"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Mavi Marmara Anlaşması” şartları…

Cevher İLHAN
19 Mayıs 2018, Cumartesi
GÜNDEM

Tartışmalı “Mavi Marmara Anlaşması”nı savunurken Cumhurbaşkanı, “Üç başlık var; bunun bir tanesi özür, özrü Sayın Obama’nın yanında gerçekleştirdiler. İkincisi; tazminat. 20 milyon dolar şehitlerimiz için tazminat olarak belirlendi ve (‘Gazze ambargosunun kaldırılması’ şartı için ise) Türkiye üzerinden her türlü yardımın Gazze’ye girmesine izin verilecek” diye açıklamıştı.

Oysa Resmî Gazete’nin 1 Eylül 2016’da yayınlanan 6743 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Anlaşması”na bakıldığında, öncelikle Netanyahu’nun Erdoğan’a telefonda “üzüntüsü”nü iletmesi, iktidar medyasında “İsrail’in özür dilemesi” olarak propaganda edilse de, gerçek şu ki İsrail hâlâ resmen “özür dilemiş” değil.

Keza sözkonusu “anlaşma”nın ilk maddesinde, İsrail askerlerinin Mavi Marmara için toplam 20 milyon Amerikan dolarının “tazminat olmayıp bağış olduğu” peşinen deklâre edilirken, “İsrail hükûmetinin, hiçbir cezâî ve hukukî sorumluluk taşımayacağı” teminatı verilmiş.

Dördüncü maddede ise, “İsrail ve Türkiye, her iki taraf olarak, biri diğerine ve diğerinin temsilcilerine hukukî veya diğer hiçbir sorumluluk yüklememek üzere anlaşmışlardır. Taraflar, bu anlaşmanın bir itiraf veya taraflardan birine veya temsilcilerine karşı özel hukuk ve cezâ hukuku açısından bir sorumluluk yüklemesi olarak yorumlanmayacağında anlaşmışlardır” kaydıyla maktullerin âilelerinin Türkiye’de açtıkları cezâ dâvâları dahi tasfiye edilmiş; Mavi Marmara katliâmı mağdurlarının açacağı dâvâları engellenmiş.

Böylece, Gazze’de İsrail saldırıları devam ederken, İsrailli sorumlulara verilen cezâlar hükümsüz kılınıp, en üst düzeyde “terör devleti” denilen İsrail’le ilerletilen “işbirliği ve dostluk” hesâbına, daha önceden İsrail aleyhine açılmış veya açılacak özel hukuk ve cezâ dâvâlarından dolayı, İsrailli saldırganların her türlü sorumluluktan tamamen muâf tutulup ibrâ edildikleri” peşinen kabul edilip İsrailli katiller kurtarılmış.

Ve Türkiye’den yardımların yine İsrail’in Hayfa Limanı’ndan yine İsrail’in kontrolünden geçmesiyle Gazze ablukası ve ambargosu ağırlaşarak devam ediyor.

Kısacası, İsrail’le “anlaşma”nın üç şartı da yerine getirilmemiş…

GARABET

İsrail’e yaptırım önergesi, “fırsatçılık”mış!

İsrail’in Ramazanın arefesinde on binlerce Filistinli göstericinin üzerine ateş açıp 63 Filistinliyi katlettiği, üç bine yakınını yaraladığı “büyük felâket günü” katliâmı, bütün dünyada tepki çekerken, Ankara’nın yine “kınamak” ve “lânetlemek”le kalması üzerine ana muhalefet liderinin önerisiyle Meclis’te MHP dışındaki Meclis içi ve dışı muhalefet partileri, İsrail’e “ciddî ve caydırıcı yaptırımlar”ın uygulanmasını, özellikle “Mavi Marmara Anlaşması”nın feshini, ekonomik-ticarî, askerî anlaşma ve işbirliklerinin iptalini istediler.

Ne var ki, AKP-MHP’nin, yine gece yarısı operasyonuyla muhalefetin önergesini reddedip bütün çağrılara rağmen apar topar Meclis’i tatile sokması üzerine tartışmalar bir başka boyuta kaydı.

