"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Medyayı “sindirme sopası”

Cevher İLHAN
13 Haziran 2020, Cumartesi

TESBİT 

Yoğun gündemin arasında “iktidara ilişik olmayan medya”ya baskılar devam ediyor. Özellikle “cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi”yle geçilen “partili cumhurbaşkanı”nın olduğu “tek adam rejimi”nde, RTÜK Başkanı’nın “Cumhurbaşkanı’nın tâlimat ve telkinlerini emir telakki ederiz” cümlesiyle de ikrar edilen süreçte, “yandaş olmayan”, hatta yeterince övgüler dizmeyen televizyonlara ceza üstüne ceza yağdırılıyor.

RTÜK’ün verdiği cezaları ve yaptırımlara dair raporlarda, 1 Ocak 2019’dan 15 Mayıs arasında medyanın ancak yüzde beşini bulan ve eleştirel yayın yapan kanallara, toplam 36 kez idari para ve program durdurma cezası dayatılırken, yine bu sürede medyanın yüzde 95’ini oluşturan iktidara yakın televizyon kanallardan ikisine birer uyarı ve birisine “para cezası” ile geçiştirmesi “Saray’dan verilip emir’ telâki edilen ‘tâlimat’ ve ‘telkinler”in akıbetini ele veriyor.

İyi Parti Genel Başkanvekili Lütfü Türkan’ın tesbitiyle, “Bu cezalarda eşitlik ilkesini ihlâl eden, sansür merkezine dönüşmüş bir kurum haline gelen RTÜK, bir taraftan yandaş medya denilen, sadece vazifesi toplumun sinir uçlarıyla oynayan, algı operasyonu yapmaktan başka hiçbir iş yapmayan kanalları cesaretlendiriyor.” (gazeteler, 20.5.20)

Özetle, siyasi iktidarı rahatsız eden kanallara program durdurmalarla - bir hesâpla RTÜK’ün medyaya 1.033.864,00 lirayı bulan- para cezalarını kesmekle medya “terbiye edilmek” isteniyor. Medyayı susturma cezaları oldubittileri “bir sindirme sopası” olarak kullanılıyor.

VAZİYET 

Basın özgürlüğünün “bel kemiği kırılmış”

Gerçek şu ki siyasi iktidara eleştireler serişte edilerek “suç” sayılıp gazetecinin tutuklanıp mahkûm edilmesiyle basın özgürlüğüne baskı ve kısıtlamalarla, haber alma hakkı kelepçeleniyor.

Bu konuda Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) “2020 Türkiye’sinde gazeteciler kalemlerini özgürce kullanamıyor” açıklaması çarpıcı.

Bu açıdan TGS’nin 1 Nisan 2019 – 1 Nisan 2020 döneminde, medya özgürlüğüne yönelik korkunç ihlâllerin özeti durumun vahametini gözler önüne seriyor.

Buna göre, son bir yılda 103 gazeteci, 108 kez gözaltına alınırken, en az 239 günü gözaltında geçirmiş ve 28 gazeteci cezaevine girmiş.

Yine gazetecilere en az 76 yeni soruşturma açılmış. 6 gazeteci iddianame hazırlanmasını beklerken, 11 gazeteci gözaltındayken darp edilmiş; ve gazetecilerin sanık veya davalı olduğu en az 166 yargılama yapılmış.

Keza gazeteciler toplamda en az 178 yıl 6 ay 9 gün hapis cezasına çarptırılmışlar, gazeteciler aleyhine en az 148.380 TL tutarında adli para cezası verilmiş.

Kısacası, Adalet Bakanı’nın “hiçbir düşünce ve ifâde suçlusunun, gazetecinin içeride kalmaması” teminatıyla açılan “yargı paketleri”yle çıkarılan “yargı reformu’na rağmen -son tutuklamalar sayılmazsa- (Nisan 2020 itibarıyla) 86 gazeteci hâlâ hapiste.

Ve George Floyd protestosu sırasında polisin TRT World ekibine yapılan saldırıyı Twitter’de “en güçlü şekilde kınayan” Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı'nın “Basın özgürlüğü demokrasinin bel kemiğidir” diye tepki gösterdiği sırada, Türkiye’de “basın özgürlüğünün bel kemiğini kıran emrivakilere devam ediliyor. (gazeteler, 2.6.20)

GARABET 

“Basın özgürlüğü olmayan ülkeler” kategorisinde

İnternet üzerinden sansürün arttığının vurgulandığı raporda, dünyada hâlâ en fazla gazetecinin tutuklu olduğu ülkelerden birinin Türkiye olduğu tesbiti yapılıyor.

Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün 2020 yılı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye’nin 180 ülke arasında 154. sıraya düşmüş. Listede Belarus, Kongo ve Brunei’nin Türkiye’nin üst sıralarında olup, 155’inci sırada Ruanda ile aynı grupta kalıyor. (DW Türkçe, 21.4.20)

Ayrıca Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) verileriyle Türkiye’de 15 Temmuz Hâdisesi’nin ardından 170’e yakın gazete, dergi, radyo, TV kanalının kapatılması, bu vetirede basına yapılan baskıları ortaya çıkarıyor.

Bu yüzden, AB ve beynelmilel basın kuruluşlarınca Türkiye için, ifade ve basın özgürlüğünde Etiyopya, Orta Afrika ve Zimbabve’nın yanısıra “gazeteciler için dünyanın en büyük hapishanesi” tanımı yapılıyor.

Ve bu süreçte Meclis kürsüsünde yapılan teyidlerle, bilhassa OHAL ilânı sonrası 516 gazetecinin gözaltına alınıp toplam 430 yıl hapis cezâsı ve yüz binlerce liralık tazminat cezâlarının kesilmesi Türkiye’nin “basın ve ifâde özgürlüğü”ndeki feci karnesini deşifre ediyor.

Bundandır ki uluslararası ölçümlere göre Türkiye, başta temel hak ve hürriyetler, şeffaflık, insanî gelişmişlik olmak üzere birçok endekste dibe vuran ve “demokrasi endeksi”nde 167 ülke arasında 90. sıralara inmiş; “yarı demokrasiler” hatta “kusurlu hibrit-melez demokrasiler”den “otoriter rejimler” arasına en düşük skora düşerek “basın özgürlüğü”nde 154. sıraya gerilemiş.

Freedom House’un İnternet Özgürlüğü Raporu’yla sadece 2018 yılında 672 içerik, dergi, gazete, haber hakkında erişim engeli kararı verilmesiyle ifâde hürriyetine ne denli kelepçe vurulması, Türkiye’yi “basın özgürlüğü olmayan ülkeler” kategorisine sokuyor.

Okunma Sayısı: 2179
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı