1985’ten beri yapılan operasyonların seçime iki hafta kala sırf siyasî çıkar uğruna gündeme getirildiği açıkça sırıtırken, iktidar sözcülerinin “seçimle alâkası yok” açıklamaları, daha baştan Bediüzzaman’ın “siyasette bazen lâfız mânânın zıddıdır” tesbitini hatıra getiriyor.

Günlerdir siyasi iktidar tarafından “hazırlıklarının yapıldığı” propaganda edilen operasyonu Cumhurbaşkanı seçim mitingi meydanlarında “Kandil operasyonu başladı; 20 uçakla 14 önemli noktayı, silâh depolarını vesâire vurduk; gittiler, vurdular, döndüler!” diye alây-ı vâlâ ile duyuruyor.

Belli ki, terör ile mücadeleyi salt askere havale eden ve on yıllardır tekrarlandığı halde netice alınmayan operasyonlarla kamuoyu bir defa daha yanıltılıyor. “Kandil operasyonu” da bir “seçim malzemesi” olarak kullanılıyor.

Cumhurbaşkanı’nın “Afrin harekâtıyla partisinin metal yorgunluğunun giderildiği” ve “iktidara ilişik medya”da “AKP oylarının arttırıldığı” itirafının ardından televizyonlarda “Kandil’e bayrak dikilecek” söylemi bunun da “seçim malzemesi” atraksiyonu olduğu açığa çıkıyor.

“TERÖRİST İMHASI”YLA TERÖR BİTMİYOR

“İktidar cephesi”nde en üst düzeyde, “Hedef terör bataklığını kurutmak” deniyor. Daha ilk günde “hava operasyonu” ile “günlük imha edilen terörist sayısı” verilerek “terörist öldürmekle terör bataklığının yok edildiği” havası pompalanıyor.

Oysa terörü üreten bataklık kurutulmadıkça, terör örgütlerine katılım ortadan kaldırılmadıkça, dağı taşı bombalamanın ötesine geçmeyen “sınır ötesi harekâtlar”la terörün yok edilmediği, defalarca teröristlerin “imha edilmesi”nin ardından terör örgütünün yeniden binlerce militan devşirmesiyle ve terörün azmasıyla meydanda.

Bu konuda, Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un, 6 Temmuz 2010’da, “1984’ten 2010’a kadar 26 yıl geçti. Rakamları biz verdik; 30 bini öldürüldü, 10 bin de yaralı, teslim olan var, toplam 40 bine yakın terörist etkisiz hale getirildi. Matematiksel olarak baktığımızda 26 yılda, güvenlik kuvvetleri beş defa PKK’yı bitirmiş; ‘terör örgütü dağıldı, bitti’ diye yanlış algıladık, ama aslında terör örgütünün dağ kadrosu duruyor” yakınması, “askerî yöntemler”le terörün önlenemediği, barış ve huzurun sağlanamadığı ortada.

Vakıa şu ki, İçişleri ve Milli Savunma Bakanları, sık sık “on inlerce teröristin etkisiz hale getirilmesi”ni “terörle mücadelede başarı” olarak sundular. Cumhurbaşkanı, “terörle mücadele”yi, “İşte son günlerde elhamdülillah 1’e 10 gidiyor; bedelini bu kadar ağır ödetiyoruz, ödetmeye de devam edeceğiz” sözleriyle târif etti.

Her terör saldırısının akabinde Kandil’e yapılan hava operasyonlarıyla, sınır ötesi harekâtlarla, tanklarla, toplarla dağ taşın bombalandı. Her defasında terör yuvalarının tahrip edildiği, teröristlerin imha edildiği açıklandı. Genelkurmay eski Başkanı’nın da tesbitiyle, şimdiye kadar en az 40 bin teröristin “etkisizleştirildiği” bildirildi.

“ARTIK ORADA KİMSEYİ BULAMAZSINIZ”

Ama terörün kaynağı kurutulmadan, örgüte lojistik destek, eleman-militan sağlayan ortamı ıslah etmeden, sadece “terörist imhâ etmek”le terör örgütünün tasfiye edilmediği ve bitirilemediği, resmî raporlarla belgeleniyor.

Terör örgütüne katılımlar engellenmedikçe, bizzat ilgililerin ikrarıyla yüzlerce canlı bombanın sızdığı kevgire dönen sınırlar kontrol altına alınmadıkça, Türkiye’nin yanıbaşında terörün türetilip palazlandırıldığı BM uhdesindeki kamplar durdukça, terörist öldürmekle terörün bitmediği, kırk yıla yakındır arkası gelmeyen terör olaylarıyla ortada.

Sonra davul - zurna ile operasyon ilan edilirse Kandil boşaltılmaz mı? Bir tarafı İran’a kadar uzanan Kandil dağlarında teröristler ve elebaşları kalır mı?

“Kandil’i kesin bir sonuç alıcı harekât olarak görmüyorum” diyen Emekli Korgeneral Hasan Kundakçı’nın, “Ancak operasyon çok dillendirildi ve artık orada kimseyi bulamazsınız. Kandil’deki PKK’lıların büyük kısmı Ayn-el Arap, Fırat’ın doğusu ve Menbiç’e gitti…” ifâdesi bunun ifadesi. (Yeniçağ, 8 Haziran 2018)