"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya’nın istikametli asil duruşu

Cevher İLHAN
21 Şubat 2020, Cuma
Bediüzzaman, millet adına idareyi denetim ve ikazı, kamuoyunu ve vicdan-ı ammeyi doğru bilgilendirmeyi, milleti yanıltan yanlışlara karşı teyakkuza sevk etmeyi, fikirlerin kılavuzu olmayı “matbuat”ın temel görevlerinden sayar. (Eski Said Dönemi Eserleri, 187-8)

Bunun içindir ki, Divân-ı Harb-i Örfi müdafaasında, “iki kıyas-ı fâsid cihetiyle ve haysiyet kırıcı bir neşriyat ile ahlâk-ı İslâmiyeyi sarsan ve efkâr-ı umumiyeyi perişan eden gazeteler”e karşı, yine “gazetelerde onları reddeden makaleler neşreder.” Gazetecilere “sözlerinin, kalb-i umumî-i müşterek-i milletten (milletin ortak görüşünden) bîtarafane çıkması” çağrısını yapar. Basının - medyanın asıl misyonunun “hatibü’l umumî (umuma hitap eden)” sıfatıyla “dellâlül mehâsinü ve’lmeâyib (doğrularla iyilikleri, yanlışlarla ayıpları ilân ve ikaz)” olarak belirler. (Divân-ı Harb-i Örfî, 24)

Bundandır ki Osmanlının son döneminden hayatının sonuna kadar “matbuât âleminde tezâhür”le, milleti, vatanı ve İslâmiyeti alâkadar eden meselelere dair fikirleri aydınlatıp istikametlendirme vazifesini hakkıyla yerine getirir. 

Yeni dönemde de Kur’ân’ın hakikî bir tefsiri ve “bu mübârek vatanın manevî bir halâskârı” olan Risâle-i Nur Külliyatındaki hakikatlerin “matbuat lisânı”yla neşrinin gereğini ders verir. “Demokrasinin zembereği” “efkâr-ı ammenin (kamuoyunun) tehditlerle, korkularla, hîlelerle başka bir mecrâya çevrilmesi”ne ve milletin sathî ve geçici de olsa “muhâkeme-i aklîyesi”nin kapatılıp yanlışlara sürüklenmesine mukabil, “matbuat lisânı”yla zihinleri kargaşadan kurtarmaya ve milleti aydınlatmaya çalışır. (İşârât’ül İ’câz, 164) 

YÜKSEK RUHTAN, ENGİN FİKRİ MENBÂDAN

İşte bu esas ve düsturlarla, 1960 kanlı darbesi “karakışı”nda 11 sayısının 10’u sıkıyönetimce toplatılan “Zülfikar” ve ardından “Uhuvvet”le 24 Ekim 1967’de haftalık çıkan “İttihad”ı takiben “ilk cemre”nin düştüğü gün olan 21 Şubat 1970’te Yeni Asya doğar. 

Matbuatta “garazkârane münâkaşatla, yalan ve ifratperverâne keşmekeş”le ifsadın önüne geçen Yeni Asya, güçlü muhtevasıyla demokrasiyi, hukuku, temel hak ve özgürlükleri, inanç ve ibâdet hürriyetini savunmayı şiâr edinir, neşriyat âleminde Bediüzzaman’ın dâvâsını devam ettirir. Onun “matbuat âlemiyle tezâhür” duâsının kabulü olur.

“Feverân eden efkâr-ı umumiye ile zihnî aldatmaların, mugalâtaların dağılmasına ve hakikatin meydana çıkması”na hizmet eder. Demokrasiyi katleden darbelere, antidemokratik dayatmalara karşı tâvizsiz mücadelesiyle milletin hakkını ve hukukunu savunur.

Zira Yeni Asya, ışığını, içtimaî tesbitlerini, iman ve irfan külliyatı Nur Risaleleri’ndeki tecelliden, çağımızda Asr-ı Saadet mânâsındaki imanı, cehdi ve irâdesiyle tezâhür eden “Bediüzzaman’ın gaye ve tefekkürü”nün günümüze akseden yüksek ruh kökünden ve engin fikrî menbâından almaktadır. 

“RAHMET-İ İLÂHİYEDEN ÜMİDİMİZİ KESMEYECEĞİZ!” 

Evet, “Bediüzzaman’ın avukatı” dâvâ adamı merhum Bekir Berk’in “Lavlar püskürten, alev fışkıran, sıcaklık saçan, şevk taşıyan, gayret veren, başı şimşekli bir yanardağ” olarak tanımladığı; “İttihad bayrağını dalgalandırdı, Yeni Asya’yı tesis etti; Cenâb-ı Hakk’ın lütf-u inâyetiyle kardeşleriyle beraber, ağabeyleri ile el ele bu büyük eseri yürütmeye, yükseltmeye uğraştı ve onu yaşayan, teneffüs eden bir varlık haline getirip, emeklemekten kurtarıp, yola vurduktan sonra aramızdan ayrıldı” sözleriyle yâd ettiği; “Dâvâsına yönelen hücumlara, girişilen taarruzlara göğsünü siper etti” cümlesiyle hizmetlerini özetlediği; “bütün ömrü fikrî cihad ile geçen iman, fikir ve hareket adamı, eşsiz bir İslâm mücahidi” diye tavsif ettiği Yeni Asya’nın ilk umumî neşriyat müdürü merhum Mustafa Polat, ruh ve fikri ile Yeni Asya’da yaşıyor. 

Zira Yeni Asya, Polat’ın -21 Şubat 1970 tarihli- ilk sayısının “Hüküm” başlıklı ilk başyazısındaki, “İyi ve güzel olanı göstermek, doğruyu ortaya koymak, hakkı müdafaa etmek esastır; bundan asla vazgeçmeyeceğiz. Rahmet-i İlâhiyeden ümidimizi kesmeyeceğiz. ‘Haklı şûra, ihlâs ve tesânüdü netice verdiğinden’ dâima istişâre yolunu seçecek, samimiyeti, birlik ve beraberliği telkin edeceğiz. ‘Biz muhabbet fedâileriyiz, husûmete vaktimiz yoktur’ diyecek, kin ve nefretin cemiyetimizden kalkmasına çalışacağız. El ve gönül birliği, kalb ve kafa birliği içerisinde meselelerimizi halledeceğiz ki ‘Yeni Asya’, kötülüğe, heva ve hevese galebe edebilsin…” ahdine hep sâdık kalıp istikametini korumuştur.  

Ve hiçbir hâricî tesire, menfaate kapılmamış, kandırışa kanmamış, ifsad şebekelerinin oyununa gelmemiş, sinsi taktiklerle, şeytanî saptırmalarla, yalan yaygaralarla yaydırılan fitne ve tefrikalara, baskı ve dayatmalara karşı “hakkın hatırını âli tutup hiçbir hatıra fedâ etmemiş”tir. Bütün saptırma ve şaşırtmalara, haksızlığa ve adâletsizliğe karşı hep kahramanâne ve fedâkârane istikametli asil duruşunu sürdürmüş ve hep haklı çıkmıştır. 

El hak Yeni Asya, bu şuurla “efkâr-ı umumîyeyi perişan eden” ve “içtimâiyatı teşviş edip” siyaseti saptıran tezvirâtlara karşı içtimâiyatta hep fikirleri aydınlatan ‘bedraka-i efkâr’ olup, fikirlerin delili, rehberi ve yol göstericiliği hizmetini bihakkın yerine getirmiş, millete yol göstermiş, “mürebbiyyül’l efkâr” olup, “fikirleri terbiye ve tâlimle olgunlaştırmış” ve Bediüzzaman’ın dâvâsının bayraktarlığını bihakın ifâ etmiş ve etmektedir…

Nice 50’li yıllara…

Okunma Sayısı: 1251
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı