Seçim atmosferleri pusludur. Kurt puslu havayı sever. Böyle zamanlarda siyaset savaşçıları, savaş baltasını sakladığı yerden çıkarır ve saldırıya geçer.
Çok sevdiğim bir dostum, siyasî tarafgirlik saikasıyla, sosyal medya hesabından kendi adının “arkadaş listesi”nden çıkarılmasını talep etmişti.
İkiletmeden derhal çıkardım. Zaten arkadaşlık teklifi benden gelmemişti.
Ama üzülmedim değil.
Şundan;
İnsan zor durumda kaldığı zaman, yanında dostlarının olmasını ister. Zira, acılar ve sıkıntılar paylaştıkça azalır.
Eski tabirle “dar”a düştüğünde eğer yanında “dost” bildiklerin uzaklaşıp, arkasına bakmadan kaçıyorsa, demek ki, o dostluğun ötesinde, başka bir şeyden ibaret.
*
Önemli değil. Rabbim bire on veriyor. Gerçek dostlarımızı şimdi görebiliyoruz.
Kaldı ki, esas meselenin “dâvâ adamı” olabilmek olduğunu düşünüyorum. Zira, siyasî çalkantılar rüzgâr gibidir. Esip geçer, sonra ortalık durulur. Önemli olan gerçek kişiliğini ve şahsiyetini koruyabilmektir.
Dâvâ adamı olmak, en azından bu uğurda kişiliğini muhafaza etmek zordur. Pek tabiî ki, insanlar yanılır. Ama esas mesele “öz”ü kaybetmeden, koruyabilmektir.
*
Dâvâ adamı olmak;
- Ameliye fikriye ister.
Yani, “otokontrol” sistemini her daim açık tutmaktır. Murakebeden mahrum olmamalıyız.
Dâvâ adamı olmak;
- Rabıta-i mevti düşünmektir.
Yani, her daim ölümü düşünüp, onunla yatıp kalkmaktır. Ölüm haberlerini anbean takip etmeli. Hastaneler ve kabirler ziyaret edilmeli. Bu hal içinde tefekkür edilmeli.
Dâvâ adamı olmak;
- Uhuvveti gerektirir.
Yani, hariçten gelen tahribatı birlikte hizmet ettiğimiz dostlarımızla tamir yönüne gitmeliyiz. Öyle ki, her dostumuz bir uzvumuz gibidir. Birimiz kulak, birimiz ağız, birimiz el, birimiz ayağımız olmalı... Ki, dostlarımızın hizmetten aldığı hisseden azamî bir şekilde istifade edebilelim.
Dâvâ adamı olmak;
- Kitap okumaktır.
Ama hangisini? Efendimizin (asm) hayatını anlatan, sahabilerin kıssalarını okumalı. Onları anlayarak okumalı ki, ülfetlerin boğucu atmosferinden, dünyanın cazibedar güzelliklerine aldanmamalı. Özellikle bu asra bakan kitapları, yani Risale-i Nur’u okuyarak zihni sürekli açık tutmalı. Dâvâ şuurunu çekirdeği ondadır.
Dâvâ adamı olmak;
- Önemli bir vazife almaktır. Ki, dâvâ arkadaşları ile sık sık bir araya gelen kişi, yapılacak işlerin önce mütalâasını yapar, müzakere eder ve zihni sürekli onunla meşgul olur. Ve nerede ne yapılması gerekiyorsa orada hizmete her daim hazır bekler.
Dâvâ adamı olmak;
- Müsbet hareket etmektir.
Yani, birine hizmetle ilgili bir şeyler anlatacak ise, kafa-göz yarmadan, cam-çerçeve indirmeden ve hamasete kaçmadan anlatmalı. Çünkü doğru sözlerin ekstra kelimelere ihtiyacı yoktur.
*
Dâvâ adamı olmak zordur. Ücreti de yoktur. Hizmetin içindeki lezzet, ancak avansı olabilir.
Dirayet, azim ve kararlılık silâhını kuşanmalı. Rabbim bizi dâvâ yolundan ayırmayan hizmet erlerinden eylesin.