Siyasî iktidarı enflasyon rakamlarını istediği şekilde açıklanması için TÜİK Başkan Yardımcısı görevden alınıp yerine Hazine ve Maliye Bakanı’nın Enerji Bakanlığı döneminde birlikte çalıştığı bir ismin getirilmesine, onca tehdit, gözdağı, baskıya rağmen yüksek enflasyon tam gaz devam ediyor.

Daha Ağustos ayında yüzde 13.4 olan enflasyonu yüzde 7’lere düşürülmesi vaadini “teğet geçen”, Eylül ayı enflasyonunun yıllık 24.52, üretici enflasyonun yıllık 46.15 çıkması üzerine “Ekim’le birlikte, Kasım ve Aralık’ta ekonominin temel parametrelerinde toparlanmayı beraberinde getirecek” müjdesini veren Hazine ve Maliye Bakanı, şimdi de “Önümüzdeki süreç için enflasyon açısından çok daha iyimseriz” diyerek enflasyonun yüzde 20’nin altında gösterilmesini “bir başarı hikâyesi” olarak sunuyor.

Zira başta mazot, gübre ve ilâç olmak üzere, çiftçi ve üreticinin girdi mâliyetleri düşürülmeden sebze-meyve fiyatlarındaki pahalılık sürüyor. Palyatif “tanzim satışlar” üzerinden alabildiğine düşük gösterilen enflasyon hâlâ çok yükseklerde.

Belli ki birçok temel gıdanın “enflasyon hesâplama sepeti”nde yer alması gereken kalemlerin “sepet”ten çıkarılmasıyla, önceden haber verilen “yandaş marketler”de fiyatlarla oynanarak, 23 zincir markete haksız rekabet soruşturması başlatarak yine “sopayla enflasyonu düşüş gösterme” oyunu oynanıyor.

Bu arada Bakan’ın “Özellikle gıda tarafında atacağımız yapısal adımlarla, yaz aylarından itibaren tüm kalemlerde güçlü düşüşler göreceğiz” ifşaatında açığa çıktığı gibi, Nisan-Mayıs derken yaz aylarında sebze ve meyvede haliyle -kısmen- fiyatların düşmesiyle bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.

Hülâsa, seçim arefesinde, ağır ekonomik krizle Türkiye’nin dünyada en yüksek on ülke arasına girmesiyle artan korku ve panikle rakamlara takla attırılarak, hile ve çarpıtmalara başvuruluyor.

AKP’nin EYT çelişkisi

AKP İstanbul Büyükşehir adayı, her gittiği yerde emeklilikte yaşa takılanların (EYT) taleplerine sürekli “Biraz sabır; o işin de tâkipçisi olacağız, buradan Binali Yıldırım sözünü veriyorum” diye geçiştiriyor. Buna karşı AKP Grup Başkanvekili, “Gündemimizde EYT diye bir şey yok” diyor.

Belli ki AKP, daha önce İyi Parti’nin Meclis’e sunup muhalefetin desteklediği, ancak MHP ile reddettiği EYT sorununu çözmeye yanaşmıyor.

Kısacası, iktidar partisi, seçmene karşı sıkışıp söz veren adayları ortada bırakıyor; siyasetin garip bir cilvesi olarak…

Bitiş, tükeniş, çöküş korkusu

Seçim meydanlarında MHP dışındaki muhalefet partilerini “vatana ihânet” ithamıyla “dörtlü çete” töhmetinde bulunan Cumhurbaşkanı, bununla da kalmıyor; Twitter hesabından “zillet ittifakı” dediği “millet ittifakı”nı, “bu kadar vatana ihânet edenlerin bir araya gelmesi” olarak tahkir ediyor.

SP Genel Başkanı Karamollaoğlu’nun tesbiti dikkat çekici: “Ak Parti tükendi, bitti. Bu tip çıkışlara ümidini bağlıyor. Halbuki bu kendi bitişini, tükenişini perçinliyor. Hani bir bataklığa düşen insan olur, bataklığa düşen insana ne derler önce kıpırdama, niye kıpırdadıkça daha çabuk batarsın. Aynı durumdalar, batıyorlar, çöküyorlar, durmadan başka yerlere saldırarak, kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar, ama korkunun ecele faydası yok.” 

HAFTANIN SÖZÜ

“Milletin aklı ile alay eden ‘iç güçler!”

“Beka beka’ diyorlar ya, kelalâka. Bir millî mücadeleden bahsediyorlar ya, dış güçlerden, kumpaslardan, küresel oyunlardan; domates fiyatlarını manipüle eden, patlıcan fiyatlarını yükselten, salatalıkla darbe yapmaya yeltenen, fındık fiyatları ile ürküten, soğan ile örgütleyen dış güçler. Karşısında ise milletin aklı ile alay eden, beceriksizliğini kimi zaman başka ülke başkentlerine mal eden iç güçler. Oyunu alamadığımız ve hain ilân ettiğiniz çoğunluktan utanmıyorsanız, oyunu aldığınız, emeğini çaldığınız. Duyguları ile oynadığınız seçmeninizden utanın!”

Gültekin Uysal (DP Genel Başkanı, 3.3.2019, DP Kongresi)