"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Ruh-u meşrûtiyet şeriattandır; hayatı da ondandır”

Cevher İLHAN
29 Ekim 2020, Perşembe
BEDİÜZZAMAN’IN MEŞRÛTİYET/DEMOKRASİ TÂRİF VE TESBİTLERİ - 8

Bediüzzaman, “Mehâsin-i medeniyet (medeniyetin iyilikleri, icatları, keşfiyatları, eserleri) denilen emirler (işler), şeriatın başka şekle çevrilmiş birer meselesidir” tembihinde bulunur. (Muhakemât, 47)

Aksi halde “Meşrûtiyetin Şeriata muhâlif (aykırı) olduğunu” iddia edenlere karşı Bediüzzaman, “Ruh-u meşrûtiyet (demokrasinin ruhu) şeriattandır; hayatı da ondandır” temel tesbitiyle, insanî, hukukî, imanî, ahlâkî ana prensipleri ortaya koymaktan ibaret olan şeriatın demokrasiyi esastan tasvip ettiğini bildirir.

Devamında, “Fakat ilcâ-i zarûretle (zamanın, şartların gereklilikleri noktasında) teferruat olabilir, muvakkaten muhâlif düşsün. Hem de, her ne hâl ki, meşrûtiyet zamanında vücuda gelir! Meşrûtiyetten neş’et etmesi (kaynaklanması) lâzım gelmez. Hem de, hangi şey vardır ki, her cihetle şeriata muvâfık (uygun) olsun; hangi adam var ki, bütün ahvâli (halleri) şeriata mutâbık (tam uygun) olsun? Öyle ise şahs-ı mânevî olan hükûmet dahi mâsum olamaz; ancak Eflâtûn-i İlâhînin medîne-i fâzıla-i hayaliyesinde mâsum olabilir. (ancak Eflatun’un ideal, hayalî medeniyetinde herşey kusursuz olabilir) Lâkin, meşrûtiyet ile sû-i istimâlâtın ekser yolları münsed olur (kapanır); istibdatta ise açıktır” cevabıyla temel hususlarda Meşrûtiyetin - demokrasinin din mânâsındaki Şeriata uygun olduğunu açıklar.

DEMOKRASİYİ ŞERİAT NÂMINA ALKIŞLAR

Esasen “Meşrûtiyeti herkesten ziyade Şeriat (din - İslâmiyet) nâmına alkışladım. (…) Delâil-i Şeriyye ile (İslâmî delillerle, esaslarla) kabul ettim. Başka medeniyetçiler gibi taklidi ve hilâf-ı Şeriat (sırf Batı’dan geldiği için takliden ve İslâmiyete muhalif olarak) telâkki etmedim. Ve Şeriatı rüşvet vermedim” diyen Bediüzzaman, daha geçen asrın başlarında, özellikle İkinci Meşrûtiyet ilânında devrin gazetelerine yazdığı makalelerde, “Ayasofya’da, Bayezid’de, Fatih’te, Süleymaniye’de umum ulema ve talebeye hitaben müteaddid (çok sayıdaki) nutuklarla ‘Şeriatın ve müemmâyı Meşrûtiyetin (Meşrûtiyet’ diye isimlendirilen gerçek demokrasi hakikatinin) münasebet-i hakikiyesini (hakikî irtibat ve alâkasını) izâh ve teşrih ettim (açıkladım.) Ve mütehakkimâne istibdâdın (baskı ve zorbalıkla) Şeriatla (dinle) bir münasebeti olmadığını beyân ettim” ifâdesi ile hakikî bir demokrasinin İslâm’ın meşveret ve şûrâ emrinin gereği ve vecibesi olduğunu, buna mukabil istibdadın İslâm’da yeri olmadığını ve tamamiyle reddedildiğini ortaya koyar.

“Meşrûtiyeti - demokrasiyi” İslâm nâmına tasvip ve tercihe dair tesbitlerinde, “Her bir kelimesine kimsenin bir itirazı varsa, bürhân-ı katî ile ispata hazırım” diyen Bediüzzaman, “Asıl Şeriatın meslek-i hakîkisi, hakikati Meşrûtiyet-i meşrûadır” tavzihiyle İslâmiyetin de meşveret - şûrâ esaslarıyla Şeriatı kabul ettiğini ve esasen Şeriatın - dinin asıl tarzının da “meşrû meşrûtiyet hakikati” dediği demokrasideki millete istişâre ve de- mokratik idâre sistemi olduğunu tasrih eder.

“CUMHURİYET VE DEMOKRAT MANASINDAKİ MEŞRÛTİYET”

Bediüzzaman’a göre, Meşrûtiyetin temel vasfı halkın seçimle temsilcilerini seçmesi ve yöneticileri - hükûmeti halk irâdesinin temsilcisi Meclis’in seçmesi, denetlemesi ve gerektiğinde azletmesidir.

Bunun içindir ki Bediüzzaman, “Yaşasın Kur’ân-ı Kerîm’in Kanun-u esasileri!” başlıklı Mebuslara hitâben kaleme aldığı makalede, ‘Cumhuriyet ve demokrat manasındaki meşrûtiyet” ifâdesiyle bu hakikati bildirir. (Divan-ı Harb-i Örfî)

Demokrasinin- şeriat kaidelerine uygun ve uyumlu olduğunu her fırsatta vurgular. İnsanlığın ulaştığı bir yönetim şekli, sistemi ve aracı olan demokraside, Şeriat yani İslâm kaidelerinin hâkim kılınmasının gereğini anlatır. Suiistimallerinin ve istismarının dinî değerlerle giderilebileceğini belirtir.

İnsanların davranışlarını düzenleyen ibâdet ve ahlâk kurallarını, İlâhî kanunları yanında inanç esaslarını ihtiva eden Şeriatın yüzde doksan dokuzu ahlâk, ibadet, âhiret ve fazilete aittir. Yüzde bir nispetinde siyasete mütealliktir (siyasetle ilgilidir)’ tesbitini nazara verip, “meşrûta-yı meşrûa” dediği (meşrû, şeriat kaidelerine uygun meşrûtiyeti) İslâm nâmına alkışladığını ilân eder.

Bedüzzaman’ın, “Yaşasın meşrûtayı meşrûa! Yaşasın şeriat-ı garra! Şeriat âleme gelmiş, ta istibdadı (baskıyı, zulmü) ve zâlimâne tahakkümü mahvetsin!” hitabının da anlamı budur.

Yine Şarktaki aşiretlere verdiği meşrûtiyet ve hürriyet derslerinde, “Meşrûtiyet ve kanun-u esasî işittiğiniz mesele ise, hakikî adâlet ve meşveret-i şer’iyeden ibârettir; hüsn-ü telâkki ediniz. (güzel karşılayınız, güzelce kabul ediniz) Muhafazasına çalışınız. Zira dünyevî saadetimiz Meşrûtiyettedir. Ve istibdattan herkesten ziyade biz zarardîdeyiz (zarar görüyoruz)” ikazında bulunur.

“Meşrûtiyeti herkesten ziyade şeriat namına alkışladım” diyen Bediüzzaman, “Meşrûtiyeti, meşrûiyet (şeriat kaidelerine uygunluk) unvanı ile telâkki (kabul) ve telkin ediniz. Ta yeni ve gizli ve dinsiz bir istibdat, pis eliyle o mübareği (mübârek meşrûtiyet / demokrasi ismini) ağrazına siper etmekle lekedar etmesin. Hürriyeti, âdâb-ı şeriatla takyid ediniz. (kayıt altına alınız, sınırlayınız) Zira câhil efrad (ferdler) ve avam-ı nas (halk tabakası) kayıtsız hür olsa, şartsız tam serbest olsa, sefih (gayr-ı meşrû hayata müptelâ) ve itaatsiz olur. Adâlet namazında kıbleniz dört mezhep olsun. Ta ki namaz sahih ola. Zira, hakaik-i meşrûtiyetin (meşrûtiyet hakikatlerinin) sarahaten ve zımnen (açıkça ve mânâ itibarıyla) ve iznen dört mezhepten istihracı (çıkarılmasının) mümkün olduğunu dâvâ ettim” tahlilini yapar.

Okunma Sayısı: 2554
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz Yiğiter

    29.10.2020 04:22:38

    Meşrutiyet ve Cumhuriyet mânâsındaki Demokrasinin kıymeti, inşaallah geniş halk kitleleri tarafından anlaşılır da, daha fazla acı çekmeden ve bedel ödemeden, toplumsal barış ve huzur sağlanır temennisiyle, tebrikler, dualar...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı