"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Muhalefetin “ortak hareket” zaafı

Cevher İLHAN
24 Kasım 2020, Salı
Son günlerin bir diğer tartışması, “millet ittifakı’ - muhalefet partilerinin yeni bir Anayasanın altyapısını hazırlamak için bir araya gelip çalıştıklarına dair söylentilere, sözkonusu partilerin sergilediği ürkek ve çekingen garip tavır oldu.

Bir bakanın “istifası”nı tepeden tâlimat almadığı için dünyada benzeri görülmemiş bir garabetle 27 saat “haber” yapmaktan dahi çekinen “iktidara ilişik” ve “ana akım medya” iddiasındaki “tâlimatlı medya”nın da tahrikiyle, Meclis’te  millet irâdesinin temsilcisi partilerin, bir araya gelip ülke ve millet meselelerini müzâkere etmelerinin sanki “suçmuş” gibi lanse edilmesine karşı ne yazık ki tam bir “kompleks” ve “suçlu psikolojisi”ne girildi.  

Meclis çatısı altında, CHP, İyi Parti, HDP, SP ve DP’nin bir araya gelerek mevcut Anayasadaki aksaklıkları konuşmaları ve ekonomiden eğitime, sağlıktan tarıma her yönüyle çöken “tek kişilik sistem”e karşı “güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistem”in alt yapısı için çalışmalarda bulunmalarını ya da bir “anayasa taslağı” oluşturmalarını inkâra varan “asla yapmadık” hâletiyle savunmaları, siyasetin anlam ve ruhunu peşinen öldürüyor. 

“BİR ARAYA GELMEDİK!” ZAVALLIĞI

Bu kaçış, muhalefetin bütün haklı iddialarını yok ediyor, “demokrasi ittifakı”na geçişle “tek adam sistemi”nin ülkeyi sürüklediği felâketten kurtulma irâdesini daha baştan felç ediyor. 

Bunun temel sebebinin, özellikle bazı partilerde yine “HDP gerekçesi” olduğu görülüyor. 

Hâkimleri teröristlerin ayağına kadar götürüp Güneydoğu il ve ilçelerinde “Habur şov” gösterilerini yaptıran, 28 Şubat 2015’te Dolmabahçe’de HDP’li temsilcilerle “müzâkere masası”na oturan, sırf siyasi çıkarı için İmralı - Kandil – Oslo ve diğer Avrupa merkezleri arasında “mektupçuluk” yapıp mesaj taşıyan, “Öcalan’ın mektubu”nu Kürtçe ve Türkçe olarak Diyarbakır meydanında ve TRT’de milyonlara ulaştıran iktidarın “tahrik” ve çarpıtmalarına geliniyor. 

Her fırsatta “beka”dan dem vurup kendilerini “yerli” – “milli” olarak propaganda eden, bütün siyasi rakiplerini “gayr-ı millilik”, “teröre destek,” hatta “teröristlik” ve “hıyânet”le itham eden iktidarın oyuna gelinerek hâlâ “ne kadar yerli ve milli oldukları”n “ispata çalışma” zaafına düşülüyor. 

İstanbul belediye seçimlerinde, sırf birkaç oy almak için Öcalan’ın “cumhur ittifakı’na destek mesajını -İmralı’ya gönderilen bir akademisyen üzerinden- devlet televizyonunda yayınlayan, kardeşiyle yapılan röportajı devletin ajansında yayınlatan iktidarın ve “medyası”nın oyununa gelinerek, “Aman aman, biz Anayasa çalışması yapmadık, hele HDP ile bir araya gelmedik!” zavallılığına düşülüyor.

“ÜRKEKLİK” ZAAFİYETE SEBEPTİR 

Özetle, söz konusu partinin, seçilmiş milletvekillerinin bütün komisyonlarda ve Genel Kurul’da diğer milletvekilleriyle yanyana bütün yasama çalışmalarına katıldığı, Meclis Başkanvekili’nin sırası geldiğinde Meclis’i idâre ettiği, AKP ve MHP’li vekillerin kendisinden söz alarak kürsüde konuştukları parti, ülkenin yasal - anayasal meşru bir partisidir. “Değilse, derhal hakkında işlem yapılıp kapatılması için savcılar harekete geçsin!” denilemiyor.  

En son partilere yapılan Hazine yardımından yüz milyarı alan, Cumhurbaşkanlığı tarafından Meclis’e sunulan bütçe tasarısına göre 92.2 milyon Hazine’den yardım yapılacak altı milyon oy almış ve  Meclis’te grubu olan Türkiye’nin üçüncü partisi olduğu gözardı edilerek hâlâ oyuna geliniyor. 

“Millet ittifakı” ve muhalefet partileri, çıkıp da açıkça “Evet biz muhalefet partileri olarak her fırsatta ‘Türkiyeli’ olduğunu ileri süren, ülkenin bir parçası olarak kalmayı kabul eden, -parti olarak hataları bir yana- en azından ülkenin birliği ve bütünlüğü içinde ‘tek adam rejimi’nin tasfiyesi, milyonlarca vatandaşın hak ve hukukunun gasbı, yetmişe yakın seçilmiş belediye başkanının yerine ‘kayyım’ atanması ve diğer bütün haksızlık, hukuksuzluk ve zulümlere karşı muhalefet partileri olarak demokrasi, hukuk, insan hakları ve hürriyetleri ile temel insani değerler üzerinden bir araya gelmemiz kadar tabiî – demokratik bir durum olamaz” demeliler.

Bu ürkeklik, demokrasinin inşasını, hak ve hukuk mücadelesini yaralıyor.

Yazık değil mi?

Okunma Sayısı: 2150
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sezai MUMCU

    24.11.2020 03:59:31

    Birbiriyle boğuşanlar müsbet/olumlu hareket edemezler

  • Mehmet

    24.11.2020 00:38:44

    Ürkeklik ve korkaklık adaletin önündeki takozdur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı