"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Seçim, “tezgâh”a dönüştürülüyor!

Cevher İLHAN
10 Nisan 2019, Çarşamba
YSK verileriyle “millet ittifakı” adayı İmamoğlu’nun 14 bin 532 farkla önde olduğu tesciline rağmen, AKP, “Sandığın başında en yetkili kişilerce bir şeyler yapılmış olabilir” isnadıyla ortalık bulandırılıyor.

Görünen o ki, İstanbul’da kaybettiği artık âşikâr olan iktidar partisi, devlet imkânlarını, araçlarını ve kanallarını hoyratça kullanmakla âdil olmayan bir seçim sürecinin sonunda ne olursa olsun mutlaka seçimleri kazanmak peşinde. Bu uğurda her türlü mızıkçılıkla şapkadan tavşan çıkartılmaya çalışılıyor.

Bundandır ki “İstanbul’da teklersek Türkiye’de tökezleriz. İstanbul’da metal yorgunluğu olursa Türkiye’de paslanırız” diyen Cumhurbaşkanı, “Savcılıklara duyurular var, sandıklarda hırsızlıklar var. Temennim odur ki, en ideal şekilde noktayı koyarız; seçim süreci bitti, bundan sonraki yargı sürecidir” diye YSK’yi-yargıyı etkilemeye, “geçersiz oylar”dan, tekrar tekrar sayımlardan partisi lehinde bir netice çıkmaması üzerine seçimleri iptale zemin hazırlanıyor. Bahçeli, yine AKP’yi kurtarma adına “60 günde yeniden seçim” diyor. 

Sandık başkanlarını ve yardımcı üyelerini iktidarın atamasına, sandık başındaki partili sandık görevlilerine ve müşâhitlerine, şehirlerde yüz binlerce polisin, kırsalda jandarmanın görev yapmasına ve daha sayım devam ederken AA’nın açık manipülasyonuna rağmen, seçimlerin sağlıklı olarak yürütülmesinden sorumlu yürütmenin başı olarak, peşinen “organize suçların işlendiğini gördük’ diyorlar” nakliyle seçimlere peşinen şâibe bulaştırmaya, kazanamadığı seçimleri iptale uğraşıyor.

Özetle, seçim sonuçları yoğun manipülasyonlarla, zorbalıkla çarpıtmalara açık tam bir “tezgâh”a dönüştürülüyor. Bunun için, çok partili sistemde hiçbir seçimde görülmedik biçimde hâkim tarafsızlığı ve bağımsızlığına gölge düşürülüyor. Hukuk ve kurallar hiçe sayılarak demokrasiye darbe indiriliyor. Akşener’in ifâdesiyle, “millî irâde saygısızlığıyla millet irâdesine ihânet”e tevessül ediliyor.

***

 “13-14 bin oyla seçim kazanılmaz”mış!

Cumhurbaşkanı, Moskova’ya gitmeden, İstanbul seçimlerine dair, kamu görevlileriyle son seçim kurullarında “geçersiz oylar”ın sayımı sonucu YSK’nin de verilerinde kayda geçen İmamoğlu’nun “İstanbul’da 13-14 bin oy farkla kimsenin kazandım deme hakkı yoktur” diye konuşuyor.

Görünen o ki, on binlerce, yüz binlerce seçmenin oy kullandığı bir il ve ilçede 3 oyla partisinin kazanmasını meşru ve yeterli gören AKP’li adayların kazanmasını birkaç oy farkla kazanmasını meşru sayan Cumhurbaşkanı, İstanbul’da 13-14 bin oy fazlasıyla kazanılmasını “meşru” saymıyor!

Keza ABD’nde seçimlerni iptal edildiğini misal veriyor; ancak 327 milyonluk Amerikan başkanlarının bile birkaç yüz oy farkla seçildiklerini “teğet” geçiyor. Bush’un Algora karşı 500 küsür oyla seçilmesini görmezden geliyor. Seçim sonuçları âdeta karartılıyor.

Mesela, AKP Keşan’da 23 oyla, Manisa Yunusemre’de 19 oyla, Yalova Çınarcık’ta 16 oyla, Eskişehir - Çifteler’de 8 oyla, Artvin Yusufeli’nde 4 oyla, Muş Malazgirt’te 3 oyla kılpayı seçimi almasını yeterli görüyor.

Ya da “millet ittifakı”, muhalefet ve bağımsız adayların itirazlarını, meselâ birkaç oyla kaybeden İyi Parti’nin 21 oyla seçimi kaybetmesine karşı itirazının kabul edilmemesine bir şey demiyor.

Hani, Bahçeli’nin seçim gecesi ifâdesiyle “seçim bir oyla kazanılır”dı? Hani partisinin İstanbul il başkanı, apar topar adaylarının üç bin oyla kazandığını” ilân etmişti?

Ve bu durum, “menfaat üzerine dönen canavar siyaset”in izansızlığını bir defa daha deşifre ediyor.

***

Yüzde 25.1 “yeterli”, yüzde 48,8 “yetersiz”!

“İktidar cephesi” sözcüleri “millet ittifakı” adayı İmamoğlu’nun 15 bin oy farkını ve 48.8 oy almasını âdeta küçümsüyor. Oysa Cumhurbaşkanı, 1994’te Refah Partisi adayı olarak yüzde 25.19 ile en düşük oy oranı ile seçilmiş. Ve 3 Kasım 2002 seçimlerinde AKP’nin yüzde 34 ile iktidar olup Meclis’in yüzde 65’ini elde ederek ardından Başbakan olmuş ve 17 yıldır iktidarda. Kısacası, İmamoğlu yüzde 48.8 ile son otuz yılın en yüksek oyu ile İstanbul’a belediye başkanı olurken, 1994’te Erdoğan yüzde 25.19 ile son 10 seçimde en düşük oy oranıyla başkanlığı almış.

Bu durumda, meseleyi bunca gürültüye boğmanın nedeni nedir?

GÜNÜN SÖZÜ

“Demokrasinin içini boşaltmak...”

“Oy sayımına itiraz, Anayasal haktır. Eyvallah. Seçim sandığı için darbe, tuzak, işgal, proje gibi ifadelerle demokrasi kavramının içini boşaltmak, bu ülkeye yapılacak en büyük haksızlıktır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Hatayı millette değil kendimizde aramalıyız.”

Şamil Tayyar (AKP eski milletvekili, 8.4.19)

Okunma Sayısı: 3477
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı