Milli Savunma Bakanı, Münbiç’te ABD ile ikinci devriyenin başladığı duyururken, Amerikan askerlerinin Türkiye - Suriye sınırında PYD/YPG kontrolündeki bölgede bu örgütün omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’yle ortak devriye gezdiği haberi şok etkisi yaptı.
Amerikan askerleri öncülüğündeki sözde “IŞİD karşıtı koalisyon’un sözcüsü Yarbay Sean Ryan’ın “bölgede güvenliği sağlama devriyesi” dediği ve PYD yöneticilerinin, Münbiç’in yanısıra Türkiye sınırı boyunca Ceylanpınar’ın karşısındaki Rasulayn, Akçakale’nin karşısındaki Tel Abyad’da yapıldığını duyurduğu “ortak devriye”, tek başına ABD’nin Türkiye’ye ve bütün bölgeye rağmen Suriye’yi bölüp parçalama emelini deşifre ediyor.
Ancak “ABD - YPG ortak devriyesi” ile ilgili skandal görüntülerin kamuoyuna yansıması üzerine, partisinin grubu toplantısı sonrası “Bunları kabul etmemiz mümkün olmayacağı gibi böyle bir durum sınırda ciddi olumsuzluklara neden olur” diyen Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Ankara’dan sert tepkilerin yine kuru kınamalarla kalması bir diğer “Suriye kırılması” olarak kayıtlara geçiyor.
BEYHUDE POLİTİKALAR BIRAKILMALI
Belli ki ABD, baştan beri Suriye ve bölgedeki hegemonya ve çıkarlarıyla “İsrail’in güvenliği” uğruna stratejik plânını gerçekleştirmek için Türkiye’yi oyalıyor.
Onlarca askeri üs kurduğu Fırat’ın doğusunda yirmi bin TIR dolusu tank, uçaksavar ve füzenin bulunduğu ağır silâh ve mühimmatla 70- 80 bin militanına “ordu” kurdurduğu PYD/YPG’ye Türkiye sınırında “ikinci İsrail” işlevini gördürecek “koridor devlet” projesi devam ediyor.
Bundandır ki, bir yandan Türkiye ile Münbiç’te “ortak askeri devriye”de yer alırken, diğer yandan Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin yanıbaşındaki yerleşim yerlerinde Ankara’nın “terör örgütü” saydığı örgütle kol kola “sınır devriyesi” garabeti sergileniyor.
Esasen, Münbiç’te TSK’nın ABD ile “ortak ikinci devriye”nin de şehrin dışında sadece Afrin yolu gibi belli alanlarda kalması, şehrin içine girilmemesi; YPG militanlarının Amerikalı subaylarla güle oynaya futbol oynayıp birlikte “dostluk ve işbirliği fotoğrafları”nın pervâsızca paylaşılması, ABD’nin bu amacını gizlemeyip göz göre göre dayattığını ortaya koyuyor.
Bu açıdan en son üç PKK elebaşının başına on iki milyon ödül koyması gibi göstermelik atraksiyonlarla “PYD/YPG’ye ayrı devlet kurdurma peşinde olmadığı, Suriye’nin bütünlüğü içinde kalmasını istediği” söyleminin bir algı operasyonu olduğu netleşiyor.
Son safhada Türkiye’den PYD bölgesine yönelik -neticesiz- top atışlarına karşı âdeta bir hamle olarak yapılan sözkonusu “ABD-PYD ortak devriyesi”, Ankara’nın ABD ile Suriye’de barış ve çözüm peşinde koşmasının beyhude olduğunu bir defa daha açığa çıkarıyor.
NETİCESİZ “ASKERİ ÇÖZÜMLER” YERİNE
Özetle, kontrolündeki silâhlı gruplarla, kara para aklayan yabancı silâh şirketleriyle, uluslararası paravan taşeron terör örgütleriyle ABD’nin, başta Fırat’ın doğusu olmak üzere sözkonusu örgütlerin denetimindeki bölge ve kentleri Suriye’den kopartmaya çalıştığı apaçık ortada.
Cumhurbaşkanı’nın yakınmaları, Dışişleri Bakanı’nın “Suriye’de henüz siyasi süreç gerektiği gibi ilerlemiyor, krize sebebiyet veren durum devam ediyor” ifâdesi, Suriye’de çözümsüzlüğün devam ettiğini ikrarı.
Bunun içindir ki, Trump’ın tam da İran’a ağır ekonomik yaptırımlarla ambargoyu devreye soktuğu vartada, Ankara, neticesiz “askeri çözümler” yerine, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini esas alan “Astana - Soçi süreci”nin başarısına çalışmalı.