Bir çok dizi ve filmde rol alan figüran dostumuzla konuşuyoruz. Anlattıkları hayli ilginç. Daha doğrusu, bizim bilmediğimiz bilgiler olduğu için garipsiyoruz.
Dizinin başrol oyuncuları ile birlikte birçok dizi karelerinde ufak rollerde yer almış.
“Evlilik programlarını casting ajansları yönetiyor” diyor.
“Nereden biliyorsun?”
“ Çünkü bana da teklif geldi.”
“Nasıl yani?”
“Mesela ben bir bölümden 150 lira alıyorum. Cast ajansı bana evlilik programına çıkarsan sana aylık bin lira veririz dedi.”
“Sen ne dedin?”
“Evli olduğumu söyledim. Onlar da ‘İyi ya işte. Ona göre bir hikâye uydururuz’ dediler.”
Figüran dostumuz, bu işin nerelere varacağını bildiğinden kendisine gelen bu teklifi asla kabul edemeyeceğini söylüyor.
*
Figüran dostumuz tarihi bir dizinin, bir sahnesinde cellat rolünü üstlenmiş. Diyor ki:
“Geçenlerde sokakta yürürken, yaşlı bir teyze bana elindeki çantayı sallayarak, ‘Utanmadın mı fidan gibi gencecik bir sultanı öldürmeye!’ Dondum kaldım. Sokaktaki insan dizideki küçük bir rolümden dolayı bana tepki gösteriyorsa, evlilik programında sahte bir tartışmanın içinde yer alsam bana ne yapmaz! Hele de evli olduğum gerçeği ortaya çıksa?”
Bu gün birçok evlilik programlarında güya talipler, öylesine aptalca bahanelerle, sahte tartışmaların içine giriyor ki… 70 milyon insanın önünde minicik bahaneler kartopuna dönüşüyor ve sözde “ayrılık” kararı alıyorlar. Sonra “loca”ya oturup başka başka taliplere(!) bakıyorlar.
Yani, “evlilik” programları “evlenememe” programlarına dönüştü. Pembe dizileri aratmayan entrikalarla örülü bu sahte senaryoların en baş oyuncuları “Bayhan”, “Caner” ve “Meriç” gibi karakterler.
*
Bu tür programlar “düzmece gelin ve adaylarla” aldatma programları oldu adeta.
Talipler daha yolun başında, birbirine mesaj atarak, aldatıyor.
Halbuki evlilikte en temel düstur, “güven” değil midir?
Bu programlarda iki şey öne çıkıyor:
-Güvensizlik
Ve:
-Aldatma…
*
Eğer evlenme ve evlendirmede “nikahı” hafife alıcı tavır ve davranışlar sergileniyorsa, o zeminden kaçınmak gerekiyor.
Hele “ciddiyetsizlik” ve “laçkalaştırıcı” yaklaşımlar yok mu, bu yanlışı, yanlış da tehlikeli bir sonucu meydana getirir.
Evlilikte en belirleyici faktörün ne “güzellik” ne “zenginlik” ne de “soy-sop” olmadığını ve aslolanın “dinî-ahlâkî bütünlük” içinde olduğu gerçeğini hepimiz biliyoruz.
Peki, bu programlarda özellikle “başörtülü” kadınların öne çıkıp, başka başka erkeklerle çok rahat bir biçimde bacak bacak üstüne atıp konuşmasına ne buyrulur?
***
Evlilikte ihmal edilmemesi gereken en önemli unsurlar göz ardı edilirse, o aileden ne beklenir ki?
Düşünün; 10 yıla yakındır kaç kanalda evlilik programları yapılıyor. Allah aşkına bu programlardan kaç tane ciddi ciddi evlenen çiftler çıktı? Bir elin parmakları kadar sayabilir misiniz?