"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zâlimlerin “fitne projeleri”nden çözüm çıkmaz

Cevher İLHAN
16 Şubat 2018, Cuma
TSK’dan yapılan açıklamalara göre, 27. gününde 31 askerimizin şehit olup 143’ünün yaralandığı, sınır ötesinden Hatay, Reyhanlı ve Kilis’e düşen roketlerle 7 sivilin katledilip 113’ünün yara aldığı Afrin operasyonunun iç politikada kullanılması tartışmaları devam ediyor.

Binlerce militanın halka karıştıp sivilleri “kalkan” yaptığı, patlayıcıların tuzaklanıp pusuların kurulduğu şehir merkezi ikazları sürerken, harekâtın hedefine dair soru işâretleri de çoğalıyor. 

Öncelikle, Cumhurbaşkanı’nın Afrin’in akabinde Amerikan askerlerinin konuşlandığı Menbiç’e, ardından Fırat’ın doğusuna Irak sınırına kadar gidileceğini açıklaması belirsizlikleri arttırıyor. 

Aslında PYD/YPG’nin terör örgütü olduğunu bile bile açıkça her türlü silâh ve lojistik destek sağlayan ABD, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye ile başta Suriye ve Ortadoğu’da Ürdün’den Körfez ülkelerine, Bahreyn’den Yemen’e on bir Müslüman ülke arasına “ikinci İsrail” işlevini görecek “koridor devlet” kurma “tefrika plânı”nı gizlemiyor. 

“OSMANLI TOKADI” RESTİYLE ABD İLE İŞBİRLİĞİ!

CIA’in internet sayfasındaki son güncellemede PYD/YPG “Suriye’deki terör örgütleri” arasında yer alırken, ABD Ulusal İstihbarat Direktörü (DNI) Daniel Coats tarafından Amerikan Kongresi’ne sunulan “ABD İstihbarat Topluluğunun Dünya Genelinde Tehditler Değerlendirmesi” raporunda “PKK’nın Suriye’deki uzantısı ve ‘milis gücü’ PYD/YPG bir tür ‘otonom yapı’ arayışında” denilmesi bunun çarpıcı itirafı. Garip olan, en son “Menbiç’te bizi vurursanız sert karşılık veririz” diyen Amerikalı yetkililere, Cumhurbaşkanı’nın “Demek daha Osmanlı tokadını yememişler!” resti çekmesinde görüldüğü gibi, Amerikalıların “sonucu etkilemiyor” diye bu restleri dikkate almamaları. 

“Türkiye’den sert retorik çıkışlar ilişkileri olumsuz etkilemiyor mu?” sorusuna Amerikan Dışişleri sözcüsü Heather Nauert, “Türkiye’den gelen bu tür söylemlere alışığız. Yabancı liderlerin hakkımızda söylediklerine fazla takılmıyoruz. Her yabancı liderin komik yorumuna cevap veremem” diye alaycı bir karşılık verirken, Ankara’dakilerin “ABD ile ilişkileri ilerletmek”ten dem vurmaları. 

Amerikan Dışişleri Bakanı Tillerson, “Ankara’nın sert söylemlerine rağmen ABD’nin Suriye politikası değişmeyecektir” diye “tefrika plânı”nı resmen deklâre ederken, Savunma Bakanı Jim Mattis’in Suriye Demokratik Güçleri (SDG) içindeki YPG’lilerin bir  kısmı harekâta karşı Afrin’e kaydırıldı” ikrarında bulunması (AA, 14.2.18) Ve bütün bunlara karşı Ankara’nın göz göre göre PYD/YPG’ye ağır silâh ve lojistik sevkıyatını sürdüren ABD ile hâlâ “işbirliği beklentisi”nde olması. 

HAMÂSET YERİNE, DİRÂYETLİ DİPLOMASİYLE… 

Hûlâsa, PYD/YPG’yi “terör örgütü” olarak tanıdığını, Türkiye’nin önemli bir müttefik ve “model ortak” olduğunu ileri süren, pervâsızca PYD/YPG’ye “koridor tdevlet” kurdurma peşindeki ABD ile “işbirliği görüşmeleri” çelişkisi sergileniyor. 

Bir yandan kamuoyunda “Amerikan karşıtlığı”nın yüzde 89’a ulaştığı vetirede ABD’ye en üst düzeyde “meydan okunurken,” perde gerisinde ABD ile “müzâkere” adı altında “pazarlıklar” deneniyor. 

Gerçekten, daha kaç şehide mal olacağı bilinmeyen kritik Afrin operasyonu başarılıp 361 kilometrelik Türkiye hududunda Fırat’ın batısı PYD/YPG tasallutundan kurtarılsa da, Pentagon’un tanksavardan uçaksavara ağır silâhlarla silâhlandırdığı, Fırat’ın doğusunda Irak sınırına kadar en az 60 bin militanın cirit attığı ve 50 kilometreden 80 kilometre derinliğe varan 550 kilometre uzunlukta kantonlar üzerindeki alanda “koridor devlet” komplosu nasıl önlenecek?

Afrin’de Amerikalılarla ortaklaşa kurulacak “uçuşa yasak güvenli – tampon bölge”, küresel emperyal güçler adına “vekâlet savaşları”yla birbiriyle kıyasıya çatışan silâhlı mihrakların kışkırtma ve provokasyonlarıyla muallel iç savaş kargaşasında nasıl korunacak?

Sonra Amerikalılara “Osmanlı tokadı atılması”ndan dem vurulacağına, neden önce ABD’nin PYD/YPG’ye ağır silâh ve mühimmat sevkıyatına “izin” verilip engellenmiyor?

Ankara, iflâs eden akıbetsiz “Suriye politikaları”nı artık bırakmalı, dış politikada iç kamuoyuna yönelik kuru hamâset yerine, Astana ve Soçi mutâbakatları çerçevesinde komşu ve bölge ülkeleriyle işbirliğiyle, reel politikle güçlü diplomasi ve dirâyetle barış ve çözümde yoğunlaşmalı.

Zira işgalci zâlimlerin “nifaklı fitne projeleri”nden hayır, sulh, selâmet ve çözüm çıkmaz...

Okunma Sayısı: 3176
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı