9 vatandaşın vefat edip 3’ü ağır 92’sinin yaralandığı Ankara’daki feci “hızlı tren” kazası, son yıllarda artan tren kazalarını gündeme getirdi. Özellikle seferler başladıktan sonra kılavuz trenin hâlen raylarda olması ciddi ihmali, ölümlü tren kazaların bir dizi ihmal ve denetimsizliğin sonucu olduğu raporlarını mevzubahis etti.
Bilindiği gibi 41 kişinin ölüp 86 kişinin yaralandığının açıklandığı 22 Temmuz 2004’te İstanbul-Ankara seferini yapan “hızlı tren”in Pamukova’daki kazada bütün kusur, makinistlerle yol tamiratlarını yapmayıp sinyalizasyon hatasını gidermeyen TCDD arasında paylaştırılmıştı.
Yine 11 Ağustos 2004’de İstanbul-Adapazarı seferini yapan Adapazarı Ekspresi ile Ankara - İstanbul seferini yapan Başkent Ekspresi Gebze’de çarpışmış; 8 kişinin öldüğü, 88 kişinin yaralandığı kazada, dönemin Ulaştırma Bakanı ‘’İstifa edecek misiniz?’’ sorusuna, ‘’Düşünmüyorum, Karayollarında yılda 5 bin kişi ölüyor, aldığım ilk izlenimlere göre kaza ışık ihlâlinden” ilginç cevabını verirken makinistler “kusurlu” sayılarak “teğet” geçilmişti.
Keza 27 Ocak 2008’de Kütahya’da trenin raydan çıkmasıyla 9 kişinin ölüp, 37 kişinin yaralanmış; TCDD, kazanın sebebini “ray kırılması” olarak bildirdi.
Bu arada yük trenlerinde meydana gelen bir dizi ölümlü kaza geçiştirildi; ve 8 Temmuz 2018’de Çorlu’daki tren kazasında 25 kişi öldüğü, 318 kişinin yaralandığı kazayı, dönemin Ulaştırma Bakanı, “aşırı yağışlarla menfez ile ray arasındaki toprağın boşalmasından” kaynaklandığına bağlarken, rayların altının boş olduğu fotoğraflarla ortaya çıktı. Gerekli denetimlerin yapılmadığı, Meteorolojinin aşırı yağış uyarısına rağmen tedbir alınmadığı anlaşıldı.
Son kazada da, daha kazanın ilk dakikalarında devletin resmi ajansı AA’nın “kazanın trenin üst geçide çarpmasıyla meydana geldiği” haberine karşı Ankara Valiliği’nin “YHT, banliyö trenine ve üst geçidin ayağına çarptı, geçit trenin üzerine çöktü” çelişkisi, Ulaştırma Bakanlığı’nın “Hızlı trenin orada olmaması gerekiyordu” duyurusundaki garabetler sergilendi. Ardından, kontrolör, makinist ve harekât memuru tutuklandı.
Özetle, tren kazalarında ciddî bir denetim ve altyapı eksiklikleri ortaya çıkıyor. Buna karşı, demokratik ülkelerdeki gibi sorumlular, yöneticiler istifa etmiyor; gerekli dersler çıkarılmıyor. Her kazada beylik lâflarla “vaadler” tekrarlanıyor; tâ ki yeni bir tren kazası oluncaya kadar…
TESBİT
Bu kazanın da üstü örtülecek...
Son tren kazasıyla Türkiye’de tren kazaları Meclis’in de gündeminde. Tesbitlere göre, 2008’de Macaristan’da 4 yolcunun öldüğü tren kazasında Ulaştırma Bakanı ve Demir Yolları Genel Müdürü istifa etmiş. 2009’da Hırvatistan’da 6, Mısır’da 2009’da 18, 2012’de 49 ve Kostarika’da 5 yolcu tren kazalarında ölünce bu ülkelerin ulaştırma bakanları görevlerini bırakmışlar.
Keza 2016’te 40 kişinin öldüğü tren kazasında İran’da, 2017’de Hindistan’daki tren kazalarında demiryolu yöneticileri, “yöneticiler kazalarda sorumluluk almak zorundadır” diyerek istifa etmişler.
Bütün bunları nazara verip artık sistematik hale gelen kazaların araştırılmasını öneren muhalefet milletvekilleri, AKP iktidarında tren kazalarında 97 kişinin hayatını kaybedip en az 673 vatandaşın yaralanmasına karşı hiçbir bakan ve yetkilinin sorumluluk alıp istifa etmediğine dikkat çekiyorlar.
Yine bütün suç göstermelik birkaç memurun üzerine atılacak; önceki tren kazalarında olduğu gibi yine kimse sorumluluğu alıp istifa etmeyecek ve bu tren kazasının da üstü örtülecek...
İKRAR
“Sinyalizasyon sistemi olmazsa olmaz değil”miş!
İlgili sendikalar, Kayaş-Sincan arasındaki Başkentray’ın sinyalizasyon sistemi bitmeden 12 Nisan 2018’de seferlere açıldığını, trenlerin trafiğinin elektrikli sinyallerle merkezden idaresi sisteminin (TSİ) değil, hâlâ merkezden telsizle - telefonla yapıldığını belirtiyorlar.
Demiryollarında daha önce altı yılda makinist olunmasına karşı şimdi üç aylık kursla makinist olunduğu, 30 yıl önce 43 bin personel çalışırken şimdi 17 bin kişinin çalıştığı ortaya konulurken, en vahimi, sözkonusu hattın sinyalizasyon sistemi bitmeden açıldığını kaydediyorlar.
Bu arada hattın sinyalizasyon sistemi ve altyapısı yapılmadan, gerekli test sürüşleri yapılmadan, seçimler için hızlıca açıldığı” iddiaları cevapsız bırakılırken, muhalefetin “Ankara Konya hızlı tren hattında sinyalizasyon sistemi neden bulunmamaktadır? Başka hangi hızlı tren hatlarımızda bu sistem kurulu değildir?” sorularına Ulaştırma Bakanı’nın Meclis kürsüsünde “Sinyalizasyon sistemi demir yolu sistemi için olmazsa olmaz değil; bu sistemin olmamasından dolayı demir yollarında işletme yapılamaz diye bir şey yok” cevabı, bu hatta da sinyalizasyon olmadığının ikrarı oluyor.
Bundandır ki uzmanlar, tren fâciasının sorumlusunun gözaltına alınan üç kişi değil, Demiryollarını özelleştiren ve bu hattı seçim rantı uğruna tamamlamadan işletmeye açanlar olduğunu bildiriyorlar.
Ve bu ikrar, güvenlik tedbirleri alınmadan hattın 24 Haziran seçimlerinde iktidarın popülist politikalarla siyasi propagandasında kullanması için alelacele açıldığını bir defa daha ele veriyor.
Yazık değil mi?