"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zinanın suç olmaktan çıkarılması yanlışı özeleştirisi

Cevher İLHAN
26 Şubat 2018, Pazartesi

İKRAR

Geçtiğimiz hafta partisinin grup toplantısında çocuk istismarı konusunda konuşan Cumhurbaşkanı’nın. “Bu bir özeleştiridir; onu söylemek zorundayım, bu konuda bir yanlışımız oldu ki zina ile ilgili düzenlemeyi de yapmak suretiyle bu tâcizler vesâire bunları belki de aynı kapsam içerisinde değerlendirmemiz lâzım” diye konuşması üzerine yeniden AKP iktidarında “zina yasağının kaldırıp serbest bırakılması” tartışılmaya başlandı. (gazeteler, 20.2.2018)

AKP’nin zinayı suç olmaktan çıkardığına dair Sabah, 24 Eylül 2004’ün manşeti ve haberi. 

Aslında 1926 tarihli 765 sayılı eski Türk Cezâ Kanunu’nun (TCK) 440. maddesinde kadınlar, 441. maddesinde de erkekler için “zina suçu”nu düzenliyordu. Ne var ki Anayasa Mahkemesi’nin başta “âdâbı umûmiye ve nizâmı âile aleyhinde cürümler”e dair bu iki madde olmak üzere 144. maddeye kadar zinayı suç olarak tanımlayan hükümlerinin iptaliyle yürürlükten kaldırması üzerine ortaya yasal boşluk çıkmıştı. 

İşte buna karşı 2004’te “TCK reformu” görüşülürken kamuoyundan gelen bütün çağrılara ve ikazlara, hatta bazı AKP’li vekillerin girişimlerine rağmen, “AB’ye tam üyelik müzâkerelerine geçişi etkileyebileceği” sâikıyla önce Meclis komisyonunda görüşülen “zinayı yasaklama çalışmaları” durdurulmuş; ardından tâlimatıyla “zinanın suç sayılması” tamamen gündemden kaldırılmıştı. 

Bu konuda daha önce verdiği bütün sözlerin ve sert çıkışların aksine, “TCK’yı 6 Ekim’den önce zina maddesi olmaksızın çıkartacağız” diyen Erdoğan, AB mercilerine, zinanın milletin inanç, ahlâk ve kültür yapısına aykırı olduğunu, AB ile “müzâkere ön şartı” ve engeli olmayacağını demokratik bir direnç- le iletmek yerine, Eylül 2004’te gittiği Brüksel’den telefonla “zinayı suç sayan ibârenin yasa metninden çıkarılması” direktifini vermişti. 

O denli ki, Avrupa Parlamentosu Başkanı ile ortak basın toplantısında bütün medyanın önünde “zinanın suç sayılması”yla ilgili olarak, “Bizden sonra ne olur onu bilmem, ama biz iktidardayken (zinanın yasak sayılması) bir daha gündeme gelmez” teminatını vermişti. (Sabah, 24,9.2004) 

Kısacası, AKP hükûmetinin hazırlayıp 26 Eylül 2004’te iktidar oylarıyla Meclis’te geçirilen ve 12 Ekim 2004 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak Haziran 2005’te yürürlüğe giren TCK’nın 227. maddesiyle Türkiye’de zinanın yasalarda suç olmaktan çıkarılmasıyla fuhuş bir nevi “yasal” hale getirilmesinin serencâmı bu. 

İşte öteden beri “iktidara ilişik medya”da bu husustaki itirazların aksine, Cumhurbaşkanı’nın “Bu bir özeleştiridir; onu söylemek zorundayım, bu konuda (zinanın suç sayılmamasında) bir yanlışımız oldu” özeleştirisi bu gerçeğin ikrarı.

TESBİT

Ahlâkî tahribat vahameti

Vakıa şu ki, AKP iktidarında zinanın suç olmaktan çıkarılmasının toplumda vahim ahlâkî yıkımlarda büyük payı bulunduğu, Emniyet birimlerinin operasyonlarıyla ve hazırlanan raporlarla bizzat iktidar mensuplarınca açıkça bildirilmişti.  

Zira 1926’dan beri zinayı suç sayan sözkonusu hükümlerin yeni TCK’ya konulmamasıyla zina resmen suç olmaktan çıkmış, herhangi bir şikâyette Türk Cezâ Yasası’nda böyle bir suç olmadığı için arama yapamama ve polis hâkimden arama izni alamama durumunu ortaya çıkarmıştı. (Millî Gazete, 6.6.2015)

Bu çerçevede daha 2014’te dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in verdiği rakamlara göre, 2002-2010 yılları arasında fuhuş suçları yüzde 220, ırza geçme ve çocuklara cinsel tâciz suçlarının yüzde 125 oranında arttığı; fuhuş suçundan 2002 yılında 2669 kişi hakkında dâvâ açılırken bu sayının 2007 yılında 4494’e, 2010 yılı sonu itibariyle de 8409’a ulaştığı açıklamasıyla ortaya konulmuştu. (gazeteler, 23.3.2014)

Bakan’ın, “Cinsel saldırı ve çocuk istismarları suçlarından 2002 yılında 16 bin 43 sanık hakkında dâvâ açılmışken, bu sayı 2007 yılı sonu itibariyle 19 bin 162’ye ve 2010 yılı sonu itibariyle de 35 bin 760’a ulaşarak yaklaşık yüzde 125’lik bir artış yaşandı” sözleri vahametin tesbitiydi.

Ve zina suçlarının kat kat arttığı, yüzde 790’a vardığı dehşetli vaziyet, son üç yıldaki raporlarla da ortada, Bu açıdan Cumhurbaşkanı’nın on yedi yıl sonra gelen ikrarı, yine de “zararın neresinden dönülse kâr” olarak görülse de, onca ahlâkî tahribat ve dejenerasyona sebebiyet vermesiyle “ba’de harab’il Basra” olarak görülüyor. 

Okunma Sayısı: 41929
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yakut

    26.2.2018 21:23:15

    Din ve topluma zarar veren en büyük parti cumhuriyet kurucu ve süregelen ekibi ve siyasal İslam partisidir maalesef

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı