"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Musul meselesi”nin arka plânı (1)

Cevher İLHAN
21 Ekim 2016, Cuma
“IŞİD’den kurtarılması” perdesinde…

Lozan Konferansında dahi “misâk-ı millî” sınırlarında kabul edilip akıbeti Türkiye ile İngiltere’nin ikili müzâkerelerine havale edilen Musul ve Kerkük’ün statüsü, İngilizlerin sinsi siyasî oyunları ve Ankara’dakilerin teslimiyetçiliğiyle Türkiye’den koparılıp İngiltere’nin hegemonyasına terk edilmişti.

Birinci Dünya Savaşının akabinde 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesinin ardından 1 Kasım’da Musul’a giren İngiliz işgal kuvvetleri, İstanbul’dan gelen emir üzerine Osmanlı birliklerinin Musul’dan çekilmesiyle 15 Kasım 1918’de işgali başlattı.

Lozan’da İngilizlere bırakıldığı için Meclis’te büyük tartışmalara yol açan başarısız dış politikalarla göz göre göre kaybedilen Musul 90 yıl sonra yeniden kaybediliyor.

Musul dün masada kaybedilmişti. Ve ne yazık ki bugün de ufuksuz ve öngörüsüz dış politikalarla “Musul meselesi”nde Türkiye masada bile değil.

ÇIKMAZ POLİTİKALAR

Bilindiği gibi, 650 asker ile 20-25 tanktan oluşan Türk zırhlı birliğinin konuşlandığı, Peşmegelerle muhtelif milis grupların eğitildiği Musul’a 12 kilometre yakındaki “Başika Kampı krizi” üzerindeki söz düellosu Ankara ile Bağdat arasında gerginliği arttırdı.

Peki bu vartaya nasıl düşüldü? Görünen o ki, Osmanlıdan tevârüsle Türkiye’nin derin tarihî ve kültürel bağları ve sorumluluğu olan Musul’u son kaybedişi, Bağdat’la Ankara arasında bölge hârici küresel güçlerin tahrikiyle karşılıklı tezyif ve hakarete varan, çoğu kez diplomasinin nezâketinden uzak bir dille tırmandırılan çıkmaz politikaların sonucu.

Gelinen süreçte, Ankara “Bunun dışında kalmamız mümkün değil” dese de, harekâtı Kuveyt’teki merkezden yöneten ABD ile savaş müttefikleri İngiltere ve Fransa’nın hava desteğiyle alanda Peşmergelerin başını çektiği ve Irak ordusunun katıldığı “Musul operasyonu”nda Türkiye tamamen dışlanmış.

Bu durumda, Ankara’dakilerin ‘’Koalisyondaki 68 ülkeye itiraz edilmeyip bir tek Türkiye istenmiyor! Irak’la 350 kilometre sınırımız var, Musul operasyonlarında da, masada da olacağız. Çünkü burada bizim için bir tarih yatıyor” tepkisinin geçerliliği kalmıyor.

Görünen o ki, Musul üzerindeki oyun, iki sene önce IŞİD militanlarının hiçbir mukavemetle karşılaşmadan Amerikan ve koalisyon ülkeleriyle Irak ordusunun gözü önünde ellerini kollarını sallayarak şehri işgaliyle sahnelenmeye başlandı. Irak askerlerinin bütün hafif ve ağır silâhlarını, teçhizatlarını bırakıp, elbiselerini - üniformalarını atıp kaçarak, bütün dünyanın gözü önünde bölgeyi IŞİD’e terk ettiği oyunun devamı oynanıyor.

ANKARA – BAĞDAT ORTAK HAREKET ETMELİ

Olup bitenlerden, Musul üzerinden bütün bölgenin kargaşa ve kaosa sürüklenmesinin amaçlandığı ortaya çıkıyor. Gerçekten, Peşmergelerden Irak ordusuna, Ninova muhâfızlarından Şiî milislere, bu kadar farklı grup nasıl koordine edilecek? ABD’nin beş bin kişi ile sahada koordine ettiği söyleniyor; lâkin her grubun kendi hedefine yöneldiği karmaşada operasyon nasıl yönetilecek?

Bu arada Musul’a hangi güçlerin gireceği muamması devam ederken; çatışmaların daha da yayılacağı ve IŞİD’in bu karmaşanın arasında sıyrılıp süzüleceği belirtiliyor. Dahası Musul’un üç tarafının kuşatılmasına karşı, Batı tarafının açık bırakılarak Telafer ve Sincar üzerinden Suriye’de işgalindeki Rakka bölgesine taşınacağı belirtiliyor.

Neticede, Musul’un “IŞİD işgalinden kurtarılması” operasyonunun da Sünnî – Şiî çatışmasını alevlendirmekle Irak’taki kargaşanın daha da azdırılıp yaygınlaştırılmasına ve bölgedeki Müslüman komşular arasında ihtilâfı körüklemekle çatışmalara alet edilmek istendiği tesbiti, gün geçtikçe haklı çıkıyor.

Buna karşı, Ankara ve Bağdat’ın, bölge hârici emperyal ecnebilerin tahriklerine gelmemesi; iç kamuoylarına dönük agresif çiğ restler yerine, barışçı diplomasiyle, Müslüman komşu bölge ülkeleriyle ortak hareketle fitne ateşini söndürüp çözüm politikaları geliştirmesi gerekiyor…

Okunma Sayısı: 2681
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • mustafa akkuş

    21.10.2016 15:26:47

    fetö hariç diğer konularda rahatlıkla anlaşabiliyoruz bu yazınızdaki doğru tespitinize katılıyorum ancak şöyle bir gerçekte ortaya çıktı ırak lı yöneticilerin çoğu ingiliz vatandaşı çıktı bu bize çok varklı çağrışımlarda yapmalı değil mi

  • Abdurrahman KOÇAK

    21.10.2016 10:40:11

    Yine başa dönüldü maalesef Başbakan Davutoğluda Iraklı yöneticilerle restleşmişti.Halbuki aklın yolu birdi şu andada bir Irakın yöneticileri ile restleşme yerine dişyalog kurulmalıydı ve kurulmalı...

  • Serdar celik

    21.10.2016 10:09:05

    Guzel yazi...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı