TESBİT
Bilindiği gibi Meclis’te “Depremlerde ihmallerin araştırılması, âcilen gereken önlemlerin görüşülüp alınması” önergeleri AKP ve MHP oylarıyla hep reddedilmişti.
Yine toplanan deprem paralarının ne kadarının depremlerin vereceği zararları önlemek için kimler tarafından ne şekillerde harcandığı sorusuna Hazine ve Maliye Bakanlığı “Biz bilmiyoruz, İçişleri Bakanlığı bilir” diye havale ederken CİMER aracılığıyla İçişleri Bakanlığına sorulan sorular aylar sonra “Biz de bilmiyoruz” garip cevabıyla geçiştirildi.
Nihayette İzmir depremi üzerine Meclis’te beş siyasi partinin ortak önergesiyle Deprem Araştırma Komisyonu kurulmasına karar verilirken, iktidar partisi grup başkanvekilinin “17 yılda deprem vergilerinden 147 milyar lira toplandı, deprem bölgelerinde bunun 8.3 katı, 1.21 milyar lira harcandı” sözleri yeniden “deprem paraları”nı gündeme getirdi.
Düşülen vartada, 10 milyon çürük ve ruhsatsız kaçak binanın para karşılığı “sağlam” ve “ruhsatlı” gösterildiği “imar affı”ndan elde edilen 17.5 milyarla birlikte deprem bölgelerindeki yaşam alanlarını güvenli hale getirmek ve konutları depreme karşı dayanıklı yapmak için 21 yılda toplanan 70 milyar liradan fazla deprem vergisinin başka amaçlarla kullanıldığı, bunun büyük kısmının iktidara yakın müteahhitlere gittiği, içi boş inşaat ihalelerine, yandaş firmalara aktarıldığı tesbitlerine “iktidar cephesi”nce doğru dürüst bir açıklama getirilmiş değil.
Ve iktidar partisi Genel Başkanı Cumhurbaşkanı’nın, daha evvel ‘Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok’” çıkışı, “deprem vergileri”nin akıbetiyle ilgili istifhamları daha da arttırıyor.
GARABET
İktidar hesabını ver(e)miyor!
İktidar, halkın parasını harcıyor, hesap vermiyor. Milletvekilleri “Çok büyük ihaleler alan işadamlarının yüz milyonlarca liralık vergi borçları siliniyor, halkın parası saraylara, uçaklara, gemilere ve dolar garantili ihalelere gidiyor” yakınmasıyla Türkiye’de ağır vergi yükü altında ezilen vatandaşlara, “depremlere önlem için toplanan vergilerin de hesabının verilmediğini” belirtiyorlar.
Özetle “deprem paraları” buharlaşmış. Siyasi iktidar, “deprem vergileri”nin hesabını vermiyor, veremiyor. En son muhalefetin “2002 yılından bu yana Özel İletişim Vergisi adı altında toplanan ve 35 milyar dolara ulaştığı belirtilen deprem vergisinin nereye harcandığı” sorusuna siyasi iktidardan hiçbir ikna edici izâh getirilmezken, müstafi Maliye Bakanı’nın bütçe istatistiklerinin bulunduğu ve deprem vergisiyle ilgili özel bölüme yer verilmeyen internet sitesini “adres” göstermesi garabeti sergileniyor.
Bundandır ki ülke çapında hâlen başta okullar, hastaneler ve kamu binaları olmak üzere milyonlarca çürük bina dururken, Meclis’te muhalefetin “deprem paralarını ne yaptınız?” sorularını, ilgili bakanlar, “yol-köprü yaptık” diye geçiştiriyorlar. “Peki, yol-köprü için toplanan paraları ne yaptınız?” sorusunu “Sizin aklınız buna ermez!” diye tersliyorlar.
Özetle, AKP iktidarında “deprem vergileri” yine muammada kalıyor.
İLGİNÇ
“Deprem toplanma alanları” da ranta peşkeş çekilmiş
Türkiye’nin bir diğer problemi, “deprem toplanma alanları”nın da ranta gitmesi.
Cumhurbaşkanı’nın “Biz bu şehre ihânet ettik, hâlâ da ihânet ediyoruz” ikrarında bulunduğu İstanbul’da, 1999 Marmara depreminden sonra oluşturulan 943 “deprem toplanma alanı”nın 416’sının –yani dörtte üçünün- AVM, rezidans, gökdelen, plaza yapılması.
Neticede ancak 70 civarında “toplanma alanı” kalırken, AKP’nin son Başbakanı “depremde toplanma alanlarımız bile yetersiz” itirafında bulunurken, daha da ilginci, Cumhurbaşkanı’nın “İstanbul’da on binlercesi var” ifadesiyle, yüksek binaların arasındaki boş alanların ve trafiğin aktığı kavşakların yanısıra küçük çocuk parkları, cami avluları, okul bahçeleri, kamu binaları ve okulların “afet - deprem toplanma alanı” olarak gösterilmesi.
Oysa konunun uzmanları, “deprem toplanma alanları”nın, çadırların, konteynırlerin, sahra hastanelerinin, jeneratörlerin kurulabileceği, su ihtiyacının karşılanacağı, duş ve tuvalet kabinlerinin yapılabileceği, binalardan uzak geniş alanlar olması gerektiğini bildiriyorlar.
SÖZÜN ÖZÜ
“Musîbet-i âmmeye sebebiyet verir”
“Umumî musîbet, ekseriyetin hatâsından ileri gelmesi cihetiyle, ekser nâsın (insanların) o zâlim eşhâsın (şahısların) harekâtına fiilen veya iltizâmen (taraftar olarak) veya iltihken (bizzat katılarak) taraftar olmasıyla, mânen iştirak eder, musîbet-i âmmeye (umumî musibete) sebebiyet verir.”
Bediüzzaman, (Sözler,158)