"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yine AB’ye bahane…

Cevher İLHAN
14 Mayıs 2016, Cumartesi
AB ile “vize muâfiyeti” meselesinde belli bir merhaleye gelinirken “AB ile işbirliği yapıyor” diye Davutoğlu’nu tasfiyenin ardından Cumhurbaşkanı’nın ardı ardına AB’ye restleri dikkat çekici.

Bilindiği gibi, önce Türkiye’nin yarım asırlık AB hedefinde olumlu bir adım olan “vize muâfiyeti” üzerinden Başbakan’ın “Batı’ya bağımlı olup millî olmadığı”, “küresel güçlerin ülkemizdeki satrancında vezir görünümlü piyon olduğu” karalaması yapıldı; hatta “AB ile Erdoğan’a komplo kurduğu” isnadıyla şâyiası yaydırıldı.

Akabinde Cumhurbaşkanı, kendisinin de başta görüşmelerini yaptığı “mülteci anlaşmasında 3 milyar euro” hususunda ve Başbakan’ın Schengen vize anlaşmasını başarısıyla dört ay öne çekilmesine “küçük şeylerin büyük kazanım gibi sunulması” diye kızdı.

Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Schulz’un “Biz Erdoğan’la anlaşmadık. Bizim gayet ciddî muhatabımız Davutoğlu’dur, hükümettir” sözlerine tepki gösterdi. Başbakanı kastederek, “Birileriyle fotoğraf verebilmek için böyle şeylerin içine girmeye gerek yok” diye anlaşmayı hafife aldı…

“PİŞMİŞ VİZEYE SU!”

Bununla da kalınmadı; Avrupa Komisyonu’nun 4 Mayıs’ta Türk vatandaşlarının Schengen ülkelerine vizesiz seyahatini öngören tavsiye kararıyla vizelerin kaldırılabilmesi için 72 kriterden geriye kalan 5’inin de tamamlanmasını beklediği süreçte ve AP’nin vize muâfiyeti konusundaki olağanüstü toplantısı öncesinde, Cumhurbaşkanı yine AB’ye patladı.  “Bize de ‘Vize kaldıracağım bunun şartı, şunu değiştirmen...’ Kusura bakma, hadi bakalım biz yolumuza gidiyoruz, sen de yoluna git. Kiminle anlaşabiliyorsan onlarla da anlaş!” restiyle pişmiş aşa su kattı. (AA,11.5.16)

AB’nin bütün üyeler için gerekli gördüğü, başta “terörle mücadele yasaları ve uygulamalarının gözden geçirilmesi” ile “yolsuzluklarla mücadele” olmak üzere, “verilerin korunması”, “üye ülkelerle adlî işbirliği” ve “AB polis örgütü Europol’la daha sıkı işbirliği” çağrısına, Erdoğan’ın sert cevabı, AB ile ipleri bir defa daha kopma noktasına getirdi.

Keza Başbakan’ın “çekileceği”ni açıklamasıyla AB Bakanı’nın “Vizenin gerekirse kalkmaması pahasına Terörle Mücadele Kanunu’nda (TMK) bir değişiklik yapmayacağız ve yolsuzlukla mücadele yasalarını değiştirmeyeceğiz” açıkça ilânıyla vize muafiyetini de ihtiva eden anlaşmanın çökebileceği ve “mülteci anlaşması”nın rafa kalkacağı endişesi başgösterdi.

Aslında Erdoğan’ın resti üzerine AB Komisyonu Sözcü Yardımcısı Winterstein’in “Türk hükûmeti ile bir anlaşmamız var, sözü var ve hükûmetle çalışmaya devam edeceğiz” tavzihi ile AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Hansjörg’in “Hükûmetle iyi bir işbirliğimiz vardı, mülteci anlaşması hükümetin önerdiği bir girişimdi. Bu anlaşmayı tamamına erdirebilmek için teknik konuların yanı sıra kriterlerin yerine getirilmesi gerekir” açıklaması olup bitenlerin perde arkasını aralıyor…

“AB YOLUNA, BİZ YOLUMUZA!” İSE…

Ne var ki, daha önce “AB olmazsa ‘Ankara kriterleri’ der yolumuza devam ederiz” diye defalarca AB’ye meydan okuyan Cumhurbaşkanı, Ankara’nın imzaladığı anlaşmada AB’ye reste devam ediyor.

“Gemileri yaktığı” AB’yi Türkiye’nin içişlerine karışmakla suçlayıp, TMK’nun değiştirilmesi dahil beş kriteri daha yerine getirmesini isteyen AB’ye yeni bir rest çekerek, “Önümüzdeki dönemde ya AB ile ilişkileri nihayete kavuşturacağız ya da kendimize yeni bir yol çizeceğiz” diye konuşuyor. (Habertürk, 12.5.16)

Bu açıdan tam da Başbakan’ın Haziran sonu “vize muâfiyeti”ni kamuoyuna müjdelediği, AB Komisyonu’nun Türk vatandaşlarına 26 ülkenin dahil olduğu Schengen Bölgesine seyahatlerine vize serbestisi tanıması yönünde tavsiye kararı aldığı, AB Bakanı’nın Dışişleri Bakanı ile kararı memnuniyetle karşılayıp “atılması gereken adımların değerlendirileceği” mesajını verdiği vetirede, Cumhurbaşkanı’nın “72 tane madde öne sürdüler. Bu rivâyet nereden çıktı, yoktu bunlar!” çıkışıyla AB’ye rest üzerine rest çekip köprüleri atması düşündürücü.

Gerçekten, AB ile ilişkilerin yoluna girdiği her safhada, hangi hesâpla AB’ye restlerle yola takoz konuluyor? “AB yoluna, biz yolumuza!” ise, bunca müzâkere ve emek neden?

Sahi niçin her defasında AB içindeki “Türkiye karşıtları”yla içteki “AB karşıtları”nın eline kozlar verilerek kamuoyu AB’den soğutulmaya çalışılıyor?

Okunma Sayısı: 1587
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı