Demişti ki:

 “Oscar ödüllerinden bir şey beklemek anlamsız. Çünkü oy kullananların yüzde 90’ı beyaz ve bunların çoğu da paraya ihtiyacı olan 70 yaşında bunak. O yüzden ödüller benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Hoş, Hollywood filmlerinin yüzde 90’ı zaten beş para etmeyecek rezil yapımlar” ifadelerinde bulunmuş. (Basın 2010)

Aslında her zaman Oscar heykelciği ve onun arkasındakiler için bazı eleştiriler olagelmiştir.

Ama en ciddî eleştiri ünlü aktör Marlon Brando’dan gelmişti…

Hatta bu yüzden, The Godfather, yani Baba filmindeki unutulmaz performansı sebebiyle 1973 yılında aldığı “en iyi erkek oyuncu” ödülünü reddetti.

Maksadı; Amerika’da bir zamanlar Kızılderililere yapılan katliâmlara dikkat çekmekti.

Brando, tören sırasında kendisinin yerine Kızılderili asıllı genç bir kadını sözcü seçti. 

Ödül töreninde adı okununca, genç kadın kendisine verilen metni bütün konuklara okudu.

“ONLARA İNDİR SİLÂHINI DEDİK, ÖLDÜRDÜK”

Brando’nun imzasıyla yazılan mektupta özetle şöyle diyordu:

“200 yıl boyunca toprağı, hayatı, ailesi ve özgür olma hakkı için savaşan yerli halka şöyle dedik: ‘İndir silâhını! Arkada, gel beraber oturalım. İndirirsen eğer silâhını, barıştan söz ederiz, seninle hayrına anlaşırız.

“Silâhlarını indirdiklerinde ise onları katlettik. Onlara yalan söyledik.

“Onları topraklarından koparmak için kandırdık. Hiçbir zaman sadık kalmadığımız ve adına antlaşma dediğimiz o kâğıtları zorla imzalasınlar diye onları açlığa mahkûm ettik. Ve onları, yalnızca hayatın anımsayabileceği kadar uzun bir süredir hayat vermiş bu kıtada dilencilere döndürdük. Ve tarihi nasıl yorumlarsanız yorumlayın, ne kadar çarpıtırsanız çarpıtın, biz doğru davranmadık.

“Ne dürüst olduk ne de adil davrandık.

“Onlara ne haklarını iade etmek zorundaydık ne de antlaşmalarımıza sadık kalmak.

“ONLARIN ERDEMLERİ SUÇ, BİZİM AHLÂKSIZLIĞIMIZ ERDEM OLDU”

“Çünkü gücümüzün üstünlüğü bize diğerlerinin haklarına saldırma, mallarını gasbetme, yalnızca hayatlarını ve özgürlüklerini savunmaya çalışırken hayatlarını ellerinden alma hakkını sağlıyordu.

“Onların erdemleri suça dönüşürken bizim ahlâksızlıklarımız erdem oluyordu!

“Fakat bu sapkınlığın ulaşamayacağı bir şey var; o da tarihin büyük hükmü. Emin olun tarih bizi yargılayacaktır.

“Ama umurumuzda mı?

“Bu nasıl bir ahlâkî şizofrenidir ki, tüm dünyanın işitmesi için ulusumuzun en tepesindeki sesle ciğerlerimiz patlayana kadar taahhütlerimizi yerine getirdiğimizi haykırırız da, tarihin tüm sayfaları ve Amerikan yerlilerinin son yüzyıl boyunca geçirdiği tüm o aç, susuz günler ve geceler bu sesin dediklerinin tam tersini söyler.

“(…) Bu gece doğrudan sizinle konuşuyor olabilirdim, ancak ırmaklar aktıkça ve otlar büyüdükçe onursuz kalmaya devam edecek bir barışın kurulmasını engelleyebilmek için, elimden gelen yardımı yapmakla daha yararlı olabileceğimi hissettim.

“Ümit ederim ki şu anda dinleyenler bunu kabalık olarak addetmez ve bu toprakların üzerinde tüm insanların özgür ve bağımsız kalma hakkı olduğuna inandığımızı söylemeye hakkımız olup olmadığı gibi, önemli bir konuda dikkati çekmek için yapılmış samimi bir çaba olarak görürler.” (Vikipedia)

TARİH VE HAFIZA

Marlon Brando’nun Oscar törenindeki bu tarihî mesajı Hollywood tarihinde derin bir iz bıraktı.

Yazımızın başında belirttiğimiz gibi, Fransız aktris Julie Delpy’nin açıklamaları da Oscar törenine yeni bir boyut kattı. 

Peki, bütün bunları niye yazdık?

İşte o tarihî mesajın okunduğu günün, bu gün yıldönümü.

Hafızamızı tazeleyelim istedim.