"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yüce Divan oylamasının akıbeti

Cevher İLHAN
22 Ocak 2015, Perşembe
Önceki gün Meclis’te dört eski bakan hakkındaki komisyon raporu oylandı. Bakanların Yüce Divan’a gönderilmemesi kararı alındı. Oylama sonuçları birkaç açıdan okunuyor.

Bunların başında, iktidar partisinde 40’ı geçen, çekimser ve geçersiz oylarla 50-55 milletvekilini bulan ciddî rakamlara varan fireler geliyor. Sonucun demokratik olgunlukla karşılanmaması, oylamadan hemen sonra “parti içinde hainlik” suçlamaları, yeni bir tartışmayı tetikliyor.

Esasen Meclis araştırma komisyonlarının yargılama mercii olmayıp tıpkı sorgu hâkimlikleri gibi yargılamaya yardımcı olma görevini ifâ ettikleri, bu açıdan iddiaların yargılanmasının gerektiğini hukukçular daha baştan belirtmişlerdi. 

Ne var ki iktidar cânibi bunu hiç nazara almadı. Komisyon üyelerinin seçiminde konuyla alâkalı lehte-aleyhte görüş bildirmemeleri hassasiyeti aranırken, bu süreçte komisyon üyelerinin “fezlekeler” hakkında konuşup “mâkul şüphe yok” demeçleriyle ihsas-ı reyde bulunmaları kırılganlığı ele vermişti. 

Keza Cumhurbaşkanı’nın günler öncesinden açık açık komisyon raporunun Genel Kurul’da da aynen kabul edilmesi çağrısı, siyasî iktidara yakın medyada Yüce Divan’ın “darbe”, “kaos” ve “kumpas” olarak peşinen karalanması, kulislerde konuşulanları haklı kılıyor…

19 BAKAN BİR BAŞBAKAN YÜCE DİVAN’A YOLLANMIŞ

Gerçek şu ki, komisyon sürecinin on üç ay uzatılması, “fezelekeler”in Meclis’e gönderilmesinin savsaklanması, komisyona yasak konulması, on bir eksik klasörle geri gönderilip görüşmelerin sürekli sürüncemede bırakılması, peşinen meseleyi muallel hale getirdi. 

Aslında 1178 sayfalık raporun yaklaşık bin sayfanın muhalefet koyduğu şerhlerden, kurumlardan gelen raporlar, bilgi ve belgelerden oluşması, dosyanın kolay kolay kapanmayacağını gösteriyor. Hukukçular, on beş yıllık zaman aşımı süresi içinde yeni bir delil bulunması halinde, yeniden yargılanmaya başlanacağını belirtiyorlar. 

Bu bilgi ve belgelerin başında, MİT’in 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları ve operasyonlarından sekiz ay önce hükûmete sunduğu sözkonusu bakanların da isimlerinin karıştığı “suç ihbarı” geliyor. 

Anlaşılan o ki, siyasî iktidar eski bakanların Yüce Divan’a gönderilmesinden çekiniyor. Dört buçuk ay sonra yapılacak genel seçim öncesi, bakanların mahkemede yapacağı açıklamaların “başka yerler”e uzanacağından, yeni yolsuzluk ve suç iddialarını gündeme getirileceğinden çekiniliyor. 

Doğrusu, iddiaların açıklığa kavuşması için mahkemeye verilmesi ve yargılanmasının “darbe” olarak nitelenmesi çarpıtması birçok gerçeği altüst ettti. Oysa şimdiye kadar 19 bakan ve bir başbakan Yüce Divan’a gönderilmiş. Hiçbiri “Yüce Divan’da yargılanmak darbedir, kaos getirir” dememiş.  

Dönemin Başbakanının “savcısıyım” deyip AKP iktidarının darbelerle ve ara dönemlerle demokratik mücadelesine örnek olarak gösterdiği “darbeye ortam hazırlama” ve “darbe teşebbüsü” olarak kayıtlara geçen “Ergenekon” ve “Balyoz” davalarının “kumpas” olarak yorumlanıp boşlanmasından sonra, mevzubahis “fezlekeler”e de “kumpas” denilmesi dikkat çekici oldu. 

ZAN ALTINDA BIRAKTIRDI

Diğer yandan, düşülen vartada, daha önce başka partilere mensup altı bakanla bir başbakanı haklarındaki iddialar da yargılanmaları için Yüce Divan’a yollayan AKP’nin, günübirlik politik manipülasyonlarla partili bakanları yargıya göndermemesi, yeni bir tartışmayı başlattığı belirtiliyor. 

Gelinen noktada, “fezlekeler”in yargıya sevk edilmemesiyle işin gerçeği ortaya çıkmamasının en başta iktidar partisini zora sokacağı bildiriliyor.  

Bu kez iktidar partisinde “cadı avı”nın başlayacağı, “mâkul şüphe” ile gizli oylamada bakanların Yüce Divan’a gitmesini isteyen milletvekillerinin cezâlandırılacağı kaydediliyor. Özal’dan sonra “fireler”le başgösteren “çatlama”yla ANAP’ın akıbeti hatırlatılıyor. 

Özetle, iktidar üyelerinin çoğunluk oyuyla “fezlekeler”in yargıdan kaçırılması, soru işâretlerini çoğalttı. Başbakan’ın “Hırsızlık yapan kardeşimiz de olsa kolunu kopartırız!” çıkışıyla “hukuku işletme” sözlerini boşa çıkarttı. “Yolsuzluklarla mücadele” ve “kamuda şeffaflık” açıklamalarını anlamsız kıldı. 

Sonuçta, gizli oylama öncesi iktidar grubunun ablukaya alınmasıyla, ayyuka çıkan ağır baskılarla ortaya çıkan tablo, (eski) bakanların siyasî hesaplarla yargıdan kaçırılması, en evvel AKP’yi zan altına bıraktırdı…

Okunma Sayısı: 1833
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İLHAN

    22.1.2015 05:11:19

    YÜCE DİVAN dan da kaçırslar,yargıdanda kaçırsalar ne yaparlarsa yapsınlar İLAHİ ADALET ten asla kaçamayacaklardır.Değilmiki milyonların hakkını gasbetmeyi helal addecek kadar,beşere dokunmayı ibadet sayacak kadar denileşenlerin AKIBETLERİ HAYIR olmayacağını alemlerin rabbi,her şeyi gören ve işiten rabbimiz bildiriyor.HASBÜNALLAHİVENİĞMELVEKİİİL diyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı