"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Terör örgütüne destek” isnadı - 2

Cevher İLHAN
21 Mart 2019, Perşembe
Mahalli seçim sürecinde “iktidar cephesi”nin projelerini anlatmak yerine, daha önce HDP’ye oy vermiş yedi milyona yakın vatandaşın “millet ittifakı” ve muhalefet partilerine oy verme ihtimali üzerinden “terörle işbirliği” bühtanının ileri sürülmesi, en üst düzeyde tehdit ve şantajların savrulmasıyla gittikçe artan tahrik politikaları, yakın siyasî tarihe bir kara leke olarak geçiyor.

Vakıa şu ki, aynı ifâdeleri “millet ittifakı” partileri değil, bizzat Cumhurbaşkanı’nın kendisi Başbakan olarak kullanmış. 14 Ocak 2000’de  Avustralya’nın SBS Radyosu’nda terörist başı için iki kez “Sayın Öcalan” demiş. “Şimdi buradan ben Sayın Öcalan’ın durumuna gelmek istiyorum”, “Sayın Öcalan düşüncelerinin değil, almış olduğu kellelerin hesabını veriyor” cümlelerini sarfetmiş.  

Ve süreç içinde aynı ifadeleri bazı bakanlar hükûmet defalarca bu tâbiri tâbiri kullanmışlar. Başbakan Yardımcısı ve hükûmet sözcüsü, “Sayın Öcalan’ demek, Öcalan posterini elinde taşımak suç olmaktan çıktı, PKK’nın bayrağını taşımak, artık suç değil! Artık siyasetçi de, sokaktaki insan da bu ifadeyi çokça kullanmaya başladı” söyleminde bulunmuş. 

(gazeteler 21.5.12)

“DEFOL GİT!” ÇIKIŞLARI…

Diğer yandan, Cumhurbaşkanı, partisinin mitinglerinde, “Türkiye’de ‘Kürdistan diye bir bölge var mı?” diye sorup, Irak’ın kuzeyinde ‘Kürdistan’ var, defol oraya git!” çıkışında bulunuyor. “Çekin-gidin, defolun!” diye kovuyor. 

(gazeteler, 19.3.19)

Oysa Cumhurbaşkanı’nın “ihânet” dediği “Kürdistan” tâbirini de en evvel AKP iktidarı sözcüleri istimal etmişler.

Bir televizyonda 2023’te Başbakan olması durumunda ‘eyalet sistemini önereceğini’ söyleyip, “Dünyada gelişmiş güçlü ülkelere bakarsanız, bunların hiçbirinde eyalet korkusu diye bir şey yoktur. O güçlü Osmanlı’da ‘Lazistan eyaleti’ var, ‘Kürdistan eyalet’i var. Güney’de ‘eyalet sistemi’ var…” demiş. (CNN Türk, Kanal D, 30.3.13)

Partisinin grubunda, Diyarbakır’da “Kürdistan” kelimesini kullandığı için bazı çevrelerce “bölücü” ilân edildiğinden yakınıp, “Meclis kütüphanesine gitsinler ilk Meclis zabıtlarını, gizli celse zabıtlarını okusunlar, orada Doğu-Güneydoğu’nun ‘Kürdistan eyaleti’, Doğu Karadeniz’in ‘Lazistan eyaleti’ olduğunu görecekler” diye konuşmuş. (Akşam, 19.11.13)

Yine bu vetirede,  Başbakan Yardımcısı ve hükûmet sözcüsü,  “Eyaletler, özerklikler hiç birisi artık suç değil”, “Siz kim oluyorsunuz da Öcalan’ı zor durumda bırakıp itibarını zedeliyorsunuz!”, “Türkiye’nin sistemi böyle olmalıdır, eyaletler, demokratik özerklik’ demek, bunların hiç biri artık suç değil. Geçmişte bu suçlamalarla cezaevinde yatanların hepsi çıktı” diye konuşmuş.

Bir diğer Başbakan Yardımcısı, “Öcalanın başkanlık sistemine karşı olduğu, AKP ile koalisyona karşı olduğu külliyen yalan” açıklamasını yapmış; bir bakan, “Kandil ve Öcalan süreci daha iyi okuyor!” övgüsünde bulundu.

“KİMLİK SİYASETİ“ ANAFORU

Ve en son iktidar medyasının, “PKK temsilciliği” dediği İngiltere merkezli Demokratik Gelişim Enstitüsü (DPI)’nün, Cumhurbaşkanı’nın 24 Haziran seçimlerine kısa bir süre kala İngiltere’ye yaptığı ziyaret öncesinde 11 Nisan 2018’de üç eski AKP’li bakanın -Mehdi Eker, Efkan Ala ile Taner Yıldız’ın- aynı zamanda İmralı’daki teröristbaşının avukatlarından olan ve kitaplarında, “Uluslararası bir arabulucunun müdahalesiyle Kürdistan’ın kurulmasını” savunan DPI’nın yöneticisi Kerim Yıldız’la görüştüler. Ve DPI yöneticisinin, “DPI olarak biz Türkiye’deki sürecin sonlandığını değil, park edildiğini düşünüyoruz...” övgüleri medyaya yansıdı. (3.2.19)

28 Şubat 2015’te AKP hükûmetinin Başbakan Yardımcısı, parti temsilcilerinin “müzâkere masası”na oturup “Dolmabahçe mutâbakatı”na vardıkları parti için Cumhurbaşkanı’nınbir televizyonda “dinsiz, imansız, ateist takım” ifâdelerini kullanması ve MHP dışındaki muhalefeti “dörtlü çete” diye suçlaması (19.3.19); bir bakanınyüksünmeden millet ittifakı” partilerinin isimlerini tek tak sayıp “PKK ile işbirliği” töhmetinde bulunması, siyasetin ne denli “gayet dehşetli kin ve adaveti (düşmanlığı) damarlara dokundurup, kin ve garaza ve mukabele-i bilmisile mecbur eden” anafora sürüklendiğini açığa çıkarıyor.

Siyaset öncelikle toplumu kamplaştırıp kutuplaştırarak ayrıştıran “kimlik siyaseti” polemikleriyle milletin birlik ve bütünlüğü bombalayan bu vahim ve fevkalâde tehlikeli anaforundan çıkmalı…

Aksi halde basit siyasi çıkarlar uğruna, Bediüzzaman’ın ikazıyla “hayat-ı içtimâiyeyi (sosyal hayatı) tamamen zîr ü zeber (darmadağın, yerle bir) eden bir zehirdir ve hâriçteki düşmanların parmak karıştırmalarına tam bir zemin hazırlanması” cinâyeti işlenmiş olunur. 

(Tarihçe-i Hayat, 534)

Okunma Sayısı: 2627
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    21.3.2019 23:23:01

    Teröre destek nasıl olur onu en iyi yapan AKP BİLİR. Nasılmı:ÇÖZÜM SÜRECİ diyerek 292 OPERASYONU YAPTIRTMAYARAK. hATIRLADIĞIM KADARIYLA 2014 YAZ AYLARINDA star tv.kırmızı koltuk programında rte BUNU ifşa ve itiraf ETTİĞİNİ BİZZAT CANLI YAYINDA İZLEYREK DUYAN BİRİYİM.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı