"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayata tutunanlar

Davut ŞAHİN
26 Mayıs 2015, Salı
TRT için hazırlanan “Hayata Tutunanlar” belgeseli çekimindeyiz. Çocukluğumun geçtiği yerlerin sahnelerini çekiyoruz.

Program sunucusu Şükriye Tutkun’la hasbihal ediyoruz. Tam bu sırada salonda bulunan çocuklardan biri kucağımıza oturuyor, anlaşılmaz bir şeyler mırıldanıyor. Sürekli bana dönüp, “ağbi” diyor,  ama gerisini getiremiyor. Belli ki, bir şeyler söyleyecek, heyecandan dile getiremiyor.

Yuvada bulunan gönüllü bakıcılar onların üst ve başlarını düzenlemekle meşgul… Zaten bu işi para ile kimse yapmaz.

Onlara kitabımı hediye ederken, “2.Grup annelerime” diye imzalıyorum, çok duygulanıyorlar.

“Siz de mi burada kaldınız?” diye soruyor birisi.

“Evet” diyorum. 

Devam ediyorum:

“Sakın ola ki, bu çocukların bir şeyler anlamadığını sanmayın. Bunlar sizi ve isimlerinizi biliyor.” 

“Nasıl yani?”

“Ben bu yaşlarda yuvaya bırakıldığımda, belki konuşamıyordum. Ama zihnim fazlasıyla açıktı. Mesela, bana bakan ‘anne’nin adını hâlâ hatırlıyorum: Abide!”

Çocuk yuvasındaki kaldığımız binada, hangi köşesinde ne yaptığımı, nerede yemek yediğimi, nerede kafama kepçe yediğimi tek tek anlatıyorum. 

Ekliyorum:

“Bunlara bakarken, onların sizi gördüklerini unutmayın.”

***

Çekimlerden sonra çocuklarla ne mi yaptık?

Onların karikatürlerini tek tek çizdim. Oyunlar oynadık. Öylesine mutlu oldular ki, kimi başımın üstüne çıktı, kimi kolumu bırakmadı, kimi bacaklarıma sarıldı.

Gitme vakti geldiğinde, minik bir çocuğun “Ağbi nereye gidiyorsun?” diye sorusuna muhatap olmayalım mı…

“Eve” dedim.

Dudaklarını büzdü. Kaşlarını çattı:

“Gitme!”

Tam bu sırada kapıda bulunan teknik ekipten bir genç kızın gözleri doldu. Şükriye Tutkun, onu teselli ederken, hıçkırıklara boğuldu.

“Sahi, onlar burada kalacak, biz evimize gideceğiz” dedi.

***

Hayat böyledir. 

Biz karınca kararınca, bu konuda “duyarlılık ve farkındalık” oluşturmak için çırpınıyoruz kaç yıldır. Yetiştirme Yurdu’nda yetişen çocukların ruh hallerinden tutun, onların içindeki sevgi boşluğuna dair neler yapılacağına dair o kadar çok yazımız oldu ki…

Değil mi ki dinimiz; Efendimiz’e (asm) emanet olan bizlerin birbirimize karşı mütevazi davranmamızı emrediyor. 

Yardıma ve himayeye muhtaç olanlarını himaye etmesini tavsiye buyururken, sadece Resul-i Ekreme (asm) değil, onun şahsında bütün mü’minlere yapılmış bir tavsiye olduğunu unutmamamız gerekiyor.

Bu bakımdan birbirimizle kardeş olduğumuzu hatırlamalı, birbirimize karşı üstün görmemeli, onları küçümsememeli ve onlara kardeşim diye bakacak, onlardan bir kabalık görünce yüz çevirmeyecek, herkesin mükemmel olmayacağını düşünerek anlayışlı davranmaya gayret etmemiz gerektiğini asla unutmamalıyız.

Okunma Sayısı: 2900
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • hasan Muharrem okur

    26.5.2015 00:56:03

    Demirhan Kardeşim Allah gayret versin. Cezaevi mevzuları dolayısı ile farklı sahnelerde benzer duyguları yaşadığımı hissediyorum.Birçok konuda o kadar sahipsinler ki anlatmak zor

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı