"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yok yere krizler

Cevher İLHAN
18 Mart 2017, Cumartesi
Almanya ile başlayıp Hollanda ile tavan yapan orta ve uzun vadeli ekonomik ve siyasî boyutlarıyla Türkiye ve AB ülkelerine kaybettiren “diplomatik kriz”, içte AB’ye bahane arayan “AB karşıtları” ile AB içindeki “Türkiye ve AB karşıtları”nı açığa çıkardı.

Gerçek şu ki, AB içinde de Bediüzzaman’ın târifiyle, “sefâhette ve dalâlette bozulmuş ve İsevî dininden uzaklaşmış, Deccal gibi bir tek gözü taşıyan, kör dehâsı ile rûh-u beşere cehennemî bir hâleti hediye eden ‘ikinci bozuk Avrupa”, “İsevilik din-i hakîkisinden aldığı feyz ile, hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye (insanlığın sosyal ve medenî hayatına) nâfî’ (menfaatli) san’atları (sanayii) ve adâlet ve hakkaniyete hizmet eden fünûnları (fenleri ve ilimleri) tâkip eden birinci Avrupa”yı ifna peşinde.

Menfaat şebekeleri ve ifsad komitelerin telkin ettiği politikalarla, uluslar arası sermaye, küresel şirketler ve dünyanın kanımı emen “dünyaperestler” elinde bir oyuncak olup “hîle ve fitne kuvvetiyle ayakta duran” çoğu Yahudi ifsad şebekeleri elindeki “cebbar”; herşeyi hasîs çıkarına fedâ eden “ikinci bozuk Avrupa”, bütün ifsad ve saptırmalara rağmen İslâm’la ve insanlıkla barışmaya yanaşan, demokrasiden, ortak insanî değerlerden ve hukuktan yana “birinci Avrupa”yı çökertmeye çalışıyor. 

“YAPTIRIMLAR”IN YAPTIRIMI YOK

Tam da referandum sürecinde, Dışişleri Bakanı’nın uçağının inmesine müsaade edilmeyip toplantılara izin verilmeyeceğini açıkça duyurulurken, Türkiye’nin güçlü bir diplomatik tavır göstermek yerine, inadına bir bayan bakanının Almanya’dan karayoluyla başkentleri Rotterdam’a kadar gidip-gönderilip Hollanda polisi ile karşı karşıya bırakılarak sınır dışı edilmesinin acı akıbeti ortada. 

Tıpkı “Uçağı biz düşürdük!”, “Bir defa daha olursa yine düşürürüz!” erken tepkisiyle Türkiye’nin dünyada ikinci büyük ticaret hacmi olan Rusya ile tetiklenen ve dokuz ay sonra dönülmeye başlanan ancak hâlâ büyük oranda etkileri devam eden “kriz”den sonra bu kez Türkiye’nin birinci ticaret hacmi olan Almanya ile başlayıp Hollanda’yla tavan yapan “kriz”in etkileri sürüyor.  

Vakıa şu ki Hollanda Türkiye’nin önemli ticarî ortaklarından biri. 22 milyar dolar ile Türkiye’ye en fazla doğrudan yatırım yapan ülkeler arasında. 2 bin 711 Hollandalı şirketin Türkiye’de 22 milyardan fazla yatırımı var. Ekonomi Bakanlığı verilerine göre Türkiye ile Hollanda arasında ülke arasındaki ticaret hacmi ise 6.6 milyar dolar. (ntv.com., 13.3.17)

Bütün bunların yanı sıra, Almanya ve diğer ülkelerde farklı olarak önemli bir bölümü yatırımcı ve işveren olan 465 bin vatandaşımız bu ülkede yaşıyor. 

Bu bakımdan, Türkiye’nin AB ve AB ülkeleriyle ilişkilerinde çok dikkat etmesi gerekiyor. Zira Hollanda Ankara Büyükelçisini çekmişken, “Büyükelçi gelmesin” demenin ve diplomatik ilişkilerlin zaten koptuğu vartada “Hollandalı bakanların ve üst düzey yöneticilerin gelmemesi” çağrısının hiçbir anlamı kalmıyor. Keza, hiç diplomatik uçağı olmayan, tarifeli uçaklarla seyahat eden Hollanda’nın bakan ve yöneticilerine “uçuş yasağı” getirilmesinin de. Yine Türkiye – Hollanda Parlamentolar Arası Dostluk Grubu”nun Türkiye kanadının feshinin de ciddî bir yaptırımı olmayacağı kaydediliyor. 

Her ne kadar hükümet sözcüsü, “Ekonomik tedbirleri düşünüyoruz” dese de, ekonomide tedbirin Türkiye’yi büyük zararlara sokacağı belirtiliyor. En son Bakanlar Kurulu’nun da tesbitiyle başta “geri kabul göçmen anlaşması” olmak üzere anlaşmaların iptalinin Türkiye’ye daha büyük yükler getiriyor.

HAMASET VE HAKARETİN AKIBETSİZLİĞİ

Özetle,“Ey Hollanda!”,”Ey Rutte!” diye en üst düzeyden veryansın edilmesine karşı, hükümetin Hollanda’ya karşı açıkladığı “geçici yaptırımlar”ın hiçbir yaptırımı kalmıyor. 

Kırıp döken, Ankara’dakiler “ikinci Avrupa” ile beraber “birinci Avrupa”yı yıkma kumpasına geliyor. “AB’deki Türkiye karşıtları” ile “Türkiye’deki AB karşıtları”,  Türkiye’yi dışlamaya âlet edilen tahrikkâr politikalardan memnunlar. 

Bu menhus maksatla birbirini besleyerek, birbirine malzeme üreterek bir yandan AB’yi tökezletmeye uğraşırken, diğer yandan Türkiye’nin “AB demokrasi, medeniyet ve kalkınma projesi”nin önüne takoz koymak emelindeler. 

Terörün İslâma fatura edilip “İslâm düşmanlığı” ile Müslümanların dışlanıp radikalleştirilmesine bu kez “Türkiye düşmanlığı”nı tahrikle aynı fitne ateşi alevlendiriliyor. 

Bunun içindir ki, Cumhurbaşkanı’ndan hükümete, sırf iç kamuoyuna oynamak amaçlı, tribünlere oynayan fevrî söylemlerle, hamaset ve hakaretle, kuru tehditlerle, serâpa kaybettiren ve hiçbir kazanımı olmayan akıbetsiz politikalardan sakınması gerekiyor.  

Ankara’dakiler ”yok yere krizler”le uluslararası mahfillerde hazırlanan tuzaklara düşmemeli…

Okunma Sayısı: 2890
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İmdat

    18.3.2017 20:57:03

    Bir defa daha yazmıştım. Günlük yazılarınızı özellikle büyük şehirlerde kapı kapı dağıtmak gerekir...Değerlendirme ve analizleriniz hakikaten hakkaniyet içeriyor. Vicdanını yitirmemiş hiçbir varlık bu yazdıklarınızın aksini yazıp savunamaz , nokta. Teşekkürler.

  • kenan

    18.3.2017 19:52:10

    bir mağduriyet havası yakalanmışken oya dönüştürülmeye çalışıyor sanki.yoksa bu kadar açık kör döğüşü olmaz herhalde

  • timur

    18.3.2017 12:12:59

    belçikadan arkadaşım avrupayla yaşanan gerilimin kendilerini çok kötü etkilediğini yazıyor.maalesef olan onlara olacak .acilen her konuda normalleşmek lazım. sanayi bakanımızda buna işaret ediyor. kaleminize sağık cevheri.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı