OHAL’in kalkmasıyla bitmesi gereken KHK haksızlıklarının ve OHAL emrivakilerinin istismar ve rantta istimaliyle, yargılamalarda ve cezalarının infazının durdurulmasında “milyon dolarlık borsa” dolapları çevrildi. 

Diyanet İşleri eski Başkanı’nın, “İnsanlar çıkarları, konumları, hesapları uğruna her türlü iftirayı atıyor, her yolu meşrû görüyor. Artık FETÖ’cülük bir maymuncuk gibi, herkesin konumunu güçlendirmek için ötekine doğrulttuğu bir silâh olmuş” sözleri bu süreçteki istismar ve fırsatçılığın tesbitiydi.  (Hürriyet, 29.5.17) 

“FETÖ BORSASI” RÜŞVET ÇARKI…

Öncelikle AKP milletvekili Şamil Tayyar’ın, “FETÖ borsası’ kuruldu, milyon doları veren serbest bırakılıyor. FETÖ’den tutuklu iş adamları milyon dolarlar vererek ‘itirafçı’ adı altında tahliye ediliyor. Türkiye’nin birçok yerinde milyon dolarlar dönüyor” ihbarı ilk ikrarlardandı.  

 “Cumhurbaşkanımızın etrafı kuşatma altında” diyen AKP’li vekil, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) suç duyurusunda, mevzubahis dâvâlarda mahkûmun önem derecesine ve parasına göre serbest kalma mâliyetinin belirlendiğine, kiminden 100 bin, kiminden bir milyon, kiminden on milyon TL istendiğine dikkat çekmişti. Peşinden Sabah gazetesinden Dilek Güngör’ün “Bank Asya’da parayı yöneteni çıkar, gariban öğretmeni karı-koca içeride tut. Damatları bırak, kermesçi teyzeleri topla…” yakınması bu vakıanın bir başka ifâdesiydi. (14.6.17)

İkrarlar bununla da kalmadı; İzmir’de bazı savcılara yönelik soruşturmada “FETÖ borsası”na dair, bu dâvâları üstlenen “savcılara yakınlıkları”nı söyleyip yayan bazı işgüzârların, tutuklanan bazı iş adamlarının serbest bırakılmaları için “parasal ilişki kurdukları sanıklara soruşturmalarda avantaj sağladıkları”na ve soruşturmalar sürecinde servetlerindeki artışa dair iddialarla gözaltına alınıp tutuklanması haberleri, haksızlık ve mağduriyetlerin istismarının, rantta istimalinin vahametini açığa çıkardı. (Gazeteler, 11.11.18)

Bu arada Hür Dâvâ Partisi Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun, partisinin kongresinde “Ensesi kalınlar, dayısı olanlar, siyaseten arkası olanlar mahkemelerde çoğu zaman hesap vermeden, bir ceza almadan kurtulup gidiyorlar. Ya da rütbesi yüksek, sosyal mevkii yüksek, banka hesabı kabarık olanlar, bir dönem siyasî bazı ihtilâflardan dolayı hapse girseler bile başka dönemde onlara özel yasalar çıkarılıyor ve o insanlar serbest kalıyor. Sözlerim suç duyurusudur!” konuşması, bu konudaki bir diğer ikrar oldu. (gazeteler. 26.3.18)

“MİLYON DOLARLAR DÖNÜYOR…”!

Ne var ki başta Tayyar’ın Beyaz TV’de, “Çok özel bir kayıt götürdüm Cumhurbaşkanı’na. İzledi, çıldırdı. Böyle bir şey nasıl olur diye. Oysa benim o kaydı bir yıl içerisinde göndermediğim danışmanı yoktu! İzletmemişler Cumhurbaşkanımıza. Onlar hâlâ ordalar. Bir yerde problem var. Sıkıntı büyük” şikâyeti olmak üzere bütün bu “suç duyuruları”ndan bir sonuç çıkmadı. (28.3.18)

Yine daha evvel bir ili misal vererek, “Milyon dolarlar dönüyor. Ben bunu söylüyorum. Evet. İtirafçı adı altında iş adamlarını serbest bırakıyorlar. Türkiye’nin birçok yerinde var bu” cümleleriyle “FETÖ borsası oluştu” iddiasını dillendiren Şamil Tayyar’ın çıkışına, bir AKP Grup Başkanvekili’nin “Eğer böyle bir borsa kurulmuşsa, insanlar milyon dolarla serbest bırakılıyorsa Şamil Bey’in yapması gereken savcılara gidip suç duyurusunda bulunmasıdır” tepkisine Twitter’dan “Bu akşam Cumhurbaşkanımızla görüştük. Tüm iddiaların üzerine gidilmesi tâlimatını verdi…” paylaşımından sonra da bir netice alınmış değil. (gazeteler, 22.3.19) 

Hülâsa, başta Adalet Bakanlığı ve HSK olmak üzere, hiçbir merciden herhangi ciddî bir soruşturma açılmazken, her defasında olup bitenler geçiştirildi, geçiştiriliyor, dehşet iddiaların üzeri örtüldü, örtülüyor. Hukuk siyasî hesâplara fedâ ediliyor, ranta kurban ediliyor…

Adalet Bakanlığı, HSK ve yargı, ayyuka çıkan, iktidara yakın insaflı yorumcuların eleştirip açık uyarılarda bulundukları bu fevkalâde vahim “görevi kötüye kullanma ve rüşvet çarkı”na dair “suç duyuruları”na el atmak için daha neyi bekliyor?