İktidar partisi sözcüleri, İsrail’le yapılan anlaşma ve işbirliklerinin askıya alınması çağrılarına oldukça garip ve çarpık çıkışlarda bulundular.

Bunların başında “Türkiye, Doğu Kudüs’te büyükelçilik açacak mı?” sorusunu “Şu anda Doğu Kudüs işgal altında. Bizim oradaki başkonsolosumuz büyükelçilik nezdinde” ifâdeleriyle geçiştiren Dışişleri Bakanı’nın “Mavi Marmara Anlaşması iptal edilsin” önerisine, “Bunu çok gerçekçi bulmuyorum. İptalinin buna bir faydası olmaz. Bizi köşeye sıkıştırmak, böyle bir durumda fırsatçılık yapılması doğru bir yaklaşım değil” diye verdiği cevap geliyor.

Şu garabete bakınız; İsrail’in zulmüne ve katliâmına karşı “yaptırımı”, hükûmetin bir bakanı, “bir faydası olmaz” diye reddediyor. Dahası, İsrail’in caydırılması çağrısını “fırsatçılık” olarak eleştiriyor.

Peki, “bir faydası yoksa”, siyasî iktidar neden her fırsatta İsrail’i kınıyor? Niçin mitingler düzenleyip meydanlarda İsrail’i lânetleniyor? Anlamak mümkün değil…

TESBİT

“Giderken bana mı sordunuz?”

İsrail’in son katliâmı, Gazze’ye insanî malzeme taşıyan “Mavi Marmara” yardım gemisine uluslar arası sularda İsrail askerlerinin 31 Mayıs 2010’de -biri yaralanıp sonradan şehid olan- on vatandaşımızı katlettiği baskını yeniden gündeme getirdi.

Saldırıdan bir gün sonra dönemin Başbakanı Erdoğan, “Yükü merhamet ve şefkat olan gemiler menzillerine varamadı, kana bulandı” diye yakınmış, 2011’de El Cezire Tv’de “Aslında bu bir savaş nedenidir” demişti.

Mavi Marmara saldırısının hemen ardından İsrail için “İsrail’i bu yaptıklarıyla başbaşa bırakamayız. Alenen cinâyet işleyen, katliâm yapan saldırgan bir devletin pişmanlık dilemeden ve hesâp vermeden insanlığa kendini anlatması mümkün değildir. Yaptıkları açıkça devlet terörüdür” sözleriyle Mavi Marmara eylemine sahip çıkan Erdoğan, altı yıl sonra bu defa Mavi Marmara gemisiyle Gazze’ye yardım götürenleri suçladı.

Cumhurbaşkanı olarak Saray personeline verdiği iftarda, bu defa “Türkiye’den böyle bir insanî yardımı götürmek için günün Başbakanına mı (benden mi) sordunuz?!” diye eleştirdi. (AA, DHA, gazeteler, 29.6.17)

İktidar cephesi, “İsrail’le anlaşmayı savunma” vartasına düştü, düşüyor.

Peki neden?

Okunma Sayısı: 7769
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    19.5.2018 07:07:48

    Sn.CEVHER bey;ABD dahi bu katilleri mülkesine sokmuyordu. Ta ki YAHUDİ CESARET ÖDÜLLÜ şahsın İSRAİLLİ KATİLLERE AF LUTFU ile bu katiller ABD ne girebildi. AKP ve RTE M.MARMARA ŞEHİTLERİNİN YAKINLARI TARAFINDAN AÇILAN İST.7.ACM.KARARINI NEDEN UCM'NE İLETMEDİ 20 milyon dolar değil esasen UCM 'ne İST.7.ACM.Kararı gönderilmiş olsaydı bu TAZMİNAT 3 MİLYAR DOLARA,İSRAİL İÇİNDE DÜNYA DA KATİL VE TERÖRİST DEVLET HÜKMÜ VERİLECEKTİ. RTE ve AKP NEDEN KATİL VE SİYONİSTLERİ KORUR. YAHUDİ CESARET ÖDÜLÜ almak herhalde böyle günler içindir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı