"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

‘Süreç’ çelişkileri

Cevher İLHAN
25 Mart 2015, Çarşamba
Diyarbakır’da okunan Öcalan’ın “Nevruz mektubu”, büyük beklentilere rağmen 2013 Nevruz’undaki “mesajlar”ın tekrarı da olsa, “Dolmabahçe mutâbakatı”yla birlikte ele alındığında satır aralarında ortaya çıkan “şartlar”la “çözüm süreci”nde kritik bir safhayı oluşturuyor.

Ancak gidişatın HDP ile hükûmet/AKP arasında taktik savaşına dönüştüğü vetirede Öcalan topu iktidarın sahasına atarken, Erdoğan’la hükûmet arasında derinleşen “çatlak,” “sürec”in yeni handikapı.

Dönemin Başbakanı olarak “savcısıyım” deyip halka karşı “askerî vesâyeti bitirme” olarak propaganda ettiği “Ergenekon” ve “Balyoz” gibi darbe dâvâlarından “kumpas” diye cayan Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı olarak Harp Akademileri’nde askerlerden âdeta özür dilercesine “Başta ben, tüm ülke aldatıldık, kandırıldık” söylemli U dönüşünü “süreç”te de yinelemesi “çözüm”ü zora sokuyor.  

Bundandır ki, Hasan Cemal’in de nazara verdiği gibi, “bir yandan ‘asker sorunu’nu çözecek demokratik adımları atmayan, askeri rahatsız edecek konuların üstüne gitmeyen, bir yerde ‘devletleşen”, askeri kendine dayanak yapma oyununun yeni bir hamlesi olarak gören ‘Erdoğan’ın mı askeri, yoksa askerin mi Erdoğan’ı teslim aldığı” sorusu soruluyor. (T24, 21.3.15)

ÇARKLI KIRILGANLIK

Bir diğer çarpıcı garabet, Öcalan’ın “Nevruz çağrısı”nda “bu temelde tarihî Dolmabahçe Sarayında, hepimizce resmen ilân edilen 10 maddelik deklarasyon temelinde yeni bir süreci başlatma görevi ile karşı karşıyayız” atfıyla “sürec”in sürdürülmesini “mutâbakat”a bağlamasına karşı, Erdoğan’la Davutoğlu hükûmetinin farklı bakışındaki kırılganlık.  

Tesbit şu ki, gelinen noktada “sürec”in en baş sorunu, her tarafa çekilebilecek mücerret genel tâbirlerle açıklanan “Dolmabahçe mutâbakatı”nın altının doldurulması. Bu hususta “mektup”taki “demokratik ortaklaşmanın yeni bir türüne geçme mecburiyeti” ibâresi dikkat çekici. 

Keza “Dolmabahçe mutâbakatı”ndaki “demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması” çerçevesinde Öcalan’ın öteden beri ileri sürdüğü “özyönetime dayalı otonom bir yönetim şekli”yle özerkliğe varan talebi de.

Yine “on maddelik taslak”taki “demokratik çözüm”den maksadın “Türkiye’nin 25 farklı bölgesinin yerinden yönetimle ‘demokratik konfederasyon ve özerkliğin teoriden pratiğe geçirilmesi’ şartı olduğu” iddiası. 

Nitekim İngiliz Economist dergisine röportaj veren Cemil Bayık’ın “süreç”te son sözü söyleyen Öcalan’ın görüşünün Türkiye içinde “kanton sistemi” tarzı “özerklik”le “demokratik konfederalizm” söylemi bunu teyid ediyor. (20.2.15)

EN BÜYÜK ZORLUK

Bu bakımdan gelinen noktada “sürec”in en büyük zorluğu, Erdoğan’ın “izleme komitesi”ne itirazıyla başlayan çelişkili demeçleri oluşturuyor. “Başbakan Yardımcısı’yla HDP grubu temsilcilerinin yanyana “o resmi” vermesini doğru bulmadığını bildirip, “10 maddelik metinde bir demokrasi çağrısı yok” diye “Dolmabahçe açıklaması”na karşı çıkması engellerin başında geliyor. 

KCK ve Kandil’in de ardı ardına “PKK’ya Öcalan’dan başka kimse silâh bıraktıramaz” tehditlerini eklemeleri; “Öcalan bırakılıp PKK kongresine katılmadan barış olmaz” şartlarını şantaj olarak savurmaları, çıkmazı katmerleştiriyor. En iyimser çevrelere bile “Süreçte neler oluyor?” sorusunu sorduruyor. 

Hülâsa her kafadan bir sesin çıktığı “süreç”, Cumhurbaşkanı’nın “devlet adına” seçim hesaplı gelgitli “milliyetçi söylem”iyle kısır çekişmelere, siyasî polemiklere kurban edilmekle karşı karşıya.

Bu açıdan “çözüm”ün başarısı için, öncelikle Cumhurbaşkanı’nın politik atraksiyonları bir tarafa bırakmasıyla siyasî iktidarın kendi içinde tutarlı olması ve “sürec”in mutlaka şeffaf olması gerekiyor. 

Aksi halde, İmralı-Ankara-Kandil üçgeninde, bir taraftan KCK/HDP ile hükûmet/AKP arasındaki tartışma arenasına, Cumhurbaşkanı ile hükûmet arasındaki ihtilâfın eklenmesi, “sürec”i büsbütün zora sokar; bir defa daha akamete uğratır ve akıbeti terörün yeniden tırmanmasıyla felâket olur…

Okunma Sayısı: 3290
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı