"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Seçim barajı” tahribatı

Cevher İLHAN
02 Haziran 2015, Salı
Her seçim öncesinde olduğu gibi, Türkiye’de demokrasini temel sorunlarından biri olan 12 Eylül darbesinden kalma yüzde 10 “seçim barajı” başta olmak üzere antidemokratik siyasî partiler ve seçim yasalarıyla dayatılan “seçim sistemi”nin demokrasiye tahribatı tartışılıyor.

Aslında yüksek seçim barajı dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde yok. Mesela Avrupa’da bir tek Ukrayna ve Polonya’da “seçim barajı” yüzde 5. İtalya’da yüzde 4, İspanya’da yüzde 3 ve Fransa’da yüzde sıfır. En son Rusya, yüzde 7 olan “seçim barajı” oranını yüzde 5’e indirdi. Avrupa’da yüzde 5’in üstünde (yüzde 8) barajın uygulandığı tek ülke, bir ucundan diğer ucuna üç saatte yürünebilen, 36 bin nüfuslu Lihtenştayn prensliği…

Doğrusu, AKP hükûmetinin kurulduğu 16 Kasım 2002’de, iktidar partisinin genel başkanı olarak Erdoğan, bizzat açıkladığı “Âcil Eylem Plânı”nda yüzde 10 barajın indirilmesi dahil seçim sistemi ve siyasî partiler kanunlarının düzeltilmesini “partisinin vizyonu ve misyonu”ndan sayıp bir yıl içinde yerine getirilmesini taahhüd etmişti…

Ardından her fırsatta, “darbeden kalma” yüksek barajın siyasî temsili gemlemekle millet irâdesinin tecellisini kelepçelediğinden şikâyet edildi. Bütün seçim bildirgelerinde, hükûmet programlarında ve “demokratik açılım” projelerinde kaldırılacağı vaad edildi.

Ne var ki, son süreçte siyasî iktidar, daha evvel “kaldıracağız” dediği “seçim barajı”na dair müthiş çarpıtmalara başvurdu. Tıpkı “Ergenekon” ve “Balyoz” gibi “darbe davaları”ndan çark edildiği gibi, bundan da cayıldı. Başbakan olarak Erdoğan’la bütün iktidar partisi sözcüleri, “Avrupa’da da seçim barajı var”, “Biz getirmedik ki kaldıralım” türü yanıltmalarla “darbe hukuku”na sığınarak…

İşte Türkiye seçim güvenliğinin yanısıra temsilde adâletin açıkça engellendiği kırılganlıkla bir seçime daha gidiyor. Bundandır ki, güvensizliği ve adâletsizliği millet irâdesinin sandığa yansımasına dair şâibelere sebebiyet veriyor. Ve daha seçim yapılmadan erken bir seçimden söz ediliyor…

Millet irâdesi gasbedildi

Yüzde 10’luk seçim barajı haksızlığı ve hukuksuzluğunun millet irâdesini gasbettiği, bir “siyasî oy hırsızlığı” ve “millî irâde gasbı” olduğu, barajı aşan partilerin barajı aşamayanların oyları üzerine oturduğu; bu açıdan en çok iktidar partisine yaradığı, seçmenin başka partilere verdiği oylarla milletvekili devşirdiği gerçeği ortada.

Bunun en açık örneği, sadece iki partinin barajı aşıp yüzde 49’a yakın kullanılan oyun Meclis dışında kaldığı, AKP ve CHP’nin toplam yüzde 55 oyla Meclis’i doldurduğu 3 Kasım 2002 seçimlerinde görüldü. AKP yüzde 34.29’oyla 363 milletvekili çıkararak Meclis’in yüzde 65’ini kapıp tek başına iktidar olurken, CHP yüzde 19.4 oyla geri kalan yüzde 35’i elde ederek Meclis’teki tek muhalefet partisi oldu.

Bu seçimde gadre uğrayıp mağduriyete uğratılarak Meclis dışında kalan –ya da bırakılan- partilerden en dikkati çekeni ise D(Y)P’ydi. Seçmenden yüzde 9.7 oy almasına rağmen -sadece 67 bin oy eksikle- seçim barajı altında kaldı; milyonlarca seçmenin irâdesi Meclis’e yansıtılmadı.

Peşinden gelen seçimlerde de yüzde 10 barajıyla millet irâdesinin Meclis’te temsili engellendi. Meselâ 2007 genel seçimlerinde, DP ile SP’nin yüzde 10’a yakın oyu temsil dışı kaldı. DP’nin bir milyon 892 bin 732 oyu ile SP’nin 812 bin 433 oyu, göz göre göre hebâ edildi…

Suçlu – suçsuz…

Hukukun temel kuralı, “Suçluluğu ispat edilinceye kadar herkes suçsuzdur-mâsumdur.” Ancak son dönemde bu kuralın Türkiye’deki uygulaması, “Suçsuz olduğunu ispat edinceye kadar herkes zanlıdır, suçludur” vakıasına dönüşmüş. Özellikle siyasî iktidara yönelik iddialarda…

“Mahkeme değil bunlar, hakimlik…”

Mâlum AKP iktidarının kurduğu tek hâkimli “Sulh Ceza Hakimlikleri” için Cumhurbaşkanı Erdoğan “proje mahkeme” demişti. Zira bu hakimlikler kurulduktan bir hafta sonra -22 Temmuz’da- polislere yönelik “sahur operasyonu” için düğmeye basılmıştı…

Özellikle İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nin Samanyolu Genel Koordinatörü Hidayet Karaca ve 63 polisin “redd-i hâkim talebi”ni kabul etmesiyle 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nin tutukluları tahliye kararlarının bir üst mahkemece değil, bir alt mahkeme olan 10. Sulh Ceza Hakimliği’nce “iptali” garabeti, söz konusu mahkemelere dair farklı yorumlara sebebiyet verdi.

Ancak tartışmalar arenasında bir televizyonda Nagehan Alçı’nın, “Bu Sulh Ceza Hakimlikleri Haziran 2014’te yapılan yasa değişikliğiyle kuruluyor. Ve bu hâkimlikler tam da bu ‘paralel yapı’yı, yargının içindeki -o kendi içinde hareket eden bu yapıyı- bertaraf etmek için, ondan arındırmak için soruşturmaların bu yapının gölgesinde olmadan devam etmesi için kuruluyor. Mahkeme değil bunlar, adı üstünde ‘hakimlik” ifâdesi, bu mahkemelerin kuruluş amacının âdeta ikrarı oldu.

Doğru söze ne denir; sarf etme maksadı ne olursa olsun…

Haftanın fotoğrafı

Irak Suriye IŞİD savaş fotoğrafları ile ilgili görsel sonucu

“Bir câninin yüzünden pek çok mâsumların zararına rızâ gösteriliyor. Bir tek cinâyet yüz cinâyete çevriliyor.” Bediüzzaman

Özetle

“Yolsuzluk iddiaları tabanda son derece rahatsızlık meydana getirdi”

Etyen Mahcupyan

(Başbakan Davutoğlu’nun -eski- danışmanı)

Okunma Sayısı: 1883
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İLHAN

    2.6.2015 08:49:24

    AKP hırsızlık ve yolsuzlukları yapanları yargıdan kaçırdıkça ve her karşı söze şer odakları,hain ve benzeri ifadeler kullandıkça ASIL HAİN,ŞER ODAĞI kendileri olduğu kanaati halkta yaygınlaşmaktadır.ATEŞ OLMAYAN YERDEN DUMAN ÇIKMAZ misali değil belge,delil ile bu yaptıkları TESCİLLİDİR.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı