. Zira Fırat’ın batısındaki Afrin kantonunda on bin PYD/YPG militanı varsa, ABD’nin tanksavardan füze ve uçaksavara beş bin tır, iki bin uçak verdiği ve ordu kurdurduğu 550 kilometrelik Fırat’ın doğusundaki Kobani ve Cezire kantonlarında 60 bin militanın silâhlandırıldığı belirtiliyor.

Her fırsatta Irak, hatta İran sınırına kadar Fırat’ın doğusuna operasyondan dem vuran Cumhurbaşkanı’nın sözkonusu “görüşme”den sonra bu “hedef”ten hiç söz etmemesi.

Sormak lâzım; “Fırat’ın doğusu”na ne oldu?

GARABET

“Bu menem bir iştir?!”

Ankara, -23 Kasım 2017’de- “Soçi mutâbakatı”nda, Türkiye, İran ve Rusya, garantör ülke olarak Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne kuvvetli taahhütleri teyidle; özgür, âdil, şeffaf ve serbest seçimleri esas alan ‘siyasî çözüm’ü imzaladı.

Keza-30 Ocak 2018’deki- son Soçi Konferansı sonuç deklarasyonda, “Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde Suriye halkı geleceğine seçimlerle karar vermeli” çağrısını yeniden teyid etti.

Kısacası, Suriye’deki meşrû muhalefetin Şam hükûmetiyle birlikte barış ve çözüm sürecine çalışmasının yanı sıra Türkiye’nin de garantör ülke olarak Suriye hükümetiyle diyalog ve işbirliğiyle “Esad’lı geçiş süreci”ni resmen kabul etti.

Ne var ki, bölgenin küresel emperyal güçler adına “vekâlet savaşı” veren taşeron terör örgütlerinden arındırılması için “Şam’la doğrudan diyalog ve işbirliği” çağrısında bulunan ana muhalefet liderine, Cumhurbaşkanı, “Verdiği akla bak! Suriye’nin başındaki terörist başıyla bize görüşme tavsiye ediyor. Bu ne menem iştir ya! Bu nasıl bir yaklaşım!” diye sert tepki veriyor.

Hâsılı, Soçi’de “Şam’la diyalog ve işbirliği” imzalanırken, Ankara’da bu “mutâbakat”ın gereğini isteyenlerin “millî’ ve ‘yerli’ olmadığı” tahkiriyle operasyonu sulandırdıkları isnadı garabeti sergileniyor.

Gerçekten, “bu ne menem bir iştir!”

Okunma Sayısı: 4818
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Demokrat

    24.2.2018 11:19:38

    Güzel bir tespit.Anlayanlara...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı