"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ve “seçim sistemi” komplosu

Cevher İLHAN
03 Haziran 2020, Çarşamba 00:06
İktidar cânibinin “siyasi partiler ve seçim sisteminin değiştirilmesi” talebi ile, yeniden “siyasetin demokratikleşmesi” ve “antidemokratik kayıt”dan kurtarılması son günlerin ilginç tartışması oldu.

Ne var ki Bahçeli’nin beklenmeyen bir şekilde “cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi’nin güçlendirilmesini sağlayacak âcil reformlar”ın başında saydığı “siyasi partiler ve seçim kanunlarının hemen değiştirilmesi” teklifinin sistemi “ıslâh” değil, AKP’den kopan partilerin seçime girmesine takoz koyma ve “demokrasi ittifakı”nı engelleme tuzağı olduğu görüldü.

Bütün anketlerde Meclis çoğunluğunu kaybeden ve erimeye devam eden iktidar partisinin ve “cumhur ittifakı”nın muhtemel bir baskın ya da erken seçimde iktidarda kalma komplosu olduğu ortaya çıktı. “Türkiye’nin ve siyasi hayatımızın üzerindeki kâbus bulutlarının dağıtılması”ndan kastın, bir yıl içinde ekonomiden dış politikaya her alanda çöken “tek kişilik sistem”i “kurtarmak” olduğu anlaşıldı. 

Peşinden iktidar partisinden gelen açıklamalarla meselenin 12 Eylül darbe döneminden kalma başta yüzde 10 seçim barajı”nın kaldırılması olmak üzere siyasi partiler ve seçim kanunun düzeltilmesiyle bir ilgisinin olmadığı ortaya çıktı.

“DEMOKRATİK İTTİFAK”TAN TEDİRGİN!

Aslında tartışma, anamuhalefet liderinin, özellikle İyi Parti’nin seçime sokulmaması oyununun boşa çıkarılmasında olduğu gibi yeni partilerin muhtemel bir “baskın erken seçim”e sokulmaması kumpasına karşı milletvekili verebilecekleri” beyânına tepkiyle tetiklendi. 

Bu arada erken bir seçim öncesi başta iktidar partisinden olmak üzere 30’dan 60’a telâffuz edilen sayıda milletvekilinin ayrılabileceği belirtiliyor. Bu yüzden “milletvekili pazarlığı” denilerek milletvekillerinin başka partilere geçişleri önlenmeye çalışılıyor.

Oysa AKP, Kasım 2002’de başta kapatılan Refah Partisi’nin ardından geçtikleri Fazilet Partisi olmak üzere diğer partilerden milletvekili transferleriyle grup kurarak seçimlere girmişti. Yine bu süreçte birçok milletvekilinin seçildikleri partileri bırakıp AKP’ye, MHP’ye geçmesi problem olarak görülmemiş; hatta sözkonusu parti yöneticilerince bu vaziyet, “partilerinin başarısı” olarak lanse edilmişti.   

Tesbit şu ki, tam da yüzde 40’lara düşen oylarla millet nezdinde gittikçe oy kaybeden “iktidar cephesi”, “sistem”in tartışmaya açılmasıyla bu vetirede “millet ittifakı”nın “demokrasi ittifakı” olarak daha da genişlemesinden tedirgin.  

 Zira “ekonomiyi uçuracağı, her şeyi düzelteceği” vaadi verilen “tek adam rejimi”nin iflâsına karşı AKP ve MHP’nin dışında kalan bütün partiler güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistemi istiyor. 

Bundandır ki millet irâdesinin temsilcisi Meclis’in yasama yetkisini ve yürütmeyi denetim işlevini ıskartaya çıkaran ve yargıyı güdümüne alan “siyasi iktidar”, kısa zamanda çürüyen “cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi”nin iflâsıyla tırmanan otoriterliğe ve antidemokratik hukuksuz dayatmalara karşı yeniden alevlenen “sistem tartışmaları”nda “demokratik parlamenter sistemi” ve hukuk devletini savunan muhalefetin bir araya gelip “demokrasi ittifakı” kurmasından korkuyor. 

Bütün muhalefetin “parlamenter sistem”le Meclis’i yasama yetkisini ve denetim işlevini güçlendirme, “hukukun üstünlüğü”, “yargının bağımsızlığı, “temel hak ve hürriyetleri hayata geçirme”, “düşünce ve ifâde özgürlüğü” temelinde bir araya gelmesinden çekiniyor.    

Ve ayyuka çıkan yolsuzluğun, rüşvetin, ihâleye fesat karıştırmanın, kayırmacılığın, hukuk ve kanun dışı baskı ve dayatmaların hesâbının sorulmasından endişe ediyor. 

YAPILACAK OLAN…

Bu panik ve telâşla her türlü baskıya tevessül ediyor. En ufak bir eleştiride bulunanlar, hatta siyasi iktidarı yeterince övmeyenler “teröre destek”le, “terör propagandası”yla, “gayr-ı millilik”le itham ediliyor. Yıllarca AKP iktidarında genel başkanlık, başbakanlık, bakanlık yapanlar dahi “vatana ihânet”le suçlanıyorlar. 

Yapılacak olan,  AKP Genel Başkanı olarak Erdoğan’ın 16 Kasım 2002’de açıkladığı AKP’nin “Âcil Eylem Plânı”nda “bir yıl içinde yerine getirilmesine söz verdiği, ancak on sekiz senedir sırf siyasi rant hesâplarıyla yanaşmadığı “seçim ve siyasi partiler kanunlarındaki engellerin kaldırılması”yla, “siyasi partiler ve seçim sistemi”nin tâdiliyle siyasetin demokratikleşmesidir.

Başta antidemokratik seçim barajı olmak üzere “temsilde adâleti” berhava eden, halkın tercihini Meclis dışında bıraktıran, hiçbir demokratik ülkede olmayan “yüzde 10’luk seçim barajı engeli”nin kaldırılması olmak üzere, genel merkez ve lider sultasının ortadan kaldırılmasıdır.

Bu çerçevede “aday listeleri”ni genel başkanların iki dudağı arasında belirleyen antidemokratik sistemden kurtarmak için, adayları doğrudan seçmenin irâdesine bırakan, kayıtlı seçmenle hâkim nezâretinde önseçimle tesbit edilen listeleri “tercih sistemi”yle seçtiren ve siyasetin finans kaynaklarını denetim altına alan bir seçim sisteminin getirilmesidir. 

Siyasetin önüne bariyerler koyma komplolarından vazgeçip âcilen katılımcı bir sistemle demokratikleşmeye zemin hazırlanmasıdır. 

Okunma Sayısı: 2590
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı