"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yine MİT TIR’ları muamması

Cevher İLHAN
16 Nisan 2015, Perşembe
Ocak 2014’te bomba, silah ve mühimmat olduğu ihbarı üzerine savcılığın tâlimatıyla emniyet güçlerince Adana-Ceyhan otobanında durdurulup aranan ve silâh çıktığı tesbitiyle çekilen MİT TIR’ları davasındaki tutuklamalar, konuyu yeniden gündeme getirdi.

Garip olan, savcının emriyle arama yapan polis/jandarmanın yargılanması. 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları sonrası kurulan tek hâkimlik Sulh Cezâ Hâkimliğinin “paralelle mücadele” perdesinde 32 muvazzaf askerden 17’sinin “terör örgütüne üye olmak” ve “hükûmeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs’’ suçundan tutuklayıp 10’una adli kontrol uygulanmasında iktidarın yargı mercileriyle başgösteren krizde peşinen MİT’e taraf çıkması. 

Esasen, MİT Müsteşarı’nın Dışişleri’ndeki gizli toplantıdan sızan “iki bin TIR’la Suriye’deki muhalif silâhlı gruplara silâh ve mühimmat gönderildiği” ifâdesiyle Türkiye üzerinden bu ülkeye sevkedildiği iddia edilen silâh ve mühimmatın bölgede cirit atan IŞİD gibi örgütlerin eline geçmesine dair ikna edici hiçbir açıklamanın yapılmaması muammayı derinleştiriyor…

SİS PERDESİ YOĞUNLAŞIYOR

Zira bu konudaki sâbıka ortada. Hatırlanacağı üzere, daha önce Adana’da 7 Kasım 2013’te yüklü miktarda uyuşturucu sevk edileceği ihbarı üzerine polisin yaptığı baskında aranan TIR’da 935 adet roket başlığıyla Konya ve Adana’da üretilen mühimmatın Suriye’ye gönderildiğinin bildirilmesine karşı Emniyet Genel Müdürlüğü’nce bir gün sonra ele geçirilen malzemelerin havan mermisi kovanına benzediğiyle geçiştirilmiş; gözaltındaki 10 kişiden 3’ü tutuklanıp 7’si tutuksuz yargılanmıştı. 

Yine 2014’ün ilk gününde Reyhanlı yolunda durdurulan TIR’da çok sayıda silah ve mühimmat olduğu iddiasıyla arama yapılmasına MİT görevlileri “devlet sırrı niteliğinde malzeme bulunduğu” gerekçesiyle izin vermemişti. Ardından polis müdürleri görevden alınmış, savcıdan dosya alınıp görev yeri değiştirilmiş; dönemin Başbakanı, savcıya “Kime hizmet ediyorsun?” diye sorgulayıp suçlamıştı. 

Akabinde de, 10 Ocak’ta Tarsus-Adana-Gaziantep otoyolu İncirlik Parkı’ndaki uygulamada Narkotik ekiplerince durdurulan iki otobüste de 40 metal kasa içinde bir makineli tüfek, çok sayıda uçaksavar ve keskin nişancı tüfeği mermisi ele geçirilmiş, sekiz kişi adliyeye sevk edilmişti.  

Sözkonusu tartışma, savcılığın tâlimatıyla üç TIR’dan ikisinde Suriye’ye sevk edilmek üzere silâh ve mühimmat yüklü tıbbi malzemeler içine gizlenmiş 6 çelik kasa içerisinde kilitli havan, roket başlığı ve çeşitli cins ve miktarda mühimmatın ele geçirildiği Adana’daki operasyon üzerinde yapılıyor.   Ve TIR’larla Türkmenlere silâh, mühimmat ve lojistik malzeme gönderildiği iddiasına karşı, Türkmenlerin herhangi bir yardımın gelmediği beyânları, sis perdesini yoğunlaştırıyor. Emri veren savcıların açığa alınıp dosyaların ellerinden alınması, emri uygulayan emniyetçilerin sürülmesi, albaydan uzman çavuşa askerlerin açığa alınıp tutuklanarak yargılanması, birçok soruyu sorduruyor.   

SAVCININ, “SUÇLUSUNUZ” TEPKİSİ

Doğrusu, Suriye’ye giden ve MİT’e ait olduğu anlaşılan TIR’ları durdurduğu için görevden alınıp hakkında soruşturma başlatılan savcı Aziz Takçı’nın sözleri, bu husustaki istifhamları arttırıyor.

Daha evvel “Bu olayda ben ve kolluk, kanunların verdiği görev ve yetkiyi kullandık. Yaptığı iş yasal zeminde olmayan MİT’ti. Zaten bu suçluluk nedeniyle suçlarının kapatılması için sadece yasaların verdiği görevlerini yapan savcıları açığa alıyorlar, kolluk görevlilerini hukuka aykırı olarak yargılıyorlar” diyen savcı, yargının “paralel” iddialarıyla pasifize edildiğini belirtip, “Ülkemiz şu anda terör örgütleri açısından âdeta bir cennet. IŞİD de bundan yararlanıyor” ifşaatında bulunmuştu.

Son tutuklamalar üzerine, Twitter hesâbından “Bütün askerleri tutuklasanız, bütün savcıları görevden alsanız, bağırsanız çağırsanız da suçlarınızı gizleyemeyeceksiniz. Attığınız her adım suç ortaklarınızın sayısını artırmaktan başka işe yaramayacak. Her gözaltı ve tutuklamada, her sorgu ve davada aslında kendi suçunuzun kayıtlara daha sağlam geçmesini sağlıyorsunuz. Ne yaparsanız yapın, Suriyeli mazlumların kanında ve gözyaşında boğulacaksınız” özgüvenli açık tepkisi çarpıcı.

Gerçek şu ki, bir ihbar varsa, savcının güvenlik güçleriyle mevzubahis TIR’ları durdurup soruşturma yapması görevi. Bunu yapmazsa suç işlemiş olur. Peki bu gerçeğe karşı siyasî iktidar neden baştan beri davaya müdahil; ve niçin Genelkurmay’dan aydınlatıcı bir açıklama gelmiyor?

Görünen o ki Ankara MİT TIR’larıyla “uluslararası güvenlik” suçu kapsamında “teröre yardım ve yataklık” ithamıyla karşı karşıya. Bu durumda, mevzubahis MİT TIR’larında battaniye, yiyecek-içecek yardım malzemesi varsa neden derhal dosya “gizlilik” kararıyla kamuoyundan kaçırılıyor? Niçin operasyon tâlimatını veren savcılara soruşturma açılıyor, yasal emri yerine getiren polisler ve askerler tutuklanıp yargılanıyor? Neden, mesele yine devletin derin dehlizlerinde karanlıkta bırakılıyor? 

Okunma Sayısı: 1653
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı