"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Vatanın müdafaasında bulunmuş hakikî vatanperver”

Cevher İLHAN
16 Mart 2018, Cuma
BEDİÜZZAMAN’IN VATANPERVERLİĞİ-10

Bediüzzaman’ın vatanperverliği, Pasinler Cephesinde aynı cephede savaşan Yeşiloğlu Mehmet Salih Bey’in şâhiTiğiyle de tescil edilmiştir. (Son Şahitler, Necmeddin Şahiner C. Sh.15)

1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’na gönüllü olarak katılan, Birinci Dünya Savaşı’nda Pasinler cephesinde savaşan, 16 Şubat 1916’da Rusların Erzurum’u işgali üzerine Bursa’ya göç eden, Bursa’da Redd-i İlhak Cemiyeti kurucuları arasında yer alıp Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin başkanlığını üstlenen, oluşturduğu gönüllü kuvvetlerle Anzavur Ayaklanması’nın bastırılmasında görev alan, Birinci Meclis’te Erzurum Milletvekili olarak seçilen Mehmed Salih Efendi, 1922’de Ankara’ya gelen Bediüzzaman’la Meclis’te buluşur. 

Onun “Ankara reisleri”yle tartışmasına şâhit olan olup hayranlığını dile getiren Yeşiloğlu Salih Bey, Bediüzzaman’ın Emirdağı’nda çektiği eziyetler karşısında “devrin ikinci adamı” Halk Partisi Genel Sekreteri Hilmi Uran’a yazdığı mektupta Said Nursî’nin vatana ve millete hizmetlerini bildirir. (Mehmet Selim Mardin, Yeni Asya, 21.6.2003; (http://puskulcu. blogspot.com/2012/04/mehmet-salih-efendi.html)

İSTİKLÂL SAVAŞI GAZİSİNİN BEYÂNIYLA…

“Senelerden beri çember içinde yaşatılan ve safi, samimî bir insan ve Müslümanlıktan başka hiçbir maksadı bulunmayan Bediüzzaman nâm mâsumun, “unutulan hizmetleri”ne mükâfaten ya bulunduğu yerde veya Ankara’ya nakil ile orada hayat ve huzurunun muhâfazası için sırf insaniyet nâmına yazılmış olan bu mahrem ricânâme” girişiyle başladığı mektubunda Bediüzzaman’ın vatana ve millete hizmetlerini aktarıp, hürriyetine kavuşturulmasını talebi, bir İstiklâl Savaşı gazisinin beyânıyla, Bediüzzaman’ın vatanperverliğini takdir eden belgelerden biridir. (Emirdağ Lâhikası, 135-137)

İstiklâl Harbinde gösterdiği yararlıklar sonucu İstiklâl madalyası ile ödüllendirilen bu zâtın Bediüzzaman’ı, “El an Afyon’un Emirdağı kazasında ikamete memur olan Molla Said, Umumi Harpte Kafkas’ın karlı dağlarında kahraman askerlerimiz arasında Gönüllü Alay Kumandanı olarak mücâhede ve irşad için dolaşıp büyük bir harp madalyası almış, Sarıkamış taarruzunda, Bitlis in sukutunda yaralı olduğu halde esir olup senelerce Rus garnizonlarında çile çekmiş, firar edip İstanbul a gelerek ilmi kudretine binaen Darü l-Hikmeti l-İslâmiye azalığında bulunmuş, Kuvayı Milliye ihdasında halkı mücâhedeye teşvik etmiş, Büyük Millet Meclisinin ilk senesinde Ankara’ya gelerek Hacı Bayram misafirhanesinde birçok mütereddit kimselere vatanın müdafaası lüzumunu anlatmak hizmetinde bulunmuş olan hakiki vatanperver insan” olarak târifi, Bediüzzaman’ın vatanperverliğini özetler. 

Keza “bir İslâm mütefekkiridir” dediği Bediüzzaman’ın “ibâdete, imana, itikada müteallik eserleri”ne dikkat çekip, “Şâir-i meşhur Âkif Bey merhumun rivâyetine nazaran, Mısır’ın en mâruf ulemasından olan ve Garbın müteaddit lisân ve felsefesine âşina bulunan üstad-ı azam Abdülaziz Çaviş’in yirmi küsur sene evvelisi El-Ehram ceridesindeki Said hakkında yazdığı “Fatin’ül Asr” başlıklı makalesini okuyan ve kendisiyle bizzat görüşen ilim adamları, bu zatın fıtraten ilmî kudretini ve İlâhi mesleğini takdir edebilirler” ifâdesi (a.g.e.) Bediüzzaman’ın ilmî vukufiyetinin olmadığını sayıklayan nâdânlara bir cevaptır. 

“BU BAYRAMDA BU BAYRAĞI TAKMAK HAKKIMDIR” 

l947’de Afyon Cezaevi müdürlüğüne atanan Mehmet Kayıhan’ın, henüz ifâdesi alınmadan, mahkemeye sevk edilmeden konulduğu hapiste camları kırık dondurucu soğukta âdeta ölüme terk edilen Bediüzzaman’ın koğuşundaki küçük pencereyi de kapatacak şekilde 29 Ekim’de bir bayrak astırmasına teşekkürü de dikkate değer.

Daha 1921’de telif ettiği “Lemaat” isimli eserinın son satırında, “Bir zemine bir semâya bakar… Orada ezhar ve esmar (çiçek ve meyveler), burada Hilâl ve Yıldız!” diye not düştüğü Hilâl ve Yıldız uğruna Kafkas dağlarında, karlı Bitlis derelerinde, mübârek kanlarını akıtıp şehit olan fedâi talebeleriyle imanlı sinesini siper eden Bedüzzaman’ın gönderdiği pusula, provokasyonları kökünden keser:

“Müdür Bey; size teşekkür ederim ki, Kurtuluş Bayramının bayrağını koğuşuma taktırdınız. Harekât-ı Milliyede İstanbul’da, İngiliz ve Yunan aleyhindeki Hutuvât-ı Sitte eserimi tab ve neşirle, belki bir fırka asker kadar hizmet ettiğimi Ankara bildi ki, M. Kemal şifreyle iki defa beni Ankara’ya taltif için istedi. Hattâ demişti: “Bu kahraman hoca bize lâzımdır.” Demek, benim bu bayramda bu bayrağı takmak hakkımdır.” (Şuâlar, 462)

Okunma Sayısı: 2612
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı