"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sistemin çöktüğünün örtülü itirafı

Cevher İLHAN
30 Nisan 2019, Salı
GÜNDEM

Seçim süreci boyunca başlatılan karalama kampanyası devam ediyor. Basit siyasi rant uğruna “millilik-yerlilik” ve “beka sorunu” üzerinden hoyratça harcıâlem palyatif tartışmalarla “iktidar cephesi”nce “millet ittifakı”/muhalefet partilerinin “teröre destek”, “terörle işbirliği” ve hatta “hıyânet”le suçlandı.

Milletin yarısını “teröristlik”le itham eden siyasi bühtanlarla değerler sulandırılıp itibarsız hale düşürüldü. Türkiye’nin başta ağır ekonomik krizi, işsizlik ve demokratikleşme olmak üzere can yakıcı gerçek gündeminin politik manipülasyonlarla Türkiye’nin gerçek problemleri ötelenip örtbas edildi.

Bundandır ki içine düşülen vartada, Cumhurbaşkanı’nın seçimden hemen sonra ilk açıklamasında Cumhurbaşkanı’nın “devir artık kızgın demiri soğutma devridir” sözleri, “kimler, hangi ayrıştırıcı, düşmanlaştırıcı tahrikkâr söylemlerle demiri kızdırdı?” sorusunu sorduruyor.

Keza ortaya attığı “Türkiye ittifakı”nın anlamı tartışılırken, en son partisinin Kızılcahamam kampında, Türkiye’nin potansiyelinin kullandığından kat be kat fazla olduğuna dikkati çekip, “Bir kutu kibritin içindeki çöpleri tek tek kolayca kırabilirsiniz ama kırkını birden kırmaya kalkarsanız başaramazsınız. Biz de işte böyle olmalıyız, hep birlikte hangi hedefe yönelirsek yönelelim, başarmama ihtimalimiz yoktur” diye konuşması, iktidarın ekonomik savrulma karşısında çâre arayışında olduğu tesbitlerini doğruluyor.

Ve bu durum, hiçbir demokraside benzerine rastlanmayan, yürütmenin yanısıra yasama ve yargının tek şahsın güdümüne alındığı “rey-i vahid” ucûbe “cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi”nden kurtulmaya çalıştığı yorumlarını gündeme getiriyor.

Bu açıdan, sistem değişikliğini içeren son anayasa değişikliği paketinin TBMM’ne sunulmasından hemen sonra kaygı ve önerilerini sözlü ve yazılı olarak Cumhurbaşkanı’na arz ettiğini belirten ve son dönemde “ben-merkezci kibirli bir dil ile tevazudan kopuş”tan şikâyetle “Ne yazık ki geçen sürede yaşadıklarımız bu endişelerimi haklı çıkarmıştır” yakınmasında bulunan eski Başbakan Davutoğlu’nun, “cumhurbaşkanlığı sistemi”nin halkın yarısı ile psikolojik kopuşa sebebiyet verdiğini nazara vermesi kayda değer.

Ve “Bu çerçevede, yeni sistemin en asli unsurlarından biri olarak görülen partili cumhurbaşkanlığı uygulamasıyla Cumhurbaşkanlığı ile parti genel başkanlığı görevlerinin bir arada yürütülmesinin doğurduğu sakıncalar giderilmelidir. Türkiye’nin sivil, demokratik ve bütüncül bir anayasa ihtiyacı her zamankinden daha fazladır” değerlendirmesi büyük önem kazanıyor.

TESBİT

“Kafalardaki soru işâretleri...”

31 Mart seçimlerinden sonra ilk açıklamasında Cumhurbaşkanı’nın “kızgın demiri soğutmak” çağrısıyla “Türkiye ittifakı”ndan bahsetmesi, “cumhur ittifakı”nın iktidar partisine zarar verdiği tesbitine yorumlanırken, ortağı Bahçeli’nin “ülke bazında ittifak olmaz, bizim ittifakınız ‘cumhur ittifakı’yladır” cümlesi dikkat çekici oldu.

Bu arada bu karşılıklı çıkışlarla, yüksek enflasyon ve faizle, artan işsizlikle piyasaların sarsıldığı, müdahalelere açık hale gelen ekonominin içine düştüğü kırılgan vartada “kimlik siyaseti” üzerinden tahrik edilen zehirli “nefret dili”nin Türkiye’yi kutuplaştırma ve düşmanlaştırma ile bâdirelere sürüklediğinin örtülü itirafı olduğu tesbitleri yapılıyor.

Nitekim Davutoğlu’nun iktidar partisi mahfillerinde mâkes bulan “Seçim sonuçları, ittifak siyasetinin hem oy oranı hem de parti kimliği açısından partimize zarar verdiğini ortaya koymuştur. Partimiz, ittifak içi yarışta da ittifaklar arası yarışta da hedeflerine ulaşamamış, yönettiği bir çok belediyeyi kaybetmiştir” eleştirisi bu anlama geliyor.

İLGİNÇ

Yüzde 44.4 mü, yüzde 33 mü?

Bir diğer ilginç çelişkili vaziyet, “cumhur ittifakı” partilerinin ayrı ayrı aldıkları oylar üzerinden yapılıyor.

Bu bakımdan, “Partimizin oylarını dillerine dolamışlardır. Halep oradaysa arşın YSK’nın sistemindedir. 31 Mart sonuçları için oy oranımızı yüzde 7.4 göstermek haksızlıktır, adaletsizliktir. Partimizin aldığı oy yüzde 18.8’dir” diyen Bahçeli’nin hesâbına karşı Cumhurbaşkanı’nın “Ak Parti olarak seçimde yüzde 44,4’lük oy oranına ulaştık, ‘cumhur İttifakı olarak da toplamda yüzde 51,7 oy aldık” açıklaması çarpıcı. (DHA, 20.4.19, gazeteler, 28.4.19)

Zira eğer Cumhurbaşkanı’nın iddia ettiği gibi AKP’nin oyu 44. 4’se, MHP’nin oyu 7.7 kalıyor; Bahçeli’nin ileri sürdüğü gibi MHP’nin oyu 18.81’se, AKP’nin oyu yüzde 32-33’te kalıyor.

Bu sebeple siyasetin yeni sürpriz gelişmelere teşne olduğu kaydediliyor

 

Okunma Sayısı: 3405
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı