"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Estetik takıntısı

Davut ŞAHİN
29 Ocak 2015, Perşembe
Estetik takıntısının bir hastalık olduğunu söylüyor kimi uzmanlar. Psikiyatri Uzmanı Yard. Doç. Dr. Barış Önün Ünsalver’in konuyla ilgili açıklamaları yer almış bir gazetede.

Özetle;

Özgüveni yetersiz, dışarıdan onay beklentisi yüksek, mükemmeliyetçi ve narsist kişilerin bedenleri sürekli incelediğini ve küçük bir kusuru büyütenlerde sık rastlanıyormuş estetik merakı. (Ali Eyüboğlu, Milliyet)

Güzellik takıntısı olan kişiler, kendilerini ya sürekli aynanın karşısında bulur, ya da aynalardan kaçar. Kusur saydıklarını da olduğundan daha kötü algılarlar. 

İşte bu kusuru yok etmek için bıçak altına yatıyorlar.

Bu konuyla ilgili bir tesbitimizde, Allah’ın her türlü canlıyı en mükemmel bir şekilde yarattığına vurgu yapmıştık.

Esasen insan; zaten en ekmel bir şekilde yaratılmış ve yeryüzünün bir halifesi olarak yaratılmış olduğu gerçeğini biliyoruz.

Aslında Allah’ın yarattığı her mahlûkat bir sanat eseri, bir şaheser değil midir?

Güzellik, Kâinatın Yaratıcısının insanlara sunduğu ihsanlardan biri.

İşte bu “güzellik hülyalarına” kaptıran “narsist, kendini bir başkalarına beğendirme” hastalığına sahip olan modern insan, makyaj setlerinden kendini kurtarırken, hayatı uğruna bıçak altına yatmaktan kendini alamamış.

Bıçak altına yatarak güzelleşmeye çalışan “estetik” meraklıları, ameliyat masasından kalkıp aynaya baktığında korkunç görünümlü bir canavara dönüştüğünü fark etmiyor bile.

***

Kadın programlarının vazgeçilmez sunucuları şişik dudak, botoks surat ve perukla “şirin” göründüğünü sanıyorlar ne yazık ki.

Estetik uzmanlarına göre estetik müdahale yaşı 40 civarı. Bugüne kadar çok sayıda sanatçı ve iş dünyasından kişiler özellikle yüzünü gerdirmiş.

Estetik Cerrahi Uzmanı Fuat Kurşun diyor ki, “Popülerliğe alışkın ve ilgiyi üzerinde tutmaya çalışan insanlar konumlarını kaybetmek istemiyor. Özellikle sanatçılar.” (Aksiyon)

Estetisyenlerin ya da estetik cerrahlarının ofislerini dolduranlar önce psikiyatrik tedaviden geçmeli. Psikiyatr Doç. Dr. Armağan Sabancı’ya göre ise durum biraz karışık, “Özellikle sanatçılar sürekli beğenilme ve sevilme isteği duyarlar. Bu onları doğal yaşam sürecinden çıkarır. Dolayısıyla belirli bir zamana takılıp kalırlar. Gençlik, güzellik, popülerlik ve takdir edilme gibi avantajlar sağlar. Bu onların gıdası gibidir. Ruhsal olarak bu döneme takıldılarsa beden olarak da o dönemde kalmaya çalışırlar. Genelde gözlenen bir ‘yaşlanmayı red’ pozisyonu var. Bu, takıntının aşılamamış halidir” diyor (a.g.d.).

***

İngiliz Estetik Cerrahlar Birliği’nden sevindirici bir açıklama geldi, diyor ki; “2014’de estetik ameliyatlara olan talep ülke genelinde yüzde 9 oranında azaldı.” (Hürriyet)

Bu da acaba “fıtrata bir dönüş” olarak mı algılanmalı?

Öyle ya, sürekli genç görünmek istemenin, yaşıtlarının dışında davranış sergilemenin çok mantıklı olmadığı düşüncesine sahip olanlar, yaşlanmanın da ayrı bir çekiciliği olduğunu söylüyorlar.

Zaten her yaşın kendine göre bir güzelliği yok mu?

Yaşlandıkça insan, olgunlaştığını hayata değişik yönleriyle bakmayı öğreniyor. İnsan olgunlaştıkça, Yaradana daha çok yaklaştığını hissederek ve hatalarını tekrar etmekten uzaklaşıyor.

Ne mutlu fıtrat üzerine yaşayanlara!

Okunma Sayısı: 2068
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı