"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Millet irâdesine “resmen” kastedildi

Cevher İLHAN
08 Mayıs 2019, Çarşamba
Seçimden otuz altı gün sonra İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinin iktidar partisinin “olağanüstü itirazı”yla iptal etmesi Türkiye’nin son bir demokrasi ayıbı oldu.

Aslında seçimi iptaliyle yeni seçim tarihinin AKP ile MHP’nin temsilcilerinin sızdırmalarıyla duyurulması, sürecin ne denli muallel hale getirildiğinin sinyalini çaktı.

Sekiz milyondan fazla seçmenin sandığa gidip oy kullandığı seçimde sahte oy bulamayan YSK’nın, “geçersiz oylar”, “KHK’lı seçmen”, “kısıtlı seçmen” itirazlarından da bir şey çıkmaması üzerine “sandık kurullarının teşkili”ne dair zorlamalı “siyasi karar”ı, Türkiye’nin 150 yıllık demokrasi tarihine gölge düşüren garabeti açığa çıkardı.

Keza Türkiye’de yargının bağımsız olmadığı, doğru dürüst seçimleri başaramayan YSK’nin ağır siyasi baskı ve etki altında kalıp “tâlimatlandırıldığı” vesâyetli demokrasinin son bir göstergesi oldu.

YSK’nın ilk yazılı “iptal açıklaması”nda “Bir kısım sandık kurullarının, ilçe seçim kurullarınca kanuna aykırı oluşturulmasın seçim sonucuna müessir olması nedeniyle, İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin iptaliyle yenilenmesi” garip açıklaması, “siyasi iktidarın sopası ve taşeronu” haline getirilenkamu kurumlarının ne denli tehdit ve şantajlara mâruz kaldığını âdeta sırıtıyor.  

YAMAN ÇELİŞKİLİ “HUKUKSUZLUK”LA

Vakıa şu ki “mutlaka bir şeyler oldu” iddiasına rağmen sandıkta ve sayımda “bir şey” bulamayan AKP’nin “sandık dışında” bulduğu “iptal bahanesi”yle YSK hukuk cinâyetine “resmen” azmettirildi.

“Sandık ve seçim kurulları başkanları ve üyelerinin kamu görevlisi olmadığı” gerekçesiyle “millet ittifakı” adayı İmamoğlu’nun kazandığı büyükşehir seçimini iptal eden YSK, 39 ilçeden 25’ini AKP’nin aldığı ilçe belediye başkanlığı ile “cumhur ittifakı” partilerinin çoğunlukta olduğu belediye meclisi üyeliği seçimleri sonuçlarını “geçerli” sayan garabetli yaman çelişkisine düşürüldü. 

Bu durumda sormak lâzım; sözkonusu “ucûbe karar”da ileri sürüldüğü gibi, eğer İstanbul seçimlerinde “sandık ve seçim kurullarının kanuna aykırı oluşturulması seçim sonucuna müessir olmuş”sa, bu “şâibe” ve “sahtekârlık”, bir tek büyükşehir seçimlerinde mi “müessir olmuş”?

Yani “haklarında suç duyurusunda bulunulacağı” bildirilen “kanuna aykırı sandık kurulu görevlendirmelerini yapan ilçe seçim kurulu başkan ve üyeleri ile seçim müdürleri ve diğer sorumlular” -eğer yapmışlarsa- bir tek büyükşehir seçiminde mi “kanunsuzluk” yapmışlar?

Gerçekten, aynı sandık ve seçim heyetlerinin yaptığı, aynı seçmenin, aynı zarfa konulan, aynı sandığa atılan, ilçe belediye, belediye meclisi ve muhtarlık seçimleri neden iptal edilmiyor?

Sonra, YSK’nin sürüklendiği bu “varta”ya göre, başta “cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi”nin oylandığı 16 Nisan referandumu ile Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği 24 Haziran seçimleri olmak üzere kamu görevlilerinin yetmemesine karşı, bankalardan sandık kurulu başkanı ve üyelerinin atanıp görev aldıkları bütün seçimlerin iptal edilmesi gerekmez mi?

MİLLETİN VERDİĞİ HAK GASBEDİLDİ

Özetle, peşpeşe itirazlarla, müdahalelerle, manipülasyonlarıyla, algı operasyonlarla sandıkta tecelli eden milletin irâdesinin ortadan kaldırılmasına tevessül edilmiştir. Büyükşehir seçimi iptal edilirken, ilçe belediye ve belediye meclisi seçimlerinin iptal edilmemesi çifte standartlı tenâkuzu, demokrasinin iktidar gücüyle savrulan “tehditlerle, korkularla, hîlelerle” askıya alındığını bir defa daha su yüzüne çıkarıyor. 

En vahimi, demokrasiyi ve hukuku tasfiye eden garip “karar”la bir yargı kurumu olan YSK, “tam kanunsuzluk” halini ararken, “tam bir hukuksuzluk” vartasına düşürülmüş, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı bir defa daha berhava edilmiştir. 

Dahası, “iktidarın tâlimatı”yla aldığı “karar”la Anayasanın 138. maddesinde “hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve tâlimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz” ibâresiyle “teminat altına” alınan“yargının / mahkemelerin bağımsızlığı”yla “hâkim teminatı” katledilmiştir.

Hûlâsa, son hukuksuzlukla, hukukun üstünlüğü, demokrasinin temel vasfı olan kuvvetler ayrılığı yok edilmiş; millet irâdesine kastedilmiş, devlet eliyle milletin verdiği hak “resmen” gasbedilmiş.

Türkiye’yi kutuplaştıran fitne ateşi alevlendirilmiştir. 

Okunma Sayısı: 2350
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı