Ramazan ve oruç...
Oruç bizlere nimetlerin hakikî sahibini bilmemizi sağlar. Yiyeceklerimizi bir fiyatla satın alırken adeta gerçek sahibini, hakikî vereni unuturuz. Halbuki o yiyecekleri dallara takan, o ağaçları o hizmette kullanan bir güç, bir irade vardır. Açlık hissi, verilen nimetlerin değerini bilmemizi sağlar. Değerbilirlik beraberinde şükrü getirir. Oruçla kuru bir ekmek parçasının dahi kıymetini, değerini anlarız. Bu durum hem şükrü çağrıştırır hem de teşekkürümüzü arttırır. Sonsuz bir güç sahibi Allah’a yönelmemizi sağlar.
Mü'min insan nankör değildir. Nimetlerin ve nimetleri verenin kıymetini bilir. Ağaçların daldan elleri ile sunulan yiyecekleri, meyveleri onları aşan biri tarafından ikram edildiğini idrak eder. Allah’ın büyük bir lütfudur ki: Yenilen yiyeceklerin lezzetinin alınması, kokusu ve tadının varılmasında makam farkı yoktur. En zengini ile en fakiri birdir. Rabbimizin dünya sofrasından birlikte ve beraber istifade ederler. İnanan ve inanmayan ayrımı da yapmamıştır. İnanana da inanmayana da nimetlerinden sunmuştur. Ancak ebedî yurt olan Cennette sadece inananlara ikramda bulunacaktır.