"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suriye’ye askerî harekâtın akıbeti…

Cevher İLHAN
11 Ekim 2019, Cuma
Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın doğusuna önceki gün başlayan askerî harekâtın kapsam ve derinliği tartışması devam ediyor.

Ceylanpınar’ın karşısındaki Ra’sul-ayn ve Akçakale’nin karşısındaki Tel-Abyad’daki hedeflerin vurulduğu, savaş uçaklarının 30 kilometre derinliğe kadar girerek terör örgütü YPG/PKK’nın lojistik merkezlerini bombaladıkları belirtiliyor.

Ancak öncelikle harekâttan bir gün önce Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yapacağı operasyonu ABD’nin desteklemeyeceğinin ve dahil olmayacağının iletilmesi; Trump’ın “Eğer Türkiye benim büyük ve benzersiz bilgeliğimle sınırı aşarsa, -daha önce de yaptığım gibi!- Türkiye’nin ekonomisini tamamen imha edip yok edeceğim” tweeti atması manidar bulunuyor.

Pentagon sözcüsü de, “Türkiye’nin Suriye’de koordinasyonsuz herhangi bir operasyonu ABD’de büyük endişeye neden olur” diyor. (gazeteler, 7.10.19)

Erdoğan’ın “dostum” dediği ve hâlâ “güvenceleri”yle hareket ettiği Trump, “Erdoğan’la ilişkilerimiz iyi; kendisine bizden kimseye zarar vermemelerini, yoksa sorunun kötü olacağını söyledim” de diyor.

GARİP MESAJLAŞMALAR

Trump’la Erdoğan arasında bu garip “mesajlaşmalar” sürerken, Amerikalı senatörlerin, “Türkiye, Suriye’ye girerse cehennemden beter yaptırım uygulayacakları, ekonomisini çökertecekleri ve ağır bedel ödetecekleri” tehditlerini savurmaları; ve harekâttan sonra Trump’ın “Türkiye Suriye’yi işgal etti. Bu saldırıya onay vermeyen ABD, Türkiye’ye bu operasyonun kötü bir fikir olduğunu net bir şekilde iletmiştir” şeklindeki zehir zemberek tweeti, “oyun içindeki oyun”u açığa çıkarıyor. 

Ve “ABD ile bir anlaşma mı var ki ikide bir ‘sınırların aşılması’ tehdidi savruluyor?” istifhamına yol açıyor.

En son bütün dünyanın önünde Türkiye’yi “işgalci” olarak tanımlayıp “ekonomisini mahvederim” tehditlerini tekrarlamasına karşı muhalefetten “Kimse Türkiye’ye had bildiremez!” tepkileri yükselirken, daha evvel her fırsatta “Ey Trump! Ey Amerika!” diye rest çeken Cumhurbaşkanı’ndan ve Ankara’dan Trump’ın hakaretâmiz şantajlarına bir tepki verilmemesi de bir diğer muamma.

Kısacası, onca muamma arasında bir tek bilinen husus, Suriye’deki IŞİD’lileri ve ailelerini uzun süre ellerinde tutamayacaklarını vurgulayan Trump’ın, “Avrupa’nın geri dönmelerini reddettiği yakalanmış IŞİD savaşçılarını Türkiye devralmak zorunda. Aptalca bitmek bilmeyen savaşlar artık bizim için bitiyor!” paylaşımıyla IŞİD’den Türkiye’nin sorumlu olacağını, IŞİD militanlarına “Türkiye’nin göz kulak olacağını deklare etmesi. (9.10.19)

Bundandır ki “Al Hol’ (Al Hawl) kampının YPG/PKK’nın ABD’ye karşı en önemli iki kozundan ve tehdit aracından biri” olduğuna dikkat çeken terör uzmanı Abdullah Ağar’ın “8-10 bini yabancı, 35 bini çocuk, 35 bini yetişkin 80.000 DAEŞ’linin barındığı El-Hol (Al Hawl) Kampıyla ilgili ABD ‘sorumluluk Türkiye’de’ derken, anlaşma mı var, tehdit mi ediyor?” mesajı çarpıcı.

TÜRKİYE’NİN BAŞINA BELÂ VE BÂDİRELER…

Belli ki Irak’ta oynanan “tefrika fitnesi” Suriye’de de tekrarlanıyor. Saddam’ı Kuveyt’e girmeye cüretlendirip, ardından “işgalci” diye suçlayarak Irak’ın işgaline bahane eden ABD ile işgal ortağı küresel güçler, şimdi de Suriye’de “güvenli bölge” paravanında Türkiye’ye aynı kumpası kurmuş.

Ve işgalle PKK ve Barzani’nin kullanılarak Kuzey Irak’ın koparılmasında olduğu gibi, PYD/YPG ve güdümündeki “Suriye Demokratik Güçleri” (SGD) üzerinden “güvenli bölge”yle Suriye’nin kuzeyi koparılarak ülkenin parçalanmasıyla “koridor devlet”e zemin hazırlanıyor.

Bu durumda sormak lâzım; Trump’la kapalı kapılar arkasında ne konuşuldu? Harekâtın kapsamı ne olacak? Trump’ın çizdiği -ya da Trump’la çizilen “sınır”, Pentagon sözcüsünün ve Amerikalı senatörlerin “aşılması” halinde ekonomiyi çökertmekle tehdit ettikleri “had” nedir?

Sonra 480 ya da 550 km uzunluktaki Fırat’ın doğusunda 30 kilometre derinliğinde, yüzlerce köyün, onlarca kentin yer aldığı bölgede cirit atıp yerli halkı kalkan yapan silâhlı on binlerce militanla siviller nasıl ayırt edilecek? “Güvenli bölge”nin kontrolü Türkiye’ye verilse dahi PYD / YPG’nin, IŞİD’in kamplarının da bulunduğu bu kadar geniş alan nasıl ve ne zamana kadar kontrol edilecek?

Hulâsa, Ankara’nın “güvenli bölge” saplantısı uğruna kapsamı ve süresi belirsiz askeri harekâtın daha ilk günde Türkiye’nin başına saracağı bâdirelerin ilk sinyalleri çakılıyor…

Okunma Sayısı: 2740
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı