"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Terör örgütüyle dirsek teması”!

Cevher İLHAN
28 Ağustos 2019, Çarşamba
Bilindiği gibi, “iktidar cephesi” baştan beri hep siyasi rakiplerini, “terör örgütüyle işbirliği”yle ittiham etti. Sırf seçmeni bloke etme hesâbına, “kimlik siyaseti”yle ötekileştiren, düşmanlaştıran, toplumu kamplaştırılıp kutuplaştıran, hakaretâmiz karalama kampanyalarıyla “millet ittifakı”na “zillet ittifakı” tahkiriyle “gayr-ı millîlik” ve hatta “hıyânet” ithamlarıyla tahkir eden iftiralar savruldu.

En son Cumhurbaşkanı Trabzon’da toplu açılış töreninde, anamuhalefet partisi liderinin “adalet yürüyüşü”ne atıfta bulunarak, “Sen bu terör örgütünün mensuplarıyla Ankara’dan İstanbul’a yürüyebilirsin ama bizim en ufak bir dirsek temasımız olamaz” diye konuştu.

Oysa 23 Haziran’da tekrarlanan İstanbul seçimlerinden iki gün önce bizzat hükûmetçe İmralı’ya gönderildiğini açıklayan bir akademisyenin ikrarıyla Öcalan’ın “AKP adayına oyların verilmesi”ni salık veren “tarafsızlık mektubu”nun devletin resmî ajansı AA tarafından yayınlanarak oy devşirmek amacıyla “lideri” üzerinden terör örgütüyle “dirsek teması”nda bulunuldu. 

Peşinden de başına dört milyon ödül konulan örgüt elebaşı Öcalan’ın kardeşiyle röportaj yapılarak devletin televizyonu TRT’de yayınlandı. O denli ki “kırmızı bülten”le aranan terörist başının neden devlet televizyonunda konuşturulduğuna dair gelen tepkilere Cumhurbaşkanı “Ben Osman Öcalan’ın kırmızı bültenle arandığını bilmiyordum” demek zorunda kaldı. (gazeteler, 26.6.19)

Aslında bu ifade, başta devlet kanallarıyla devlet ajansında “terör örgütüyle dirsek teması” haber ve röportajların siyasi iktidarın ve Saray’ın kontrolünde olduğunun itirafı oluyor. Ve iktidar sözcülerinin son süreçte özellikle seçilmiş belediye başkanlarının yargı kararı olmadan görevden uzaklaştırılması eleştirilerine karşı “terör örgütüyle dirsek teması” göndermesi, on yedi yıllık AKP iktidarında yıllarca süren vahim “terör örgütüyle dirsek temasları”nı sözkonusu ediyor.  

Gerçek şu ki AKP hükûmetleri döneminde yapılan açıklamalarla bizzat hükûmetce Kandil’e “resmî ulaklar” yollandı. Terörist başının “mesajı” Kandil, Oslo ve Avrupa’daki terörist elebaşlarına ulaştırıldı; terör mihrakları arasında “arabuluculuk” ve “mektupçuluk” yapıldı. 

O sırada dönemin Başbakanı’nın özel temsilcisi olan MİT müsteşarı ile “yetkili elemanlar” Nisan 2010’da Oslo’da ve diğer Avrupa merkezlerinde İngiltere’nin temsilcinin gözetiminde terör örgütü elebaşlarıyla görüşmelere katılıp devlet/hükûmet adına “müzâkereler”de bulundular. Habur’da sınırda alây-ı vâlâyla karşılanan teröristler, ayaklarına götürülen “çadır mahkeme”de “aklanıp” salıverildiler ve günlerce il il - ilçe ilçe gezerek otobüslerin üzerinde şov yaptılar.  

Özellikle 265 gün süren “şehir savaşları”nda örgütün çukur ve hendek kazmasına önce “müsaade” edildi. Peşinden de ateşlenen “şehir savaşları”nda 355 asker ve polis, 285 sivil şehit verildi. “PKK ‘çekiliyoruz’ dediği dönemde silâhlanmaya devam ettiği kargaşada “güvenlik güçlerinin yüzlerce operasyon talebine valilere “teröristlere ilişmeyin!” tâlimatıyla izin verilmediği” ve âdeta göz yumulduğu bizzat Cumhurbaşkanı’nın televizyonlarda yaptığı ifşaatlarla duyuruldu. 

Teröristlerin hücre evlerine 80 bin uzun namlulu silâhla en az 200 bin ton patlayıcının depolanıp şehirlerin altının cephaneliğe dönüştürdüğü; militanların kimlik kontrolü yapmasına, yol kesip haraç toplamasına âdeta seyirci kalındığı; terör örgütünün yurdu terk etmediği, silâh bırakmadığı, her tarafta yığınak yaparak daha çok palazlandığı iktidar partisi mensuplarının yakınmalarıyla ve iktidara ilişik medya”nın manşet ve yorumlarıyla ortaya çıktı ve çıkıyor. 

Ve düşülen vartada Cumhurbaşkanı “bizim en ufak bir dirsek temasımız olamaz” diyor; bütün bu olup bitenleri eleştiren ve “çözüm”ün terör örgütüyle, terörist başı ve elebaşlarıyla değil, millet irâdesinin temsilcisi Meclis’in bünyesinde aranmasını ısrarla öneren muhalefet partilerini suçluyor. 

Bu açıdan, Cumhurbaşkanı’nın “bizim (terör örgütüyle) en ufak bir dirsek temasımız olamaz” çıkışına, AKP kurucusu ve Erdoğan hükûmetlerinin eski Devlet ve Maliye Bakanı, Erdoğan’ın tâbiriyle “eski yol arkadaşı” Abdüllatif Şener’in “Sn. Erdoğan’ın muhalefeti suçlayarak ‘Terör örgütlerinin mensuplarıyla bizim en ufak dirsek temasımız olmaz’ buyurmuş. Göz göre göre yıllarca yürüttüğünüz süreçleri niçin inkâr edersiniz ki? Aklanma veya suçlama çabalarına girmeye hiç gerek yok bence” mesajı oldukça anlamlı. (26.8.19)

Özetle, AKP siyasi iktidarının “terör örgütüyle dirsek teması” devletin arşivlerinde. Bu yüzden başkalarını ithamla bu vahim “süreçleri niçin inkâr”la “aklanma veya suçlama çabaları” beyhude…

SÖZÜN ÖZÜ

“Hakiki Kürtler, kimseyi kendilerine vekil-i müdafi (savunma vekili, avukat) olarak kabul etmiyorlar. Onların vekili ve Kürtlük nâmına söz söyleyecek, ancak Meclis-i Mebusan-ı Osmaniyedeki mebuslar olabilir.”

Bediüzzaman, (Sebilürreşad, 17 Mart 1920, Eski Said Dönemi Eserleri, 107-110)

Okunma Sayısı: 2633
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı