"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Millet ittifakı”yla demokrasi ve adalet

Cevher İLHAN
21 Haziran 2018, Perşembe
Türkiye, 24 Haziran’da seçimin ötesinde “demokratik parlamenter sistem”le “tek adamlık rejimi” arasında tercih yapacak.

Zira yüzde 51’le geçtiği söylenen ve hâlâ tartışmalı - muhataralı 16 Nisan referandumuyla “cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” paravanında “başkanlık sistemi” de değil, hiçbir demokraside benzerine rastlanmayan bir “ucûbe otoriter model” dayatılıyor. 

Cumhurbaşkanı’nın tek başına çıkaracağı “fermân” gibi kararnâmelerle demokrasilerin olmazsa olmazı millet irâdesinin temsilcisi Meclis’in yasama ve denetim yetkisini gasbeden, yönetimde istikrar” adına temsilde adâleti yok eden, yargıyı baskı altına alıp bağımsızlığını ve tarafsızlığını berhava eden otoriterleşmeye sebebiyet veren bu “ucûbe sistem”le “parlamenter demokratik sistem” arasında tercih yapacağız. 

Anayasanın 6. ve 7. maddelerinde duran “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz…” hükümlerinin aksine 142 yıllık deneyimin bir kalemde silinip, bu “ucûbe”yle zaten son yıllarda “hibrit-melez demokrasiler” kategorisine düşen Türkiye vahim bir kutuplaşma ve kamplaşmanın ortasına atılıyor.  

“REY-İ VÂHİD İSTİBDAT”A KARŞI…

Dünyada “başkanlık sistemleri”nde güçlü kuvvetler ayrılığı ile parlamentonun ve yargının denge ve denetimi sağlanırken, “iktidar cânibi”nin ikame etmek istediği dayatmayla Türkiye Orta Afrika ve Lâtin Amerika’nın istikrarsız dikta rejimlerine sürükleniyor. Ağır - aksak işleyen noksan demokrasiden ve hukuktan iyice uzaklaştırılarak “Türk tipi başkanlık”la otoriterliğe dönüşüyor. 

Oysa Türkiye’nin Meclis’i daha da işlevsel hale getiren, demokrasiyi etkinleştiren, hukuk ve adaleti bağımsız kılan “demokratik parlamenter sistem”e ihtiyacı var. 

Oysa yürütmenin başındaki parti başkanı cumhurbaşkanının adaylarını atadığı milletvekilleriyle parlamento’da çoğunluğu alması halinde Meclis “rey-i vâhid (tek kişilik irâdenin) emrine girecek. Yürütme, yasamayı kontrol altına alacak. 

Keza on beş üyesinden on ikisini atadığı Anayasa Mahkemesi’nde olduğu gibi başta yüksek yargının partili cumhurbaşkanı tarafından oluşturulmasıyla yargı da bütünüyle baskı altına alınıp bağımsızlığı, tarafsızlığı tahrip edilecek. Yüzde otuzlara inen yargıya güven sıfırlanacak. 

Özetle, Meclis çoğunluğunun sözkonusu bu “Türk tipi partili başkan – cumhurbaşkanı”nda olması halinde, tek kişilik tepeden inme “otoriter sistem”le ülke tam bir anafora itilecek. 

Bediüzzaman’ın, “tahakkümdür, muâmele-i keyfiyedir (keyfî yönetimdir), kuvvete istinad ile (dayanarak) cebirdir (baskıcı yönetimdir)” târifiyle tanımladığı, “sû-i istimâlâta gâyet müsait bir zemindir, zulmün temelidir, insaniyetin mâhisidir (mahvedicisidir)” diye ikaz ettiği “istibdat”la yürütümenin yanısıra yasama ve yargıyı “tek elde” toplayan, Meclis’e ve mahkemelere tâlimat veren antidemokratik rejim bütün ağırlığıyla hükümfermâ olacak. (Münazarat, 22)

“UCÛBE”YE KARŞI DEMOKRATİK PARLAMENTER SİSTEM

Bunun içindir ki, öncelikle Türkiye’nin dünyada emsâli olmayan bu “ucûbe”ye mâruz kalmaması, 12 Eylül’den kalma demokrasi dışı tortularından arındırılmış, siyasi partiler ve seçim kanunları başta olmak üzere “darbe hukuku”nu ortadan kaldıran, Meclis’in denge ve denetim fonksiyonunu esas alan, yargıyı bağımsız ve tarafsız kılan, OHAL KHK’larının dayattığı ve yüz binlerce - milyonlarca vatandaşı mağdur eden haksızlıkları, hukuksuzlukları, adâletsizlikleri giderecek “demokratik parlamenter sistem”in ihyası büyük önem taşıyor.

Ve yine bunun içindir ki, “cumhur ittifakı”nın ülkeyi tek bir kişiye teslim etmesine karşılık, dünyada kalkınan ülkelerin onda dokuzunun yönetildiği “demokratik parlamenter sistem”i vaad edip programlarının başına koyan, demokrasi ve adâlet için “millet ittifakı”nın seçimlerde güçlü olarak çıkması, Meclis çoğunluğunu sağlaması fevkalâde ehemmiyetli.

Terörle mücadelede başarı, mânevî hizmetlere ortam sağlanması, üretimi, yatırımı ve istihdamı esas alan verimli ve bereketli ekonomik ortamın oluşturulması ve ötekileştirici, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı çıkmazdan kurtulup birlik ve bütünlük içinde maddi ve mânevî kalkınmanın sağlanması buna bağlı. 

Okunma Sayısı: 3936
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı