Ramazan ve Oruç...
Hak ile batılı birbirinden ayıran Kur’ân, Ramazan ayında inmiştir. (Bakara-175) Bu yüzden Ramazan’a “Kur’ân ayı” da denilir.
Ramazan, Allah kelâmının yeryüzüne inmesinin yıl dönümüdür. Kur’ân ki, Allah’ın biz âciz kullarına hitabıdır. Yol göstericisidir. Ramazan ayında okuduğumuz mukabeleler ile, Peygamberimiz (asm) ve vahiy meleği arasındaki mukabeleyi (Hicr-9) bir nebze tatma, anlama fırsatı yakalarız. Mukabele, karşılaştırma, yüzleştirme anlamına gelir. Cibril (as) her sene Ramazan ayında gelir, Kur’ân’ı Peygamberimizle (asm) okurdu. Peygamberimizin (asm) okumasına arz, Cibril’in (asm) okumasına ise mukabele denir.
Camilerimiz mukabelelerle Allah’ın kelâmına doyar. Müslümanların kulaklarının pası silinir. “Kalbinde Kur’ân-ı Kerîm’den hiçbir şey bulunmayan adam harabe bir eve benzer.” (Tirmizi, Fizilalül-Kur’ân,18)
O Kur’ân ki, okunduğu zaman; yoğun iş temposu altında bunalan insanın teneffüs vaktidir. Ruhun dinlendiği andır. Kabrimizde arkadaş, mizanda sevap hanemizi yükseltecek olandır.
Kıyamet günü bizlere şefaat edecektir. Kur’ân şöyle konuşacak: ’Ya Rabbi, ben onu geceleri uykusundan alıkoydum. Bunun için onun hakkındaki şefaatimi kabul buyur.’ (Tergib ve’t Terhib, 2/84) Kur’ân’ın şefaati kabul edilir. Günahları affedilir.
Ramazan-ı Şerifte yeryüzü, Âlem-i İslâm büyük bir mescit hükmüne geçer. Mekke mihrab olur. Medine minber. Milyarlarca Müslüman Kur’ân’ı okurlar. Adeta Kur’ân yeniden insanlığa vahyolunur.