"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suruç saldırısı

Cevher İLHAN
21 Temmuz 2015, Salı
Koalisyon arayışları ortasında “erken seçim” tartışmaları devam ederken, son saldırının, Suriye’deki yangının kıvılcımlarının Türkiye’ye sıçraması tehdidini taşıdığında herkes hemfikir.

Bayramın birinci günü Irak’ın Diala kasabasında 180 mâsumun katledildiği ve 170’ten fazlasının yaralandığı Şiîleri hedef alan IŞİD saldırısından sonra, bayramın ertesi günü Suruç’ta en az 28 kişinin öldüğü, ağır yaralıların da aralarında bulunduğu 100’e yakın kişinin yaralandığı bombalı saldırı, bayram öncesi “koalisyon turları”yla hararetlenen siyaseti gölgede bıraktı. 

Koalisyon arayışları ortasında “erken seçim” tartışmaları devam ederken, son saldırının, Suriye’deki yangının kıvılcımlarının Türkiye’ye sıçraması tehdidini taşıdığında herkes hemfikir.

Aslında vaziyetin bu vahamete sürüklendiğinin sinyalleri çoktan çakılmıştı. Özellikle seçim öncesi Ağrı saldırıları, HDP’nin Diyarbakır mitinginde dört vatandaşın öldüğü onlarcasının yaralandığı saldırı ve en son geçen hafta Ardahan’da bir minibüsün taranması Türkiye’nin karanlık mihraklarca bir çatışma ortamına itilmek istendiğinin işâretleri.

PYD ile çatışan IŞİD’in Kobani kantonunu yeniden ele geçirme çatışmalarının sürdüğü, Türkiye’nin Cerablus’a sınır ötesi operasyonunun ve “güvenli/tampon bölge”nin gündemde olduğu süreçte bu saldırı beraberinde birçok dehşet soruyu getiriyor…

TÜRKİYE SURİYE SAVAŞINA ÇEKİLİYOR

Soruların başında, yüzlerce ajanın cirit attığı, onlarca silâhlı örgütün militanlarının çarpıştığı, kevgire dönen 910 kilometrelik Suriye sınırındaki güvenlik zâfiyetine dair ciddî açıklar geliyor. Türkiye’nin sınır geçişlerini önle(ye)mediği, bölgede ve özellikle Suriye tarafında yeterli istihbarat topla(ya)madığı gerçeğini bir defa daha ortaya koyuyor. 

Zira Suriye tarafında birbiriyle çatışan başta El Kaide örgütleri ve muhtelif silâhlı grupların, yol geçen hanına dönen sınırdan Türkiye’ye girip çıktıkları bilinen bir gerçek. Son saldırıda hedefin her ne kadar “Kobani’nin inşası için toplanıp hazırlanan gençler” olduğu belirtilse de, asıl hedefin Türkiye’de zaten öteden beri tahrik edilen gerginliklerle kamplaşma ve kutuplaşma üzerinden yeniden sosyal çatışma sürecini alevlendirmek olduğu anlaşılıyor. 

Belli ki, 53 sivilin katledildiği Reyhanlı saldırısından sonraki en büyük saldırı olan Suruç saldırısı, toplumu provoke etmeye ve toplumsal olayları tetiklemeye yönelik. Emperyal güçlerin arka plânda kalıp piyonlarla yürüttüğü “vekâlet savaşı”nı Türkiye’ye taşıyıp terör belâsının ortasına atmak olduğu komplosu olduğu açığa çıkıyor.  

Kanlı terör eylemleriyle Ankara Suriye’ye askerî müdahaleye müheyya hale getiriliyor. Buna sözde “gerekçeler/bahaneler” üretiliyor. Ankara’nın Suriye’ye girme hevesi kamçılanıyor. Türkiye’nin hiçbir uluslar arası kararı ve desteği beklemeden “teröre karşı nefsi müdafaa için” Suriye”ye girmesiyle Türkiye’nin batağa çekilip, bu ülkedeki kargaşa ve iç savaşın içine itilmesi oyunu oynanıyor…

MÜDAHALEYE ZEMİN HAZIRLANIYOR

Oysa BM kararıyla uluslararası meşruiyet olmadan Türkiye’nin hangi sâikle olursa olsun Suriye’ye askerî operasyonu ve hele bu ülke topraklarında kalıcı “güvenli/tampon bölge” ya da “koridor” oluşturması, bir başka ülkenin topraklarını işgal anlamına gelecektir. 

Kaldı ki, “güvenli/tampon bölge” ya da “koridor”u korumak hesâbına ve “güvenlik önlemlerini alma” paravanında yapacağı bir askerî operasyona karşı, başta Suriye ordusu olmak üzere diğer silâhlı grupların saldırısına uğrayacak, çatışmaya; hava ve kara unsurlarıyla savaşmak durumunda kalacaktır.

Düşülen vartada, şiddet kısır döngüsünde akıbeti meçhul mâceralara sürüklenip, terör ve iç çatışmalarla kargaşa ve kaosa sürüklenecek ımer Türkiye’nin etnik ve mezhebî ayırımlarla “Suriyeleştirilmesi”ne de zemin hazırlanacaktır. 

Ankara’nın öncelikle sınır güvenliğini sağlaması, kontrolsüz sınır geçişlerini önlemesi, Türkiye’ye yönelik saldırıların önüne geçmek için istihbaratı yaygınlaştırması ve geliştirmesi şart. 

Keza, 300 bin kişinin öldürüldüğü Müslüman komşudaki iç savaşı daha da azdıracak ve bütün bölgeyi felâkete duçar edecek politikalar yerine, etkin diplomatik çabalarla bu ülkede barış ve istikrar için çabalaması gerekiyor. 

İran’la anlaşma sonrası Obama başta olmak üzere ilgili taraflarca verilen mesajlar da bu yöndeyken...

Okunma Sayısı: 2520
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı