"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir tiyatrocunun İslamofobisi

Davut ŞAHİN
08 Eylül 2016, Perşembe
İsmi lâzım değil.

Size, bir tiyatro oyuncusunun sözlerini aktaracağım, ama konu onun kişiliğinden çok inanan insanlara takındığı tavır. 

Ve maalesef “sanatçı” geçinen camiada bu tür “yabanî” insanlar, azımsanmayacak kadar çok…

Şöyle diyor: “Ben bazen korkuyorum biliyor musunuz. Meselâ şöyle; korkutucu buluyorum onları görmeyi... Geçen gün hastaneye gittim kapalıydı. 29 Ekim olduğundan ve bir rapor almam gerekiyordu. Girdim böyle simsiyah bir öcü geldi üstüme, korktum gerçekten. Korkutucu geliyor bana...” (Söz Sende-HaberTürk)

Bir soru: “Hiç başörtülü arkadaşınız yok mu? “

“Hayır, başörtülü arkadaşım yok. Ama başörtüden kastettiğim normal başörtü değil, simsiyah giyiniyorlar. Ya burka gibi simsiyah, eldivenler falan filan. Ben onu çok ürkünç buluyorum. Birdenbire karşınıza çıktığı zaman hıı oluyorsunuz.” (a.g.k.)

*

Bir düşünürün sözü var:

“Korku içinde yaşayan asla hür değildir.”

Bu topraklar üstünde tiyatrocu geçinen kadına acaba bu güne kadar hangi tesettürlü kadın zarar vermiş?

Bunun cevabı var mı?

Yıllardır Fransa ve İtalya’da sanat hayatını sürdüren kadına şunu da sormak gerekiyor belki: 

O sanat hayatını sürdürdüğün ülkede mesela Fransa’nın geçmişine bir bak! 

1830 yılında işgal ettiği Cezayir topraklarını tam 132 yıl boyunca sömüren ve insanlık tarihinin en büyük soykırımlarından birini gerçekleştiren Fransa değil mi?

Müslüman Cezayir halkının bağımsızlık mücadelesini başlatması üzerine 1.5 milyon insanı katledecek kadar “medeni” (!) olan bu ülke değil mi?

Belki unutmuştur diye tekrar edelim: Meselâ Cezayir’in bütün yeraltı ve yer üstü kaynaklarını gasp ederek zenginleşen Fransa, 1962’de bu topraklardan ayrılırken geride 132 yıllık işgal sürecinde katlettiği 5 milyon masum insan ve harap olmuş bir ülke bırakmadı mı?

Bir o kadar da, 2 milyon insan toplama kamplarında bulunuyordu, yarım milyon insan komşu ülkelere sığınmıştı, ekonomi çökmüş ve halkın yüzde 80’i okuma/yazma bilmiyordu.

*

Bu hanımefendi belki İtalya’ya gitmek ister. Çünkü İtalyan halkı onu çok iyi tanıyor ve seviyor.

Peki “tiyatro sanatçımız (!)”, İtalyanları gerçekten tanıyor mu?

Meselâ, yakın tarihin tozlu yapraklarını araladığında; Osmanlı hükümetine karşı savaş ilân eden İtalyanlar’ın, Trablusgarp’taki halkı erkek, kadın, çocuk demeden kurşuna dizerek katlettiğini biliyor mu? Ve bu kıyımın dört gün süreyle devam ettiğini... Öyle ki, Avrupa ve İngiltere’nin tepkisine bile sebep olduklarını…

İtalya diktatörü Mussolini’nin, Etiyopya ve Yugoslavya’da 300 bin insanı katlettiğini de kaydedelim.

*

Tiyatro sanatçımız (!) eğer bu ülkenin insanından korkuyor ise, medeniyete beşiklik eden Avrupa’ya gidip sanat hayatına devam edebilir.

Ancak kendi halkından ve bu vatan toprakları üzerinde yaşayan hemcinslerinden asla korkmasın!

Osmanlı kadınının Türk-İslâm kültürünün temel taşlarının bugünlere taşınmasında önemli bir role sahip olduğunu gözardı etmemeli.

Eğer korkacaksa, inançsız bir insandan korkmalı.

İnancı ve imanı olmayan insan her şeyi yapar. Her zulmü her kötülüğü, her türlü vahşeti sergiler.

Ne demişler: “Kork, Allah’tan korkmayandan!”

Okunma Sayısı: 2162
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı