Peygamberimiz (asm) tek başına, şahsı itibariyle, öyle bir Allah’ın nurlu ve parlak bir delilidir ki; dünyayı, geçmiş ve gelecek asırları getirdiği nur ile ışıklandırmıştır.
O nur-u Kur’ân ve Sünnet-i Seniyyesi ile küfrün ve dinsizliğin belini kırmıştır. İnançsızlık karanlığını izale etmiştir. Kainata öyle bir nur ve kurtuluş reçetesi sunmuştur ki, saadet-i dareyn dediğimiz, iki dünya saadeti, mutluluğu O’nun meyvesidir.
Hazret-i Muhammed (asm) büyük kainat kitabının büyük bir ayetidir. Kur’ân-ı Kerimdeki ism-i azam onda tecelli etmiştir. Kâinatın hem mükemmel bir çekirdeği ve hem de nurlu bir meyvesidir. Dünyamızı aydınlatan bir risalet, peygamberlik güneşidir. Doğduğu zaman ümmeti, ümmeti dediği gibi, ikinci doğuşu olan haşirde de ilk suali: ‘Ümmetim nerede?’ olacaktır. Daima ümmeti ile hem hal olmuştur.
Habibullah (asm ) ism-i azama mazhar olduğu için, haşri ve kıyameti de en ileri mertebede bizlere sunmuştur. Açıklamıştır, anlatmıştır. Kendisinden önceki peygamberler gibi özet bilgi halinde sunmamıştır. Tafsilatlı açıklamalarda bulunmuştur.
Hazret-i Muhammed(asm) bütün Müslümanların kalbinde büyük bir elektrik lambasıdır. Nurdur, Güneştir. O nur ve ışık ile bütün Müslümanları aydınlatmış; cehalet karanlığından kurtarmıştır. İşte o iksir, tedavi ilâcı Sünnet-i Seniyyedir. Sünnet-i hareketlerimizde tatbik edip, normal yaşayışımızı, davranışlarımızı ibadete çevirebiliriz. Ayrıca, Habibullah’ın yolundan gitmek, alemin ve bizlerin Yaratanı Allah’ın rızasını da tahsildir.
Hazreti Muhammed (asm) kainatın bülbülüdür. Andelibidir. Kâinatı Kur’ân lisanı ile okumuştur. Yeryüzü O’nunla nutka gelmiştir. Konuşmuştur. Yine okuduğu o yeryüzü Peygamberimizin mescididir. İbadet mahallidir. Mekke mihrab, Medine ise minberidir. Medine minberinden bütün insanlığa hutbe okumaktadır. İmamlık yapmaktadır. Kainat Sultanı olan Allah’ın huzuruna biz kullarını, bütün insanlığı davet etmektedir. Çünki O’na ve sünnetine uyarsak dünyada da ahirette de rahat ederiz. Hareketlerimizi ibadete çevirmiş oluruz. Ebedi saadet yurdu Cenneti de hak ederiz. Haşir meydanında da livay-ı hak sancağı altında toplanırız.