"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Heidileri’nin dramı

Davut ŞAHİN
29 Nisan 2016, Cuma
Çıplak ayaklı çocukların hikâyesine devam etmek istiyorum bu gün.

Malûm, bir refah ülkesi olan İsvre’nin çok yakın tarihinde yaşanan kara bir leke, gün yüzüne çıktı. 

İsviçre’nin karanlık tarihine bir nebze ışık tutan bazı aydınlar, özellikle geçmişlerini yani babalarının yaşadıkları bu acı tabloyu gün yüzüne çıkarma telâşında… Meselâ tarihçi Marco Leuenberger, on yaşındayken babasının bir “Verdingkinder” olduğunu açıklamış ve yaşadıklarını anlatmış.

Oğlu, canla başla, bu karanlık tarihin ortaya çıkarılması için çaba harcıyor. Sergiler açıyor, paneller düzenliyor.

Hatta, 2009 tarihinde açılan serginin ses getirmesi üzerine 2016’ya kadar uzatılmış… Peki devlet ne yapmış? 2013 yılında özür dilemiş. 

**

Carl Loosli, “Annemi hayatımda yalnızca beş kez görebildim, babamı ise hiç görmedim” diyor. 

Carl Loosli gazeteci ve yazar… Yaşadığı dönemde yazdıkları pek dikkate alınmamış. Dışlanmış. Gayr-ı meşrû bir çocuk olarak dünyaya gelmiş. Çiftlikte sekiz yıl çalışmış. 11 yaşından sonra hayatı, yetimhanelerde, cezaevlerinde ve tımarhanelerde geçmiş.

Yaşadığı acı gerçekleri konuşmak ve yazmak bir tabu… Ama hiçbirine kulak asmamış ve “Verdingkinder” gerçeğini yani, yaşadıklarını bütün çıplaklığı ile anlatmış eserinde. İsviçre’nin mültecilere olan tavrını, kadınlara ve çocuklara olan uygulamalarını sert bir dille eleştirmiş.

Loosli hayatı boyunca, kendi gibi çocukların yerinin cezaevi veya tımarhaneler değil, korunmaya muhtaç çocukların barınabileceği eğitim yerleri olabileceğini söylemiş, durmuş.

**

Albert Anker: Ressam… İsviçre’nin folklorik özelliklerini resmettiği tabloların birçoğunda çıplak ayaklı çocukları çizmiş. Resimlerinin çoğunda düşük omuzlu çocuklar, çıplak ayaklar, beti benzi atmış çocuk portreleri görülür. 

**

Daha bunun gibi geçmişte “Verdingkinder” gibi yaşamış, ama hayatının ileri safhalarında yönetmen, kitap yazarı, gazeteci ve belli bir meslek sahibi olan insanlar artık geçmişlerini gizlemiyorlar… 

Bir de sergiler açılıyor ve ziyaretçi defterine yazılanlar notlar ilginç:

“Ben de bir Verdingkinder idim. Ama çok geç kaldınız.”

“Bakıcı babamın yıllar sonra gazetede ölüm ilânı görünce gazeteyi parçaladım.”

“Bunlar bizim özgür ve zengin ülkemizde mi olmuş? Çok üzgünüm.”

“67 yaşındaki eşin neden çocukluk ve gençlik yıllarından hiç söz etmek istemediğini şimdi anlıyorum.”

**

Düşünün “çıplak ayaklı çocuklar”ın sömürülmesiyle hem devlet hem de çiftlikler zengin olmuş. Ancak şimdiye kadar doğru dürüst bir özür gelmemiş. İsviçre Bilim Vakfı 2004 yılında bu çocuklar için maddî ve manevî özür teklif etmiş, ama Federal Meclis tarafından reddedilmiş. 

İsviçre’deki çiftlikler adeta yetim ve korunmaya muhtaç çocuklar için birer Nazi kampı gibi olmuş. Şimdilik Bodensee, Solothum, Luzern ve çevresindeki çiftliklerde yaşananlar biliniyor.  Üstelik hayatta kalanlar tarafından.

Ya hayatı bir çiftlik evinin ahırında son bulan ve çığlıkları duyulamayan Heidi’ler? Onların neler yaşadıklarını hiç, ama hiç bilemeyeceğiz.

Okunma Sayısı: 3119
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı