"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Paris Saldırılarının arka plânı - 1

Cevher İLHAN
13 Ocak 2015, Salı
Saldırının menhus maksadı: Avrupa’nın metropollerinden güvenlik teknolojilerinin en ileri düzeyde kullanıldığı Paris’in merkezinde gün ortasında meş’um Danimarkalı karikatüristin Peygamberimize atfedilen hakaretamiz çizimlerini yayımlayan Charlie Hebdo dergisine saldırının arka plânında ne var?

 

Öncelikle ikisi polis 12 kişinin katledildiği baskını gerçekleştiren, çok iyi Fransızca konuşan ikisi kardeş Cezayirli üç militanın, pasaportlarını gasb ettikleri otomobilde “unutup” kaçmaları, operasyonlar sürerken ölü sayısını 17’e çıkaran ikinci ve üçüncü kanlı-rehineli baskınlar, istifhamları arttırıyor. 

Saldırının dikkat çekici bir yanı da zamanlaması. Avrupa’nın İslâm dünyasına yakınlaştığı, AB’nin Filistin meselesinde peşpeşe fevkalâde olumlu kararlarla “Filistin devleti kurulsun” çağrısı yaptığı süreçte gerçekleşmesi, menhus maksadı ele veriyor.

AVRUPA’NIN FİLİSTİN’E YAKINLAŞTIĞI SÜREÇTE…

Bilindiği gibi, Kasım ayında önce İngiliz Parlamentosu, “Hükümetin Filistin devletini tanıması”na ilişkin önergeyi Ortadoğu sorunu ve bölgenin geleceği çerçevesinde onayladı. Barışa doğru atılan sembolik, ancak fevkalâde önemli bir adım olarak ifâde edilen karar, iki devletli çözümü öngören müzâkere sürecinin güvencesi olarak büyük yankı uyandırdı. 

Peşinden Fransa’da tarihî Filistin kararı alındı. Fransa Meclisi’nde, Filistin’in devlet olarak tanınmasını hükümetten talep kararı kabul edildi. Hükümet adına söz alan Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakan, iki devletli barış ve çözüm müzâkerelerinin vakit geçirilmeden başlatılmasını istedi. Fransa’nın gerekli desteği vermeye hazır olduğunu bildirdi. Hatta senatörler, Filistin’in tanınması, barış görüşmelerinin tekrar başlaması için İsrail’e baskının gereğini dile getirdiler. 

Yine geçen ay sonunda Ürdün’ün BM’ye sunduğu, İsrail’in 2017 sonuna kadar 1967 öncesi sınırlara çekilmesi ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasıyla bir yıl içinde kalıcı barışa ulaşılmasını esas alan ve Filistin devletinin kurulmasını üçüncü bir tarafın denetlemesi; Gazze’ye ablukanın kaldırılması, sınır kapıları açılarak insanların ve malların giriş çıkışlarının normale dönmesi teminatını öngören tasarısının geniş tasvip gördüğü haberleri geldi.

Bilhassa BM Güvenlik Konseyi’nin beş geçici üyesinin değişmesiyle, 2015-16 dönemine Angola, Yeni Zelanda, İspanya, Malezya ve Venezuela’nın seçilmesiyle Filistin’in gerekli dokuz destek oyunu alabileceği, ABD’nin dışında  tasarıya red oyu verecek ülkenin kalmadığı yorumları yapıldı.

Keza “İsrail’le sorun, uluslararası yasalara uygun müzakerelerle iki devletli formülle çözüme ulaşabilir” ifadelerini kullanan İsveç Başbakanı Stefan Löfven’in “Filistin’i bağımsız bir devlet olarak tanımayı plânladıkları”nı açıklaması, BM Genel Kurulu’nun 2012’de Filistin’in de fakto bağımsızlığını tanımasından sonra bir AB ülkesinin Filistin’i ilk resmen tanıması olarak kayıtlara geçti…

“İSLÂM VE HIRİSTİYAN ALEYHİNDEKİ GİZLİ KOMİTESİ”

Bu arada, AB’den de “Filistin devleti kurulsun” çağrısı geldi. 1 Kasım’da AB’nin Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilciliğini üstlenen İtalya’nın eski Dışişleri Bakanı ve Federica Mogherini’nin Filistin’i ziyaretinde, “beş yıllık görev sürem dolmadan bir Filistin devleti var olursa mutlu olurum” deyip “Filistin devletinin kurulması gerektiği”ni söylemesi AB’nin bakışını yansıttı.

Filistin halkının en güvenilir ortağı olarak Filistin millî mutâbakatını destekleyen AB’nin İsrail’e barış müzâkerelerine odaklanma çağrısını sürdürdüğünü belirten Moherin, “Barış müzâkereleri en iyi yoldur ve son aylarda sarfedilen çabaların boşa gitmemesi gerekir” uyarısında bulundu. 

AB Dış İlişkiler Temsilcisinin, Gazze’deki görüşmelerinin ardından, “Öylece oturup bekleyemeyiz. Oturup beklersek bu durum 40 yıl daha devam eder. Şimdi harekete geçmemiz AB’nin Gazze Şeridi’ne yardımı ve inşa açısından kritik önemde. Ancak nihai amaçta bir Filistin devleti gerekiyor, tüm AB’nin pozisyonu da budur” sözleri, İsrail’e soğuk duş etkisi yaptı. 

Özetle, saldırıların AB’nin Filistin davasını sahiplendiği, özellikle topyekûn Avrupa’nın Pegida’nın ters tepen İslâm karşıtlığını tetikleyen ırkçı aşırı örgütlerin “İslâm düşmanlığı” eylemlerini protesto ettiği süreçte yapılması, Yahudi lobisi güdümündeki küresel müfsid mihrakların, Hıristiyanlık dünyası ile İslâm âlemini birbirine düşürme ve kırdırma peşinde olduğunu açıkça gösteriyor.

Bediüzzaman’ın verdiği hadisin mânâsıyla, “Yahudinin İslâm ve Hristiyan aleyhinde şiddetli bir intikam besleyen gizli komitesi”nin bayat fakat dehşet tuzağı oyununu bir defa daha açığa çıkıyor…

Okunma Sayısı: 3927
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Şevket PAKSOY

    13.1.2015 20:57:05

    Cevher Bey, Kanımca çok isabetli tespitler. Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Saygılarımla,

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı