"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Partili cumhurbaşkanlığı’ sorunlu”

Cevher İLHAN
16 Ekim 2021, Cumartesi

İKRAR

Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı’na “Reisim” diye hitap eden AKP eski milletvekili Mehmet Metiner, partinin kuruluşunun on sekizinci yıl dönümünde Yeni Akit’e açıklamasında “AK Parti’nin artık ömrünü tamamladığı”nı söylemişti. (gazeteler, 15.8.19)

Daha önce “Sızmalarla dâvâ şuurundan yoksun unsurlar güç elde etmek için AKP’lileştiler, yenilenmişe değil, yeni bir Ak Parti’ye âcilen ihtiyaç var” diyen Metiner, Star’daki köşesinde “İlgisizliklerimiz ve kibrimiz dolayısıyla Ak Parti sevdalıları haklı olarak güceniklik içindeler. Hesabi olanların hasbi insanlarımıza tercih edilmesi kırgınlıkları ve kızgınlıkları arttırmış” diye yakınarak “Reis olmazsa AK Parti’den eser kalmaz” diye yazmıştı. (9.3.19)

Bu arada AKP’den ayrılan Gül, Babacan ve Davutoğlu’na “hâin” denilmesine karşı çıkan parti kurucusu ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Arınç’ı eleştirmiş; köşesinde “’hain!’ dememiz nedense içimizdeki birilerini çok rahatsız ediyor. ‘Üslûp kirliliği’ ve ‘edep’ çağrısında bulunan o birileri bilsinler ki ‘içimizdeki hainler!’ ve ‘ümmeti bölüyorsunuz!’ lâfı, yani ‘ihanet!’ ve ‘bölücülük!’ eleştirisi bizzat Reis’e ait” çıkışında bulunmuştu. (Star, 28.9.19)

Keza Twitter üzerinden ‘’Ak Parti’mize uyarımdır; ‘Ömerler’i bulmaktan vazgeçip ihanetçileri ve dâvâyla alâkasızları ödüllendirirsek hasbileri kaybederiz, biline” paylaşımını alıntılayan partinin Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın “İçeriden’ Ak Parti’yi eleştirmek konforlu bir alan. Somut delil sunmadan ve belâgatle, her türlü eleştiriyi yöneltebiliyorsun. Ne de olsa cevap veren olmuyor. Gelecekte ‘biz demiştik’ diyebilmeyi umutla bekleyen bu yanlış zihniyetin partimize hiçbir katkısı yoktur” tenkidine “Haddini bil Hamza Dağ! İçeride gemiyi delenlerden olmadığımız gibi dışarı kaçıp ihânet edenlerden de olmadık. Kimin konforlu alanlarda nasıl kibir satarak partiye zarar verdiğini de biliriz. Biz kefenimiz boynumuzda mücadeleye devam ediyoruz. Yanlış zihniyet arıyorsan aynaya bak” cevabını vermişti. (gazeteler, 9-10.3.20)

Metiner en son Habertürk’te “Başkanlık sistemini destekliyorum, fakat parti genel başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı sıfatının aynı kişide birleşmesini sorunlu görüyorum. Cumhurbaşkanının gündelik siyasî polemiklerin içinde olması Türk siyasetini de toplumsal barışı da sanıyorum yorabilir. Bu sistem gelirken böyle olabileceğini varsaymıyordum” diye hayıflanıyor. (gazeteler, 12.10.21) 

Ve garip bir biçimde “partili cumhurbaşkanlığı sisteminin ileride telâfisi mümkün olmayan birtakım sorunlara neden olabileceğini düşünüyorum” ikrarında bulunuyor; dört buçuk yıl sonra…

TESBİT

Şimdi de çöpe mi çökülüyor?

Son günlerin bir diğer tartışması, ekonomik krizden eğitime, sağlıktan başarısız dış politikaya sanki ülkenin bütün problemleri halledilmiş gibi, İstanbul’da kâğıt depolarına yapılan operasyonlar.

Yurtdışına kaçırılan milyarlarca dolara, vergi kaçakçılarına ilişilmezken, milyonlarca doları “vergi cennetleri”ne gönderenlere herhangi bir soruşturma açılmazken, kâğıt toplayıcılığı yaparak geçimini sağlayan vatandaşlara çevik kuvvetle baskın yapılması, kepçe ve kamyonlarla kâğıt depolarına girilmesi, tepki gösteren kâğıtçıların plastik mermilerle, biber gazı ile dağıtılması, depolarının ateşe verilmesi on toplayıcının apar topar gözaltına alınıp tutuklanması vahameti sergilendi.   

Aslında, yasada “kâğıt toplayıcılığı” diye bir sektör olmadığından sosyal güvencelerini sağlamak yerine, “atık kaynaklı çevre kirliliğini önlemek ve ‘depozito yönetim sistemi’ kurmak” hesâbına Cumhurbaşkanı’nın eşinin duyurduğu “sıfır atık projesi”yle -on milyar lira ile- kurulan Türkiye Çevre Ajansı üzerinden bu işin de özel sektöre ihalesiz verilmesinin amaçlandığı kaydediliyor.

Bundandır ki milyon dolarlık ayrıştırma tesisleri kurularak kâğıtların bu şirketlerin tekeline alınıp çöp toplama işlerinin ve işçilerinin belediyelerden alınarak buraya bağlanmasının istendiği; Saray’ın himâyesindeki ajansa kadroların tahsis edildiği, bunun için operasyon düzenlendiği belirtiliyor.

Bu açıdan ana muhalefet liderinin “Gencecik evlâtlarımız topladıkları kâğıtlardan elde ettikleri gelirlerle ailelerine bakıyorlar. Hırsızlık yapmıyorlar, devleti soymuyorlar. Neden birileri alın terlerini çalmak istiyor? Bunlarda vicdan var mı?” ifadeleri oldukça anlamlı. 

Gerçekten, ağır ekonomik krizde yaşanan bu kadar işsizlik varken, alın teri döküp çekçekleriyle günde 10-15 kilometre gezip istihdam oluşturarak ailelerinin geçimini atık kâğıttan çıkaran insanlardan ne isteniyor? Neden, kâğıt toplayıcılarına baskılar arttırılarak işleri ellerinden alınıyor? 

Sahi, her şey bitti de artık atık sektörüne mi çökülüyor? Milyarlarca liralık yolsuzluk, soygun, vurgun, haksız ve kayıtdışı rantın üstü örtülürken, siyasî iktidar şimdi de kâğıt toplayıcılarının üç-beş kuruşuna göz dikip çöpe mi çöküyor?!

Yazık, çok yazık…

GARABET

Tahkiri “topraklama”!

“İktidar cephesi”nden en üst düzeyde muhalefete “gayr-ı millî”, “illet”, “zillet”, “terörist”, “terör destekçisi”, “yüzsüz”, “terbiyesiz”, “hıyanet”, “gâvurun kılıcını sallayan!” benzeri ağır tahkirlerle kutuplaştırma, düşmanlaştırma, kin ve öfkeyi tahrik eden saldırgan sivri “nefret dili” tam gaz sürerken siyasette tırmanan gerginliğe karşı Meclis’te ilginç bir yönteme başvurulmuş.

Buna göre, fevkalâde sakil hakaretlerle tırmanan siyasî tansiyonun Meclis’e yansımaması için Genel Kurul salonundaki dev halının altına yerleştirilen bakır bara sistemiyle “vücut enerjisini alan”  statik elektriğin topraklanacak, vekiller daha az kavga edecek, yumruklaşmaları önlenecekmiş…

Diyelim ki “topraklama sistemi”yle Genel Kuruldaki kavgalar azaldı; peki salonun dışında kulislerde, Meclis bahçesinde hangi tedbirler alınacak? Vatandaşları gerip öfkelendiren fevkalâde ağır hakaret dolu söylemlere karşı bütün vatan sathının altına bakır bara mı “topraklanacak”?

Tam bir garabet…

HAFTANIN SÖZÜ

“Kâğıt toplama suçu”

“Kâğıt üzerinde şirket kurarak yurtdışına para aktarmak suç değil, (atık) kâğıt toplamak ‘suç’!” 

Prof. Dr. Yalçın Karatepe

Okunma Sayısı: 1502
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ferhat ardıç

    16.10.2021 02:45:05

    Bu kadar fenalık ne zaman bitecek okadar kötü insanlarki yata yattıkları zaman nasıl uyuyorlar merak ediyorum inşallah bu günlerde geçer gider.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı