Türkiye demokrasisine hançer vurulan “yaslı ada”nın yapılaşmadan önceki haliyle, greyderlerle, dozerlerle tahrip edilerek ranta ve turizme açıldıktan sonraki hali arasındaki fark, dehşetli tahribatı ele veriyor. Ve açılan davalara rağmen siyasi iktidarın inâdına sürdürdüğü “rant projesi”, öncelikle demokrasi şehidi Menderes ve dâvâ arkadaşlarına saygısızlık olarak sırıtıyor.

Aslında mahkemelere sunulan muhtelif bilirkişi raporlarıyla, “1. derece doğal ve tarihî sit” ve “3. derece arkeolojik sit alanı” olan Yassıada’nın “inşaat ruhsatları ve turizm yetkileri”nin yasal ve teknik açıdan usulsüzlük, yolsuzluk ve suç unsurlarıyla dolu olduğu belgeleriyle ispatlı.

Bu bakımdan, yaşanmış acılara saygı gereği korunması gereken Yassıada’nın yapılaşmasıyla demokrasi uğruna çekilen çile ve ıztıraplara saygısızlığın yanısıra tam bir tabiat, çevre ve bitki örtüsü katliamı projesi olduğu belirtiliyor.

DEMOKRASİ MÜCADELESİNİN İZLERİ SİLİNMİŞ...

Daha 2011’de Başbakan yapılaşmanın temelini attığı Yassıada’nın “turizm ve eğlence merkezi” haline getirileceği eleştiri ve ikazlarına, “yapılacak otellerde Menderes ve arkadaşlarının hâtırasına bir nebze halel getirecek hiçbir toplantıya izin vermeyiz” savunmasında bulunmuştu.

Ne var ki en üst düzeyde verilen sözlerin ve ilgili bakanlarca “Yassıada’da Menderes ve arkadaşlarının hâtıralarını incitecek yapılaşmaya izin vermeyiz” teminatlarının havada kaldığı görülüyor. 

Cumhurbaşkanı, “Burada neler olmuş, Türkiye’nin demokrasi tarihinde neler var? Milli irâde burada nasıl darağacına çekilmiş? Tarih bilinmezse geleceği hiçbir zaman belirleyemezsiniz, bunlar ortaya konulmalı” diyor; lâkin Yassıada’da yapılan tahribatla, demokrasi katline dair derslerin alınacağı izler silinmiş. Demokrasinin idam kararının verildiği Yassıada  “beton lobisi”nin yıkımıyla betonlaştırılmış, âdeta “cânına okunmuş”, hâtıraların üzerine beton dökülmüş!

Bu açıdan “iktidar cephesi”nin “Menderes ve arkadaşlarının hâtıralarının yaşatılıp gelecek nesillere aktarılacağı” savunmalarının propaganda ve saptırmadan ibâret olduğu ortaya çıkıyor.

YASSIADA ÜZERİNDEN RANT!

En başta bakanlığı döneminde “Yassıada’nın tamamen “tarihî ve doğal koruma kuralları”na bağlı kalarak 27 Mayıs yargılamaları ortamını canlandıracak bir “demokrasi ve hâtıra müzesi yapılması plânı”na emek veren Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay’ın, “Demokrat Parti’nin yargılandığı mahkeme salonu, tutuklu kaldıkları askerî binalar ziyarete açılacak, canlandırmalar yapılacak, karşılama ve görüşme yerleri, koğuşlar ve diğer birimler‘yüzleşme mekânları’ olacaktı. Adadaki tek yüksek yapı tıraşlanarak dokuya uydurulacak, çeşitli kültür etkinliklerinin yapılacağı sınırlı sergi-toplantı salonlarıyla butik otel gibi küçük bir konaklama-ağırlama ünitesi dışında yeni yapılaşmadan özenle kaçınılıp özgün yapısı korunacaktı” sözleri demokrasi mücadelesinin verildiği Yassıada tahribatının vahametini açığa çıkarıyor. ([email protected], 14.07.2013)

Ve Günay’ın asırlık ağaçların kesildiği betonlaşma öncesi ve sonrası fotoğraflarını nazara verdiği Yassıada’nın “inşaat rantı”na dönüştürülmesiyle demokrasi tarihimizdeki özel ve acı verici mekânların yeni binalar arasında fazlaca “turistik” hale getirilip seyirlik durumuna düşürülmesinin “hüzünlü akıbet”e saygısızlık olduğuna dikkat çekmesi “rant serüveni”ni özetliyor.

Hûlâsa, her fırsatta halka karşı demokrasi şehidi merhum Menderes ve dâvâ arkadaşları üzerinden siyasî rant devşiren AKP iktidarı, şimdi de Demokratların darbe zulüm ve işkencesine mâruz kaldıkları Yassıada’yı “turistik ada”ya çevirmekle üzerinden “rant devşirmeye” yelteniyor!

Kısacası, “beton lobisi”nin betonlaştırma tahribatıyla demokrasinin idam fermânlarının verildiği “Yaslı ada”ya kastediliyor.

Yazık, çok yazık…