"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye tongaya düşmemeli

Cevher İLHAN
20 Aralık 2019, Cuma
Ankara’dan Amerika ile “ilişkilerin iyiye gittiği” açıklamaları yapılırken, ABD’nin 2020 Ulusal Savunma Bütçesinde en son Amerikan Kongresi’nden “CAATSA” denilen “ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası”yla “yaptırımlar”ın dayatılması Türkiye’yi çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya bıraktırıyor.

Zira 70 sayfalık CAATSA metninde listelenen yaptırımların başında “Türk ordusuyla işlem yapan, satış ve finansal destek sağlayan, teknolojik destek veren yabancılara yaptırım uygulanması” öngörülüyor. Yine Silâhlı Kuvvetlerin kullandığı uçak veya uçak parçaları, makine aksamı ve otomotiv ekipmanlarıyla Kara ve Deniz kuvvetlerinin kullandığı silâhlar ve savunma teçhizatları “yaptırımlar” kapsamına alınıyor.  

Bu yasakla, ABD ordusunun TSK’ya mermi satması veya paylaşması engelleneceği, Türkiye’ye savunma teçhizatları, hizmetleri ve materyalleri satamayacağı; hatta F 16’ların yazılımının güncellenmesini etkileyeceği belirtiliyor.

TÜRKİYE’YE “TEHDİT SOPASI”!

Keza Türkiye enerji sektöründe Silâhlı Kuvvetler yerel petrol ve doğal gaz üretimine madde, servis, teknoloji, bilgi veya başka türlü destek sağlayan yabancı kişi veya gruplara da sözkonusu “yaptırımlar”ın uygulanması plânlanıyor.  

Buna göre, “yaptırım” kapsamına alınan kişi ve kurumlara ihracat-ithalat desteği kesilecek, mal ve teknoloji ihracatı ruhsatı ile Amerikan ve uluslararası mâli kuruluşlarından kredi tedârik edilmeyecek. Ayrıca Amerikan Merkez Bankası ile doğrudan alışveriş yapma izni, döviz üzerinden ödeme ya da kredi transferleri, ihale ya da sözleşmeler yapılamayacak; kurumlardan sermaye ya da borç alışverişi olamayacak. Yine ABD topraklarında gayrimenkul sahibi olmaları ve ülkeye girişleri yasaklanacak.

Çarpıcı olan, “yaptırımlar”ın Türk - Amerikan ilişkilerine zarar verdiğinden yakınan Dışişleri Bakanlığı’nca, “stratejik müttefik”-“model ortak” ABD yetkililerinin “ikna edil(e)mediğinin açıkça itiraf edilmesi. Garip bir şekilde Amerikan Kongresi’nin “Erdoğan ve Trump arasında teyit edilen ortak hedeflere zarar vermeyecek yapıcı tutuma ve aklıselime” çağrılması.   

Ancak en çarpıcısı, kapalı kapılar arkasındaki son Erdoğan - Trump görüşmesinden sonra âdeta gündemden kaldırılıp ertelenen, Amerikan Temsilciler Meclisi’nin oy birliğine yakın bir çoğunlukla kabul ettiği “Cumhurbaşkanı ve âilesinin yanısıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Milli Savunma, Dışişleri, Ticaret, Enerji ve Tabii Kaynaklar ile Hazine ve Maliye bakanlarının Amerika’daki mal varlığının raporlanması”na dair “yaptırım”ın yeniden gündeme getirilmesi.

Belli ki, Trump ve Amerikan yönetimi, Kongre’nin “yaptırımlar”la “tehdit ve şantajlar” savurmasını koz olarak kullanıp bir “tehdit sopası” olarak Türkiye’ye sallandırıyor. Ve bunların başında “Erdoğan ve âilesinin mal varlığının araştırılması” geliyor.  

AKAMET, HER HALİYLE SIRITIYOR…

Tesbit şu ki, üç-dört ay içinde Kongre’den geçmesi beklenen “ağır ekonomik yaptırımlar” şantajıyla Ankara tam bir kıskaca alınmış. Bu çâresizlikte, Trump’un 180 gün (6 ay) muafiyetle  yaptırımların ertelenmesi ve mevzubahis on iki yaptırımdan oluşan “CAATSA yaptırımları” arasında seçmek zorunda kalacağı beşinin ağır yaptırımlardan olmaması beklentisi garabeti sergileniyor. 

Son raddede Cumhurbaşkanı, ABD’nin Kızılderililere ve Fransa’nın Cezayir’de, Ruanda’da yaptığı katliamları nazara verip, “bütün bunları mütekabiliyet esasına göre gündeme getiririz!” çıkışında bulunuyor; lâkin bugünkü dünya konjonktüründe uluslararası arenada bir netice vermeyip sadece dış politika üzerinden iç kamuoyuna yönelik bir “söylem”in ötesine geçmiyor.  

Özetle, “Suriye’den çekiliyoruz” deyip asker sayısını arttıran, “ekonominizi mahvederim!” tehdit tweetlerini atan, bölgede en yakın işbirlikçisi PYD/YPG militanlarının ağır silâhlarıyla bölgeden çekilmesini sağlamayan, dahası hâlâ Türkiye’nin “terör örgütü” olarak tanımladığı örgütle işbirliğini sürdürüp ortak devriye gezmesine göz yuman Trump’a güvenmeyeceği bir defa daha görülüyor.

AKP iktidarında Dışişleri’nin dışlandığı Ankara’nın akim dış politikasıyla “yaptırımlar” kumpasına geliniyor. Cumhurbaşkanı’nın “ABD ile işbirliğinin derinleştirmesinde hemfikiriz” dediği “Trump’la şahsi dostluk ve ilişkiler” cenderesinde Türkiye tuzağa ve tongaya düşürülüyor.

Neticede, “tek şahıs yönetimi”nde Ankara’nın dış politikadaki başarısızlığı her haliyle sırıtıyor. Bundandır ki siyasi iktidar, en üst düzeyde sebep olduğu vahim vartada yakınmalarla, şikâyetlerle kamuoyunu oyalamaya, akıbetsizliğin üstü örtülmeye yelteniyor. 

Ankara artık tongaya düşmemeli…

Okunma Sayısı: 1954
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı